1. YAZARLAR

  2. Mustafa Erdoğan

  3. Ölüm indirmede gökler!
Mustafa Erdoğan

Mustafa Erdoğan

Yazarın Tüm Yazıları >

Ölüm indirmede gökler!

08 Ocak 2009 Perşembe 17:27A+A-

Televizyonlarda izlediğim içler acısı Gazze görüntüleri bana Mehmet Akif’in Çanakkale Destanını hatırlattı: ‘Ölüm indirmede gökler/Ölü püskürtmede yer/O ne müthiş tipidir/Savrulur enkaz-ı beşer!’

Evet, Filistin halkının kötü kaderi bu. Son on gün içinde çoğu masum ve korumasız yüzlerce Filistin’li İsrail’in her zamanki gibi ölüm yağdırmakta mahir saldırılarının kurbanı oldu. Ve daha da olacak!...

Buna ‘kader’ dediysem de, bu bildik anlamda bir kader değil. Tanrılık taslayan zalim bir yönetimin, İsrail’in Filistinlilere biçtiği bir kader bu. Kader, çünkü kurtuluşu yok. Bu sözde Tanrı’nın zulmüne dur diyecek bir irade çıkmadığı sürece de Filistin halkının bu mahkumiyeti maalesef hiç bitmeyecek gibi görünüyor.

İsrail’in Gazze halkına ölüm kusan bu ‘hayasızca akın’ı başladıktan beridir Türkiye’de ve dünyada meselenin politik ve askeri yanına ilişkin çok şey yazıldı. İsrail yönetimi ve onun Amerika ve Avrupa’daki destekçileri bunun bir meşru savunma olduğunu bile söyleyebildiler. Daha tarafsız gözlemciler İsrail’in bu saldırısının arkasındaki saiklere ve güttüğü amaçlara ilişkin daha anlamlı açıklamalar yaptılar. (Bu konuda derli-toplu bir bilgi edinmek isteyenlere Eric Margolis’in, şu linkten ulaşılabilecek yazısını okumalarını salık veririm: (http://www.lewrockwell.com/margolis/margolis131.html)

Ben bu yazıda meselenin başka bir yanına dikkat çekmek istiyorum: Nasıl oluyor da kendisi 20. yüzyılın en büyük zulmüne uğramış olan bir halkın yöneticileri benzeri bir zulmü aşağı-yukarı savunmasız durumda olan başka bir halka yapabiliyorlar? Nasıl bir ruh halidir bu?...

Şahsen ben halklarla onların yönetimlerini -demokratik rejimler bakımından bile- ayırmak gerektiği kanaatinde olduğum için, İsrail halkını değil, sadece yönetimini ilzam edecek bir ifade kullandım. Ama yine de İsrail halkının bu meselede büsbütün masum olduğu o kadar açık değildir. Malum, İsrail’in Filistinlilere ölüm yağdırması ilk defa olmuyor. İsrail halkı da bunu yapanları öteden beri demokratik yoldan ayakta tutuyor.

Dahası, bu son saldırının İsrail’de yaklaşan seçimlere dönük bir yatırım olduğu birçok gözlemci tarafından dile getirildi. O zaman demek ki, İsrail’in Filistin halkına yönelik ölümcül saldırganlığı seçmenler nezdinde de prim yapıyormuş. Şu acımasız rasyonaliteye bakın!

İsrail’in hareket tarzını Nazi yönetiminin vaktiyle Yahudilere yaptığı zulümle eş tutmak doğru değilse de, bunun bir ‘insanlık suçu’ olduğunda şüphe yok. Teknik-hukuki anlamda ‘soykırım’ sayılamaması, yapılanın vahametini azaltmıyor. Bu vahşetin soykırıma çok benzeyen yanları var. Bir kere, İsrail kendisine saldıran ‘yabancı’ bir güçle savaşmıyor, kendi egemenliği altındaki bir halkı sistematik olarak öldürüyor. İsrail’inki savaş, hele savunma savaşı hiç değil.

İkincisi, Filistin, İsrail’in yok etmeye çalıştığı halkın öz vatanı. Yani, İsrail Filistin halkını kendi anayurdundan adeta ‘temizleme’ye çalışıyor. Hamas’ın veya başkalarının saldırılarına verdiği karşılığın ‘misliyle mukabele’nin sınırlarını nicelik ve nitelik bakımından çok aşması bunun kanıtı. İsrail sadece ‘muharip’ Filistinlileri öldürmüyor, daha fazla da sivilleri öldürüyor. Adeta bir halkı yok etmeye çalışıyor. Bunu bilerek ve isteyerek yaptığı da çok açık.

Son olarak, İsrail Gazze saldırısını ve daha önceki benzerlerini ‘teröre karşı savaş’ gibi göstermekte de mahir ama bunun da hiçbir haklılığı yok. Bu açıkca ‘terör’ kavramının kötüye kullanılmasından başka bir şey değil. Öyle, çünkü, Hamas amaçları bakımından radikal bir hareket olsa da, en nihayetinde -adından da anlaşılacağı gibi- bir ‘mukavemet hareketi’. Kaldı ki, radikal olmayan bir ‘direniş’ hareketi zaten olamaz.

Hasılı, İsrail’in Filistin halkına karşı sürdürdüğü sistematik saldırıların ‘soykırım’ olmasa da ‘insanlığa karşı suçlar’ cümlesinden olduğunda benim hiç kuşkum yok.

Zalimlere lánet!

STAR

YAZIYA YORUM KAT