1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Sedat Yenigün'ün Şehadetinin 30. Yılı...
Sedat Yenigünün Şehadetinin 30. Yılı...

Sedat Yenigün'ün Şehadetinin 30. Yılı...

Sedat Yenigün, 12 Eylül darbesine doğru giden süreçte 5 Temmuz 1980’de şehit edilmişti. Selahaddin E. Çakırgil, Yenigün’ü unutmamak gerektiğini yazdı.

06 Temmuz 2010 Salı 15:14A+A-

Dün, Sedat Yenigün'ün şehadetinin 30. yıldönümü idi… Bu vesileyle Selahaddin E. Çakırgil'in sitemizdeki son yazısının Sedat Yenigün ile ilgili bölümüne dikkat çekmek istedik:

Gidenlerin hizmetlerini unutanlar, temelsiz kalırlar...

5 Temmuz 1980 günü, bizim neslimizin en parlak yıldızlarından Sedat Yenigün'ün katledildiği gündür..

 Şimdi, 30 yıl geride kalmış bulunuyor..

Kaç kişi hatırlıyor, bu kalb/gönül/tefekkür ve kalem adamının hizmetlerini?

Mes'ele dünya hayatındayken veya dünya hayatından sonra çekildikten sonra unutulmak ve unutulmamak değil.. Çünkü, aslolan, zerre kadar hayırlı hizmetin de, şerrin de ilahî adalet terazisinde kaybolmayacağı açıktır.. 'Fe men y'amel misqale zerre-t-in khayren yere, ve men y'amel misqale zerre-t-in şerren yere..' (Zilzal, 7-8.)

Ama, dünyada yaşayanlar olarak, kendi inancımızın hizmetiyle şereflenmiş olanları unutmamak, sadece bir vefa örneği değil, aynı zamanda yolumuzu aydınlatan bir meş'ale hükmünde olabilir.. Aksi halde, hayat çizgimizin, inancımızın seçkin isimlerini ve hizmetlerini sıfırlamak ve sonra da ortaya çıkan bir takım olumsuzluklar karşısında, 'Bizim cenahımızda sağlam karakterli kimse niye yetişmiyor?' diye yakınmak kaçınılmaz olur ve tabiat boşluk kabul etmez, fir'avnî güçler, her boşluğu kendi şahsiyetleriyle, kendi isimleriyle, kendi farazî hizmet iddialarıyla doldururlar ve kitleleri de kandırabilirler..

Kendi insanımızı anarken, onları hatasız, yanlışsız, günahsız, abartılı bir tip halinde yontmak hatasına düşmemeliyiz, elbette.. Hatalardan, yanlışlardan ilahî tasarrufla korunmuş olanlar dışında, her insanın hata yapabileceğini tabiî bir temel olarak gördükten sonra, yapılan değerlendirmelerin makul bir seviyede kalması daha bir mümkün olur..

Katledilişinin 30. yıldönümünde andığımız ve özellikle 1970-80 arasındaki 10 yılda verdiği hizmetleriyle, o zamanki en faal ve verimli tefekkür erlerimizden olan Sedat, İst.- Fatih'te, Akşemseddin Caddesi'nde gittiği bir berberde tıraş olurken, içeriye giren bir kişinin şakağına sıktığı tek kurşunla katlediliyor ve berber de korkudan ve şok etkisiyle bayılıveriyordu..

O bölge o zaman, 'Ülkücü' diye anılan grubun elindeydi ve hemen karşısında o grubun buluşma yeri olan bir kahvehane bulunuyordu.. Ve orada, solcu kesimden birisinin gelip cinayet işlemesi neredeyse imkansızdı.. Kaatilin kimliği üzerine bazı iddialarda bulunulduysa, ismi geçen kişiden ulaştırılan sözlere göre, o kişi, o cinayeti kendisinin işlemediğine yemin-billah ediyordu.. 'Vallahu bikull-i şey'in alîm..'

12 Eylûl 1980 Askerî Darbesi'nin tezgahlanabilmesi için, daha bir özel olarak daha bir tırmandırıldığı, General Ken'an Evren'in hatıratından bile açıkça anlaşılan anarşi ve terör kasırgasının alıp götürdüklerinden birisiydi Sedat..

O terör ve anarşi yıllarının hangi kerteye vardığının anlaşılması için hatırlatmalıyım ki, 'Zeytinburnu- İhsan Mermerci Lisesi edebiyat öğretmeni Sedat Yenigün'ün öldürüldüğü'ne dair haberi yurt dışında almıştım, bir gece yarısı.. Hemen yakın dostum Dr. Musa Tosun'u aramıştım ve anlamıştım ki, cinayetten hiç kimsenin haberi yoktu.. O da, hemen diğer arkadaşları haberdar etmişti.. Ve ailesi de haberi ancak, gece yarısından sonra eve gelen arkadaş grubunu görünce anlamıştı durumu.. (Bu habersizlik, birbirinden kopukluğu ve ilgisizliği değil, toplumun o hengamede, nasıl bir çaresizlik girdabında kaldığını gösteriyordu..)

Sedat, kıvrak uslubuyla, gönülleri tutuşturmayı bilen bir duygu ve tefekkür adamı idi.. Gönlü, inancını bütün insanlığa nasıl ulaştırılabileceğinin derdiyle doluydu.

Allah rahmet eylesin…

HABERE YORUM KAT

1 Yorum