1. YAZARLAR

  2. Osman Atalay

  3. Mursi, Gannuşi, Erdoğan...
Osman Atalay

Osman Atalay

Yazarın Tüm Yazıları >

Mursi, Gannuşi, Erdoğan...

30 Aralık 2013 Pazartesi 22:16A+A-

Arap Devrimleri/Baharı 21.yüzyılın Arap dünyasında yaşanan en büyük halk hareketi olarak algılandı. 2010 yılında Tunus'ta başlayan Arap Baharı/Devrimleri Arap halklarının demokrasi, özgürlük ve insan hakları taleplerinden ortaya çıktı ve bölgesel, toplumsal bir siyasi-silahlı harekete dönüştü. Protestolar, mitingler, gösteriler ve iç çatışmalar sürecini yaşamaya devam ederken halklar, özgürlük mücadelesi adı altında birçok Arap diktatörünü resmen devirmeyi başardı.

Tunus, Mısır, Libya, Suriye, Bahreyn, Cezayir, Ürdün ve Yemen de büyük çapta; Moritanya, Suudi Arabistan, Umman, Irak, Lübnan ile Fas da ise küçük çapta olmak üzere bütün Arap dünyasında İslami demokrasi talepleri gündeme getirildi. 

ABD, İsrail, İngiltere ve Fransa başta olmak üzere AB ülkeleri yeni bir Ortadoğu ve Arap dünyası ile karşı karşıya kaldıklarını gördüler. Batı'nın kendi çizdiği sınırlar ve kendi yetiştirdiği diktatörler teker teker siyaset güç sahnesinden siliniyordu.

Başta İsrail olmak üzere bölgenin enerji ve stratejik çıkarlar üzerine kurulu düzeninin kökten sarsılma tehlikesi çok açıktı. Arap devrimleri bölgede yeni bir sosyolojik dalganın patlama habercisiydi. Bu bölgesel patlamayı en erken yorumlayan İsrail oldu. İsrail güvenlik politikaları uzmanları, "Arap devrimlerinin önü alınmaz ise bölgede İslam imparatorluğunun önünü alamayız" tezini savundu.

İktidar koltuklarını tehlikede gören diktatörler ise son günlerinde sürekli "Eğer biz gidersek sizin de düzeniniz bozulur" tezini dillendiriyordu.

Tunus, Mısır ve Libya seçimleri sorunsuz ve şaibesiz gerçekleşmesine rağmen sandıktan çıkan halkların özgür iradeleriyle seçilen lider ve partilere karşı çok kısa süre içersinde karşı saldırılar, komplolar tezgahlanmaya başlandı. Libya ile Tunus da çok kısa süre içerisinde muhalif ve aşiretler arasındaki suni çıkar çatışmaları manipule edildi.

Arap devrimlerinin en önemli ortak özelliği İsrail, ABD, Batı çıkarlarına ters oluşları ve Filistin davasına sahip çıkmalarıydı.

Tunus'ta seçimlerde birinci olarak çıkan Gannuşi'nin partisi Nahda'yı ilk günden itibaren sürekli saldırılar, protestolar ile yıpratmaya çalışan sendika ve koalisyon ortaklarının akıl almaz provakasyonlarına şahit olmaktayız. Gannuşi'nin iki yıldan beri laik ulusalcı muhalefete karşı bütün taviz ve hoşgörü tolerans siyasetine rağmen, Nahda Partisi esir alınmaya çalışılmaktadır.

Libya'da ise azınlık aşiretler sürekli sandıktan çıkan partilerin kurmaya çalıştıkları düzeni sabote etmeye çalışıyor.

Mısır'da yaşananlar ise Arap devrimlerinin manevi, siyasi, kültürel moral değeri açısından mihenk özelliği taşımaktadır. İslam dünyasına örneklik teşkil etme şansını yakalamış olan Mısır; İsrail, ABD, AB ve Körfez Krallıkları eliyle siyasi, askeri ve ekonomik bir küresel darbeye maruz kalmıştır.

Türkiye'de ise Erdoğan hükümeti, Mısır ve Tunus da iktidarda bulunan İslamcıların kaderi ile tehtid edilmektedir. 

Arap devrimlerine, halk hareketlerine sıcak bakan ve sandık taleplerinin yanında olduğunu açıklayan AK Parti; Mısır, Libya, Tunus ve Suriye halkına verdiği desteğin bedelini küresel ve bölgesel aktörlerin oyunlarıyla ödemeye çalıştırılıyor.

Mursi, Gannuşi ve Erdoğan; aynı kefeye koyulmak istenmektedir. Suriye savaşında "Beşşar kalsın" formülünü destekleyenler, Ortadoğu Arap devrimlerinin sosyolojik geleceğini çok iyi okudular ve karşı atağa geçtiler. Arap dünyasında halkların özgürlük ve inanç taleplerine karşı Batı dünyası karşı operasyona geçerek Müslüman Kardeşler ideolojisini bitirmeye yönelik küresel bir operasyon başlattı.  

Mursi. Erdoğan ve Gannuşi, ABD Körfez ve Batı Dünyasının Küresel hedef tahtasına oturtuldu ve Tasfiye süreci Mısır da başlatıldı..

YENİ ŞAFAK

YAZIYA YORUM KAT

1 Yorum