1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Sömürge zincirlerinden onur yolculuğuna: Çad
Sömürge zincirlerinden onur yolculuğuna: Çad

Sömürge zincirlerinden onur yolculuğuna: Çad

İnsani yardım amacıyla yoksullukla boğuşan Kuzey Afrika ülkesi Çad'a giden Zehra Türkmen, bölgedeki izlenimlerinin yanısıra Çad'ın tarihini de ana hatlarıyla kaleme aldı.

04 Ağustos 2025 Pazartesi 17:30A+A-

ZEHRA TÜRKMEN/ HAKSÖZ-HABER

Afrikanın kalbinde yer alan, zengin yeraltı kaynaklarına rağmen yoksulluğun gölgesinde kalmış bir ülke: Çad. Yüzölçümü bir milyon 300 bin metrekare olsa da dünyanın imkânsızlıklar içinde bocalayan ülkelerinden biri. Bunun nedeni sadece coğrafi ya da ekonomik değil; asıl büyük neden Çad’ın sömürgeci geçmişinin olması. 22-25 miyonluk şu anki nüfusun yüzde 60’ı Müslüman; ama sömürge döneminde yüzde 35i de Hristiyanlaştırılmış, geri kalanın çoğu animist. Lakin Hıristiyan olanlarda bir dinginlik yok. İslami aidiyet çoşkusu kuvvetli, ezan sesi duyulunca camiye gidenler yanında, hemen bulunduğu yerde bireysel veya toplu namaza duranlar oldukça fazla. Müslüman kadınlar arasında vücudunu teşhir eden kimseye rastlamadık. Müslümanlar sade hayatları içinde temiz ve merhametli bir tarzı yaşatıyorlar. Bu tarz Hristiyanlaşanları imrendirdiği için aralarından sürekli İslam’ı seçenler artıyor.

Çad, 20. yüzyıl başlarında Fransa'nın Afrikadaki sömürge zincirlerinden biri haline getirilmiş. 1900lü yılların başında Fransa tarafından işgal edilen bu topraklar, 1960 yılına kadar Fransız Ekvator Afrikası'nın bir parçası olarak kalmış. Bu süreçte halkın kültürel, dini ve toplumsal yapısı hedef alınmış; özellikle İslami kimliğin bastırılması için sistemli politikalar yürütülmüş. Medreseler kapatılmış, alimler susturulmuş, Kuran eğitimi yasaklanmış. Afrikanın birçok yerinde olduğu gibi, burada da sömürgeci dil ve yaşam tarzı, halkın kimliğine zorla giydirilmek istenmiş. Ülkede 200 farklı etnik yapı ve dil var ana resmi dil Arapça ve Fransızca.

Bağımsızlığını 1960 yılında kazansa da, Çad uzun yıllar siyasi istikrarsızlık, darbeler ve iç savaşlarla sarsılmış. Ne yazık ki bu çalkantılar, sömürgecilerin giderken bıraktığı yapay sınırlar, böl-yönet politikaları ve yozlaşmış sistemler nedeniyle derinleşmiş. Bugün Çad, maddi yoksunluk kadar manevi yalnızlığın da yaşandığı bir coğrafya. Fakat işte tam da bu noktada, dayanışmanın ve yardımlaşmanın önemi bir kez daha ortaya çıkıyor.

1917'de Çadda Âlim Katliamı ve Bizim Hafızamızdaki Kardeş Acı

Çad’ın dini ve kültürel dokusu, özellikle kuzey ve doğu bölgelerinde İslam ile yoğrulmuştur. Fakat bu yapı, sömürge döneminde hedef haline gelmiş; bilhassa 1917 yılında yaşanan trajedi hafızalarda derin izler bırakmıştır. O yıl, Fransız yönetiminin İslami direnişi sindirmek amacıyla başlattığı operasyonlarda, Abeşe şehrinde 400 âlim, şeyh ve kanaat önderi katledildi. Caddeler kanla yıkandı, medreseler susturuldu, Kur’an eğitimi yasaklandı. Çocukların hafız olma hayalleri, minarelerin sesiyle birlikte susturuldu...

***

Yazının devamı