1. YAZARLAR

  2. Roni Margulies

  3. Şimdi Kürt sorununa çözüm lütfen
Roni Margulies

Roni Margulies

Yazarın Tüm Yazıları >

Şimdi Kürt sorununa çözüm lütfen

15 Eylül 2010 Çarşamba 14:43A+A-

Kıs kıs gülmemek gerek, biliyorum. “Hepimiz için hayırlı olsun” demek, kapsayıcı olmak gerek. Yenilenin karşısına geçip el kol işaretleri yapmak ayıptır.

Ama ben de insanım ve bazı zaaflarım var.

Önemli bir Hürriyet yazarının referandum akşamı gazetenin internet sitesinde “Ben ‘Hayır’ çıkacağından emindim, çok şaşırdım” demesine hem güldüm hem de hangi gezegende oturuyor bu herif, bir gazeteci, içinde yaşadığı toplumdan nasıl bu kadar habersiz olabilir diye hayrete kapıldım.

Oray Eğin’in “Amerika’ya gidiyorum, döner miyim bilmem” dediğini duyunca bir yandan gülümsedim, ama bir yandan da böyle bir değeri kaybetmenin ülkemiz için ne kadar acı olacağını düşünüp üzüldüm.

Sonra Eğin ve Soner Yalçın’la Hıncal Uluç gibi kankalarının kahraman anti-emperyalist mücahitler olduğunu hatırladım, yüreğime su serpildi. Belli ki Eğin emperyalizme karşı bizzat içinden mücadele etmeye gidiyor. Vay Amerika’nın haline! Arkadaşlarını niye götürmüyor, merak ettim.

Bir de Kılıçdaroğlu’ya üzüldüm. Sen o kadar çalış, çabala, sonra basit bir salaklık yüzünden rezil ol! Dünyanın adaletsiz olduğunu biliyordum da, bu kadarına isyan ediyor insan!

Öte yandan, baston yutmamış hakiki bir insan bu durumda televizyona çıkar, gülerek “Yahu olur böyle şeyler, farkında değildim, ama ben de insanmışım, n’apalım” der, işin gülünç tarafını vurgular, hafife alırdı. Halk da ona gülmek yerine, onunla birlikte gülerdi. Kılıçdaroğlu ise, arkasından biri beklenmedik bir anda çok acıyan bir yerine tekme atmış gibi kem küm etti, polisi ve hükümeti suçladı, sonra da özür diledi.


Hürriyet
yazarlarını şaşırtan referandum sonuçlarının üç önemli anlamı var.

Birincisi, Kemalist devletin müstahkem mevkilerinden biri olan Yüksek Yargı’da bir gedik açıldı. Devleti mevcut şekliyle koruyanların morali biraz daha bozuldu. Seçilmemişlerin değil, seçilmişlerin yönettiği bir ülkede yaşamak isteyenlerin morali yükseldi.

“Ama AK Parti samimî değil, hiçbir şeyi değiştirmeye niyeti yok” diyenlere verilecek cevap basit. Toplumlar hükümet kararlarıyla, yasa hükümleriyle değişmez. Tabandan gelen basınçla, geniş kitlelerin değişim talebinin karşı konulamaz hale gelmesiyle değişir.

Kim kendine solcu diyorsa, bundan sonra değişimin devam etmesi için mücadele etmek, tabanda örgütlenmek, halkın taleplerine tercüman olmak bize kalmış. Niye AK Parti’den bekliyorsunuz ki bunu? Bize ne AK Parti’den?

Örneğin, Emek Partisi’nin referandum değerlendirmesinin başlığı “Ülke 12 Eylül Anayasası’yla ve dikta hevesiyle yönetilmektedir, hâlâ!” Ee, ne zannettiniz? Bir oylamayla mı değişecekti her şey? Sadece küçük bir adım atıldı. Çıkın şimdi sokağa, Anayasa’nın tümünün değiştirilmesi için çalışın, kampanya yapın, örgütlenin.

Ama benden ikaz etmesi. “Sen referandumda ‘Hayır’ oyu verilmesi için çalıştın, demek ki Anayasa’nın değişmesini istemiyorsun, anca gidersin” şeklinde bir tepkiyle karşılaştığınızda ne diyeceğinizi önceden düşünün.

Referandumun ikinci güzelliği, MHP’nin başına gelenler. Rezil rüsva oldular, ağızlarının payını aldılar.

Hani hükümetin Kürt Açılımı’na karşı milliyetçi bir dalga yükseliyordu? Nerde? Hani dalga?

Bu yaz çok büyük sayıda asker öldü. Arkasından CHP ile MHP “PKK’yle görüşüyorlar, Apo’yla pazarlık ediyorlar, yuu hainler” yaygaraları kopardı. Ve böylesi bir ortamda bile, halk Açılım’ı başlatan ve vazgeçmeyeceğini söyleyen hükümete oy verdi. MHP’nin kalelerinde bile verdi.

Bu mu yükselen milliyetçilik?

Yükseldiği filan yok. Halk bir kez daha savaştan bezdiğini, barış istediğini belirtti.

Referandumdan çıkarılması gereken belki de en önemli sonuç, Kürt sorununun çözümüyle ilgili.

Kürtlerin örgütlerini tasfiye etmek mümkün değil. O örgütlerle masaya oturmak gerek.

Geçenlerde Kılıçdaroğlu, Başbakan’ın Diyarbakır mitinginde Kürtlere ödün vermeye hazırlandığını, ama CHP’nin bunu ortaya çıkarması sonucunda, “Referandumda ‘Evet’ çıkması için ödün verecek” diye bağırıp çağırması sonucunda ödün verilmediğini söyleyip övünüyordu.

Haklı. Ödün verilmesini ve barışa doğru bir adım atılmasını engelledi. Ne kadar övünse yeridir!

“Evet” çıktı. Artık hükümet CHP ve MHP seçmeninden korkmayı bir kenara bırakıp doğru dürüst bir adım atabilir mi acaba?

Rica etsek.

TARAF

YAZIYA YORUM KAT