1. YAZARLAR

  2. Erhan Başyurt

  3. Macun tüpten çıktıysa bir kere...
Erhan Başyurt

Erhan Başyurt

Yazarın Tüm Yazıları >

Macun tüpten çıktıysa bir kere...

05 Eylül 2010 Pazar 00:39A+A-

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu Kral FM'deki röportajında ilgi çekici bir tespitte bulunuyor.

İşte o sözler;

"Macun tüpten çıktı, bu Anayasa'nın değişmesi konusunda yüzde 100 görüş birliği var. 'Hayır' çıksa bile referandumda, yine de değişecek. Bu değişim isteğini uzlaşma ile taçlandıralım, toplumun bütün kesimlerinin bir araya geldiği bir değişiklik olsun. Bunun için önce 'hayır' çıkması gerekiyor."

Kılıçdaroğlu'nun tespiti yerinde ama "hayır" gerekçesi tutarlı değil.

"Uzlaşma" şartına kanmak için biraz "balık hafızalı" olmak, dün ne olduğunu unutmak gerekiyor.

Birincisi, 22 Temmuz seçimleri sonrasında AK Parti sivil bir Anayasa taslağı için çalışma başlattı. CHP dâhil muhalefet onu boğdu.

İkincisi, Meclis Başkanı Köksal Toptan, Anayasa değişikliği için Uzlaşma Komisyonu kurulmasını önerdi. CHP ve MHP buraya vekil vermedi.

Üçüncüsü, referandum paketi öncesi AK Parti uzlaşma ve ortak çalışma yapmak için heyet gönderdi. CHP ve MHP ona da kapıları kapattı.

CHP, o dönem "Bu Meclis Anayasa değişikliği yapamaz" diyordu.

Şimdi bütün bunları hiç yaşanmamış gibi sayıp, özgürlüklere "hayır" mı diyelim?

Maden macun tüpten çıktı, geri tüpe doldurmaya zorlamak niye?

Kılıçdaroğlu, HSYK ile ilgili düzenleme nedeniyle 26 maddenin 25'inin getirdiği yeni hakları elinin tersiyle itiyor.

Diyor ki; "Yargının sorunu var. Elbette düzelsin, itirazımız yok. Ama eğer yargı siyasallaşırsa çok ağır bedeller var."

Oysa CHP, hazırlık aşaması ve Genel Kurul'da destek vermediği Anayasa değişiklik paketini, özellikle de yargı ile ilgili maddelerini Anayasa Mahkemesi'ne iptal için götürdü.

Anayasa Mahkemesi de itirazlarını yersiz buldu.

Hatta "HSYK ile ilgili düzenlemeler, Avrupa Birliği standartlarında" diyerek övdü.

Venedik Komisyonu da yargı ile ilgili düzenlemelerin evrensel standartlarda olduğunu açıkladı.

Öyleyse "Yargının sorunu var, elbette düzelsin" diyen Kılıçdaroğlu'nun kaygısı neden?

Mevcut yapıdan tek farkı artık HSYK'ya "ilk derece hakim ve savcılar" da üye gönderecek.

Bu sebeple yargı neden siyasallaşsın ki?

İlk dereceye yükselmek için en az 12 yıl görev yapmış olmak gerekiyor.

Yani hiçbirisi AK Parti döneminde göreve başlamadı.

Hal böyleyken, Anayasa Mahkemesi, Avrupa Birliği ve Venedik Komisyonu'nun takdir ettiği bir düzenleme neden ve nasıl siyasallaşmaya neden olabilir?

Sayın Kılıçdaroğlu sizin endişeniz "yargının tarafsızlaşması ve temsil keyfiyetine erişmesi" olmasın?

Tıpkı Kadir Özbek gibi, tıpkı Seyfi Oktay gibi...

Türk'ün mücadelesinden alınması gereken 3 ders

12 Eylül referandumunda halkın onayına sunulan hayatımızı değiştirecek yeniliklerden birisi de "Herkes bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkına sahiptir" maddesi.

Vatandaş kamu hizmetlerinde yaşadığı sorunları ilk "kamu denetçisi"ne başvurarak açmaya çalışacak.

Ücret ödemeyecek. 3 ay içinde sonuç alacak. Bağımsız bir yapı olacak.

100 ülkede bu yapı var. Daha ilginci sistemin çıkış noktası Osmanlı.

Ama Türkiye'ye bir türlü getirilemiyor.

Hikmet Sami Türk, 10 yıldır mücadelesini veriyor.

AB'ye uyum yasaları kapsamında kanun teklifini hazırlıyor.

Bakan olduğu 2002 sonuna kadar hayata geçiremiyor.

AK Parti, 2006'da taslağı aynıyla alıp Meclis'e sevk ediyor.

Meclis onaylıyor. Cumhurbaşkanı Sezer 'veto' ediyor.

Meclis ikinci kez onaylıyor. Sezer bu kez Anayasa Mahkemesi'ne iptal istemiyle gönderiyor.

Anayasa Mahkemesi 2009'da iptal kararı veriyor.

Ve düzenleme aynıyla Anayasa değişiklik paketine giriyor.

Türk'ün hazırladığı ve 10 yıldır gerçekleşmeyen "kamu denetçisi" üç önemli ders veriyor.

Birincisi, Anayasa değişiklik paketi iddia edildiği gibi "AK Parti'nin paketi" değil. Kamu denetçisi ile ilgili düzenleme DSP-MHP-ANAP koalisyonu hükümetinin bakanına ait...

İkincisi, Türkiye'de Anayasa değişikliği yapılması ve yeni haklar getirilmesi iddia edildiği gibi kolay değil. Sadece muhalefet değil, yargı da engel oluyor. Referandum bugün olduğu gibi bazen kaçınılmaz oluyor.

Üçüncüsü, 12 Eylül'de "evet" çıkması halinde, tercihini özgürlüklerden yana kullanmayan Anayasa Mahkemesi'nin yapısı da değişecek. Üstelik eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bumin'in hazırlayıp, talep ettiği şekliyle. Yani bundan sonraki değişikliklerin de önü açılacak.

BUGÜN

YAZIYA YORUM KAT