1. YAZARLAR

  2. Ahmet Taşgetiren

  3. Mısır Türkiye'yi geçebilir
Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Yazarın Tüm Yazıları >

Mısır Türkiye'yi geçebilir

13 Şubat 2011 Pazar 05:42A+A-

Evet, demokraside Mısır Türkiye'yi geçebilir.

Tamam, henüz her şey sıfırda ama sıfırın arkasında tüm bir dünya var, halk var, hatta asker var.

Mısır'da şu anda askere bile, demokrasinin önünü açma misyonu düştü.

Biz ise, henüz 54'ü muvazzaf ve emekli general-amiral, ikisi emekli kuvvet komutanı olmak üzere 168 asker hakkında, darbe-balyoz teşebbüsünden tutuklama kararı çıkan bir ülkeyiz. Yani, darbe kapımızı çalmış daha üç-beş yıl önce.

Bizde ana muhalefet partisi liderinin yardımcılarından birisi, darbe yapamadığı için orduyu "Kağıttan kaplan" olarak niteledi, şimdi Mısır'da, orduyu darbeye çağıranı tımarhaneye yollarlar.

Öyle, çok da efelenmeyelim, örnek mörnek olmak diye...

Örneklikse, o da Gül-Erdoğan-Davutoğlu isimlerinin çizdiği portre ile işlevsellik kazandı.

Oysa...

Halktan, ikinci defa yüzde 47 oy alarak iktidara gelen bir partiyi az kalsın kapatmayacak mıydık? Öyle bir yargı düzeni var bizde, öyle yasal çerçeve var. Bizde, "Halktan yüzde 95 oy alsa bile bunu saymayız" diyen rektörler çıkmadı mı?

Bizde, değişmesi teklif dahi edilemeyecek anayasa maddeleri yok mu?

Bizde hâlâ, nasıl bir toplumsal fonksiyonellik ve meşruiyet taşıdığı bilinmez devrim kanunları yok mu? Kaç yıl geçti üzerinden onların?

Biz hâlâ, sistemi restore etmekle meşgul değil miyiz? Önümüzdeki seçimlerden sonra Türkiye'nin ilk gündem maddesi, anayasayı daha da demokratikleştirme olmayacak mı?

Türkiye, Mısır'a veya bölgeye örnek olacak...

Evet, şimdiki birçok yönetimden daha iyi durumdayız.

Ama öyle zannediyorum ki, bu coğrafyada bir kere demokratik süreç işleyeme başlarsa, pek çok ülke Türkiye'nin önüne geçebilir.

Çünkü... Bu ülkelerde İslam'la ilişki, bizdeki rezervleri taşımıyor.

Biz, hâlâ, 80 küsur yıldan beri Din-Devlet- Toplum ilişkilerinde dengeyi bulamadık.

Demokrasi, tamam ama toplumun İslam'la ilişkisini sürekli gözaltında tutan bir laiklik yorumu ile birleşince, ortaya darbe yapan, sık sık parti kapatan, iktidardaki partiyi bile laiklik karşıtı eylemlerin odağı suçlaması ile mahkum eden bir demokrasi çıkıyor.

Mısır'da bu olur mu?

Bence olmaz.

Mısır söz konusu olunca, "Ya İhvan seçilirse..." gibi korkular seslendiriliyor.

Bu sadece Mısır için değil hemen tüm İslam ülkeleri için seslendirildi. Cezayir'de darbe o yüzden geldi, Ürdün'de, Filistin'de, Tunus'ta Batı, "İslamcılar gelir" diye, demokrasi dışı oluşumlara göz yumdu, hatta teşvik etti. Filistin'de Amerika ve İsrail, seçimde başarı gösteren Hamas'ı gayrimeşru ilan etti, FKÖ ile iş tuttu.

Bu, İslam ülkelerine yönelik "Batı sömürgeci zihniyeti"nin demokrasi yorumunun bir uzantısı idi. (Bizdeki hâlâ "gizli gündem" sorgulamaları da ondan farklı değil.)

İslam ülkesinde demokrasi olsundu ama İslam, kimsenin iradesini etkilemesindi... Böyle bir şey olabilir mi?

İslam ülkelerinde laikliğin yorumu, bir anlamda demokrasinin standardını da belirliyor.

Ve Türkiye hâlâ, militan laiklikle-inançlara saygılı laiklik arasında bir denge kurabilmiş değil.

AK Parti basın sözcüsü Hüseyin Çelik, daha dün, Vatan'dan Deniz Güçer'e verdiği mülakatta, "Henüz başörtülü milletvekili düşünülemeyeceği"ni söyledi. Bu ülkenin kadınlarının yüzde 60'ı başını örtüyor oysa...

Peki, Mısır'da ya da Ürdün'de demokrasi olursa, başörtülü milletvekili olmak sorun olur mu? Bence olmaz.

Bizim demokrasi-laiklik standardımız, Amerika'da bile, AB'de bile sağlıklı görünmüyor.

ABD Başkanı Obama, beklenenin aksine Mısır halkını kutladı, olan biteni "Devrim" olarak niteledi, "Bundan sonra Mısır'da hiçbir şey eskisi gibi olmayacak" dedi.

Bence Mısır'da ve tüm İslam coğrafyasında...

Bundan sonra Filistin'de, Amerika-İsrail işbirliği ile FKÖ yönetimini tutmak mümkün olur mu?

Ahmet Davutoğlu, "Mısır'da halkın değerlerinden kaynaklanan bir sistem oluşturulmalı" dedi.

Evet, olacak olan bu ise, bu, Türkiye'nin de 60 yıllık demokrasi deneyiminde hâlâ aradığı bir şeydir.

Ben, Mısır'da veya başka İslam ülkelerinde demokratik standartlar oluşurken, ortada ne Birinci Dünya Savaşı sonrası şartlarının ne de 1950 standartlarının bulunduğunu, artık demokrasi standardının 2011 şartları taşıyacağını düşünüyorum ve bu, "Yeni yorum demokrasi" bizi sollayacak, diyorum. Oralarda direnç odakları, "En eski"yi ve aşağı yukarı yerli halkın ve tüm dünyanın ittifakıyla "mutlaka gitmesi gereken"i sembolize ediyor, bizde ise, hâlâ kafalar karışık ve bir kamuoyu yoklamasına göre "Endişeli modernler"in yüzde 58'i "Gerekirse asker gelsin" diyebiliyor.

Müslüman'ı Kıpti'si ile birbirinin hukukuna saygıyı içselleştiren ve bu çerçevede bir demokrasiye doğru en güçlü adımı atan Mısır halkını kutluyorum.

Türkiye'nin de kendisine hâlâ "gerçek demokrasi"ye mesafeli durma bedelini ödeten militan laiklik yorumlarından bir an önce kurtulmasını ve halkın değerlerinin sisteme en yüksek oranda yansıyacağı bir yapılanmaya kavuşmasını diliyorum.

BUGÜN

YAZIYA YORUM KAT