1. YAZARLAR

  2. Leyla İpekçi

  3. ‘Şimdi hayır deyin, değişimi ancak biz getiririz!’
Leyla İpekçi

Leyla İpekçi

Yazarın Tüm Yazıları >

‘Şimdi hayır deyin, değişimi ancak biz getiririz!’

27 Ağustos 2010 Cuma 11:31A+A-

Kılıçdaroğlu, Tunceli’de sarf ettiği şu cümlelerle sadece memleketlisini değil, Türkiye’yi ikna etmeyi hedefliyor: “Hayır deyin! Barışın, kardeşliğin, alın terinin, emeğin kutsallığı öne çıksın! Hayır deyin, toplumsal mutabakatla, kardeşçe, doğudan batıya, güneyden kuzeye herkese özgürce genel affın yolu açılsın!”

Nasıl açılacak peki bu hayır ile o yol?

Alt metni gelin birlikte okuyalım...

Şimdi elimizdeki değişiklik paketiyle düzenin kilitlerini açmaya yönelik bazı adımlar ilk kez atılacakken, 13 eylül sabahı düzenin önü açılacakken, açılmasın. Sonra bir gün bütün bunların hepsini nasılsa yapacağız. 12 Eylül zulmüyle yüzleşmeyi de biz yapacağız.

Siz şimdi AKP yaptığı için –arkasında mutlaka bir irticai emel vardır- bu paketi kabul etmeyin. Ancak bizim yaptığımız toplumsal barış barıştır.

Evet çıkarsa, AKP artık hiç gitmez! Kendi diktasını yaratır. Zaten bazıları korkudan AKP icraatlarını yeterince eleştiremiyor bile. Kim yeterince eleştiremiyor diye sormayın ama. Bahçeli’nin, Baykal’ın açılımın ilk günlerindeki kışkırtıcı söylemlerini hatırlayıp da “bu mu yeterince eleştirilemeyen” diye de sormayın.

Heron skandalını sorgulamamız filan gerekmez. Çocuklarımızın AKP diktasındaki geleceğinden endişe ediyoruz. Bu çok daha vahim!

“Bugüne dek CHP mevcut düzeni koruma konusunda ortada ne ahlak, ne vicdan, ne hukuk bıraktı” şeklinde bir eleştiri getirmemelisiniz. “Nasıl emin olacağız bir gün CHP iktidara gelirse hak ve özgürlüklerin bu küçük paketten bile daha serbest bırakılacağına...” diye de sormayacaksınız.

Şimdi hayır demek öncelikli.

Hak ve özgürlüklerin ucundan da olsa –hemen şimdi- elde edilmesine hayır demeniz koşuluyla, başörtüsü yasağını da çözeceğimizi ilan etti zaten Kemal Bey. Meclis’te 411 oyla kabul edilen yasaya itiraz ederek Anayasa Mahkemesi’ne taşıyan biz değildik, yanlış hatırlıyorsunuz!

Başörtüsü sorununu biz çözelim, başkaları çözüm aradığında ise engel olalım ki, vatandaş ancak bizimle, bizim ölçülerimize uygun bir değişimin mümkün –ve meşru- olabileceğini görsün. Çünkü biziz bu düzenin kurucu partisi.

Kemal Kılıçdaroğlu miting meydanında genel aftan da bahsetti, bununla kalmayıp Apo’yla görüşülebileceğini dahi söyledi. E peki nasıl okuyacaksınız bu ani söylem değişikliğimizi?

“Kürt açılımının daha ilk gününde bile AKP’nin önerilerine karşı çıkan bu partinin Kürt meselesini Kürtlerin lehine çözeceğine hangi tavrına bakarak güveneceğiz?” Eğer böyle sorularınız da varsa, endişelenmeyin...

PKK ile af görüşmelerini de AKP değil biz yapalım. Gerektiği gibi hallederiz. Demokratik açılımları hükümet değil ancak biz gerçekleştirebiliriz devlet adına. O yüzden AKP yaptığında ‘ihanet açılımı’ olur, biz yaparsak ‘barış açılımı!’

Hazır bu anayasa değişikliği paketinde –özellikle Kürtlerle ilgili- eksik çok madde varken... Hayır deyin ki, Kürtlere haklarını vermeye gidecek olası tüm yolları da tıkayın. Ergenekon yeniden güç kazansın. Biz dilediğimiz kadar hakkı, dilediğimize veririz.

Mesela çok tartışılan 66. Madde’yi bile biz düzelteceğiz gerekirse. Bakmayın bugüne dek Kürt adını bile telaffuz etmediğimize, vatandaşlık maddesini biz düzenlersek, hepsi mümkün olur bir gün.

Yeter ki hayır çıksın. Anayasa yapma umutları seçimlere kadar ertelensin. Kan akmaya devam etsin. Hakkâri’de olduğu gibi faili meçhuller yine hortlatılsın. Yargı, devletin suçlularını aklamaya elbirliğiyle devam etsin, vatandaş sivil dikta diye korkutulup vicdan tutulmasına uğratılsın, başörtülüler insan yerine konmamaya, okuyamamaya devam etsin...

Ergenekon tutukluları mahkemede aklanamıyorsa bile çok satan bazı kitaplar sayesinde aklansın! Bizim ‘iyi çocuklar’ımız, bizim yargıcımız, bizim hayat tarzımız, bizim oyumuz, bizim kurduğumuz düzen adaletten de özgürlükten de, hakkaniyetten de daha öndedir.

Bugüne dek bir yandan uzlaşma diye tutturup bir yandan da hak ve özgürlüklere giden her yola takoz koymuşsak, bu uğurda 367 gibi hukuksuzluklara bile başvurmuşsak, anlayın artık, ancak biz baş aktör olursak sağlanacaktır bu değişim.

Bu değişimi biz yapamadığımız sürece, düzenin değişmesine engel oluruz. Biz yapmazsak Türk-Kürt çatışması organize edenler ‘ortam olgunlaştırma’ya devam edebilir. Dink operasyonları düzenleyenler de...

Şimdi bizim olmayan bir anayasaya hayır deyin!

Ve sonra bize oy verin. Ola ki biz iktidara geliriz, belki değişir!

[email protected]

TARAF

YAZIYA YORUM KAT