1. YAZARLAR

  2. Fehmi Huveydi

  3. Mısır ne zaman kızacak?
Fehmi Huveydi

Fehmi Huveydi

Yazarın Tüm Yazıları >

Mısır ne zaman kızacak?

01 Ocak 2011 Cumartesi 11:35A+A-

Binyamin Netanyahu'nun gelecek birkaç gün içinde Mısır'ı ziyaret edeceğine inanamıyorum.

Netanyahu'nun Kahire'de hiçbir zaman suretini görmeyi arzulamayanlardan biri olduğum doğru, ancak özellikle de halihazırdaki şartlarda kendisini karşılayacağımızı tahayyül etmemiştim. Halihazırdaki şartlardan kastım, bu ziyaretin Mısır'da bir Mısırlının suçlandığı İsrail casusluk şebekesinin ele geçirildiğinin açıklanmasından birkaç gün sonraya denk gelmesi. Aynı zaman zarfında bu adam Filistin sorununun tasfiyesi amaçlı hassas çalışması kapsamında yerleşim ve Yahudileştirme siyasetindeki çılgın başlangıcıyla Filistin'in geleceğini yıkmakta ısrar ediyor. Bunun yanı sıra sorunun çözümü için geçmişte imzaladıkları anlaşmalardan dahi kurtulmak, Filistinlileri ifşa etmek ve bütün Arapları aşağılamak istiyor. Zira Oslo anlaşması kendisi için hiçbir şey ifade etmedi ve Arap girişimine üst derecede küçümseyen bir muamele gösterildi.

Peki bütün bunlar Netanyahu'nun Mısır'da karşılanmasını, devletteki üst düzey yetkililerin tokalaşmak için kendisine ellerini uzatmalarını ve ardından birlikte oturup yemek masasında tebessüm etmelerini ve kahkaha atmalarını gerçekleşmez kılmaz mı? Bu sabah radyo ve haber ajanslarının Kahire ziyaretine ilişkin aktardığı haberler gözüme iliştiğinde zihnimi meşgul eden sorulardan biri buydu. İsrail Ulusal Güvenlik Danışmanı Uzi Arad'ın pazar günü Netanyahu'nun ziyaretinin hazırlıklarını ele almak için Kahire'yi ziyaret etmesi öngörülüyor. El Hayat gazetesi 26 Aralık tarihinde 'üst düzey Mısırlı bir kaynağa' dayanarak bir haber yayınladı ve bu kaynaktan 'Arad'la ziyaret tarihini belirleyeceğiz' sözünü aktardı. Yayınlanan haberde adı geçen kaynağın 'ziyarette barış süreci ve barış girişimini harekete geçirme gereği ele alınacak (oysa Obama bunda başarısız olmuştu!), İsraillilere başta yerleşimlerin dondurulması olmak üzere barış girişiminin kazanımlarının yerine getirilmemesinden duyulan rahatsızlığımızı bildireceğiz' yollu açıklaması beni provoke etti adeta. Mısırlı kaynağın ifade ettiği bu 'rahatsızlık' yayınlanan haberde bir başka ifade ile tekrarlanıyor.

Konuyu ele almadan önce iki noktaya dikkat çekmek istiyorum. İlki, bizler gündemdeki basın haberlerinden bahsediyoruz. İkincisi, Mısır'daki resmî organlar önemine ve göstergelerinin derinliğine rağmen bu haberleri yalanlamıyor veya içeriğini düzeltmiyorlar. Bu da bizlere en azından son bir emre kadar bu haberleri doğrulama ve sağlıklı bilgiler olarak görme imkânı sağlıyor. Haberde yer alan 'rahatsızlık' sözcüğü ister haberi yazanlarca konulmuş olsun ister üst düzey Mısırlı kaynağın ağzından bizzat çıkmış olsun, oldukça provoke edici bir ifadedir. Zira insanın şunu sorgulaması hakkı: Mısır'daki yönetimin Netanyahu ve hükümetinin suçlarına tepki olarak bütün hissettiği, bir rahatsızlıktan ibaretse bu durum saygınlık hakkından ödün vermeye daha yakın bir hoşgörü sayılmaz mı?

İşin aslı, bu tabir yeni değil. Çünkü Mısır'ın rahatsızlığını, hatta kızgınlığını ifade eden bazı tutumları İsrail'e bildirdiğinden şüphe etmiyorum; ancak değişmez kader, Mısır'ın hiçbir zaman kızmaması veya daha titiz ifade ile diplomatik temsil düzeyini düşürmesi veya ekonomik ilişkiler kartında göndermede bulunması gibi diplomatik yollarla dahi öfkesini ilan etmemesi.

Daha ileri boyuta gidersek ve Camp David anlaşmalarının ruhuna uyarak elimizi Filistin dosyasından çekip Mısır'ın direkt çıkarlarına bakarsak İsrail'in Mısır hakkında şu suçlar listesini işlediğini göreceğiz: İlki, tünelleri imha etmek gerekçesiyle Gazze'yle olan sınır bölgesini bombalaması ve hava sahasını ihlali. Bu operasyonda Gazze sınırını bekleyen 12 Mısır askeri öldürüldü. Kahire İstinaf Mahkemesi 16 Eylül 2009'da İsrail büyükelçisinin 7 Kasım 2004'te İsraillilerin kasıtlı olarak öldürdüğü Mısırlı askerlerden birinin mirasçılarına 10 milyon dolar ödemesi kararını vermişti. Mısır'da ve İsrail'de hiç kimse kararla ilgilenmedi.

İkincisi, Mısır'daki iç durumla ilgili casusluk operasyonlarının tekrarı. Üçüncüsü, Mısır'a baskıyı yoğunlaştırmak için Sudan'ın güneyinin ayrıştırılması operasyonuna destek olması. Dördüncüsü, Nil deltası ülkelerini ve başta Etiyopya'yı Kahire'ye karşı kışkırtması.

Netanyahu'nun özellikle de şu zamanda Mısır'a gelmesi bir utançtır ve Mısır'ı bu hakareti kabul etmeye veya utancı taşımaya zorlayan şeyin ne olduğunu henüz anlamış değilim. Katar gazetesi El Şark, Mısırlı yazar, 30 Aralık 2010

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT