Kurtulmuş, SP'den Kopuşu Açıkladı
Olağanüstü kongreye ilişkin kararını açıklayan Numan Kurtulmuş, 'Gönül ilişkimiz iftar baskınında kopmuştu' ddedi. Kurtulmuş SP'den kopuşu açıklarken gözyaşlarına hakim olamadı.
Numan Kurtulmuş Saadet Partisi Genel Merkezi önünde son kararını açıklıyor.
Genel merkez önüne toplanan çok sayıda partili Kurtulmuş lehinde 'Numan nerede biz de oradayız" ve "Başbakan Numan" şeklinde sloganlar atıyor...
Kurtulmuş şunları kaydetti:
Süreçte bize destek olan herkese çok teşekkür ediyorum.
Bu yoğun ilgi ve alaka bizim sürdüreceğimiz siyasi hareketimize de gelecekte ışık tutacaktır.
Bize karşı bu muameleyi yapanlarla gönül ilişkimiz İstanbul'daki iftarda masamıza tekmelerle saldırılmasıyla kopmuştur.
Bu kararı bugüne kadar tevhil etmememizin en byük nedenlerinden birisi de referandum sonuçlarıdır. Evet oylarının azalmaması için kararımızı beklettik.
Partimize kayyum kararı getirtenleri milletimize havale ediyorum.
Kayyum davası Türk siyasetine müdahalenin açık kanıtıdır...
Bize sistemli bir şekilde komloyla karşı karşıya bırakıldık, sistemli bir şekilde boğulmaya kalkıldık.
Numan Kurtulmuş ve ardadaşları başarısız oldukları için Türkiye'nin umudu olan Saadet Partisi'ni siyasetin yeni yıldızı haline getirdikleri için cezalandırılmaya çalışılıyor.
Bu komployu kuranlar, alet olanlar utansın... Bizim utanacak bir şeyimiz yok.
Yürüyüşümüzü engellemeye kimsenin gücü yetmeyecektir....
Biz alemlerin Rabbinden başka kimsenin önünde diz çökmeyeceğiz...
BİRLİKTE SİYASET YAPMA İMKANIMIZ KALMADI
Kongreden sonra yaşananlar uslüp ve yöntem farklılıklarımızı ortaya koydu. Artık bu parti içerisinde birlikte siyaset yapma imkanımız kalmamıştır.
Bizler içe kapanık yapılar oluşturmak yerine milletimize açılmaya gayret ettik. Şahıslara değil ilkelere bağlılığı esas aldık.
KARARI AÇIKLAMAK ZOR
Aldığımız kararı açıklamak bana ve arkadaşlarıma zor geliyor. Ben ve arkadaşlarım sırça köşklerde oturup ahkam kesmedik.
Belki eksik yapmadık, belki doğru belki yanlış yaptık ama asla ve asla ne kendimizin ne de bu davanın mensuplarının başını yere eğecek hiç bir yanlış iş yapmadık.
Daha fazla kavgaya, daha fazla çatışmaya, yeni kerbala denemelerine ve anlamsız tepkilere imkan vermememek için bugün itibari ile genel başkanlıktan ve Saadet Partisi'nden ayrılıyorum.
Bu kararımız yeni bir siyasi hareketin haberidir hayırlı uğrulu olsun...
Bu bir asla ayrılık, bir veda konuşması değil, yeni bir başlangıcın ilk adımıdır...
***
VEDA KONUŞMASININ TAM METNİ:
Değerli arkadaşlarım,
Öncelikle sözlerime başlarken, herhalde bir teşekkür borçluyum. Bu süreçte bizi sabır ve itidalle, kararımızın oluşumunu bekleyen bütün teşkilat mensuplarımıza, bütün camiamıza, bizi ilgiyle takip eden tüm vatandaşlarımıza, siyasi çalışmalarımıza umut bağlayan geniş halk kitlelerine ve her şeyden önce de günlerdir burada bizle beraber bu süreci paylaşan siz değerli basın mensuplarına yürekten teşekkür ediyorum.
Ayrıca bu süreçte, bizi telefonlarıyla, mesajlarıyla ve her şeyden önemlisi bizi dualarıyla destekleyen Türkiye'nin dört bir tarafındaki kardeşlerimize çok teşekkür ediyorum. Hepinizden Allah razı olsun. Hepinizin emekleri var olsun.
11 Temmuz'daki kongremizden bu yana gerek medyada, gerekse türkiyedeki kamuoyunda partimize ve şahsımıza gösterilen ilginin alakanın gerçekten bizim siyasi hareketimizin büyümekte, gelişmekte olan bir hareket olduğunun en açık kanıtıdır.
Ve milletin burada bir gelecek beklediğinin en güzel göstergesidir. Bu yoğun ilgi ve alaka, hepimiz için bundan sonraki siyasi hayatımıza, yol haritamıza ışık tutacaktır.
Değerli kardeşlerim.
Tabiki bu açıklamayı bugüne kadar yapmalıydık. Ancak, bugüne kadar bu açıklamayı yapmamamızın üç tane önemli nedeni vardır.
Birincisi kongre salonunda başlayarak devam eden ve maalesef zaman zaman maksadını aşan gerginliklerin, tartışmaların, kavgaların daha fazla büyümesini istemedik. Ortalık sükunute kavuşsun. Herkes itidalle, aklı selimle düşünsün istedik. Aslında bize karşı bu muameleyi yapanlarla, aramızdaki gönül ilişkimiz, İstanbul'daki iftar baskınında, masamıza doğru tabaklar, bıçaklar, tuzluklar atıldığı zaman kopmuştu.
Ama kan içtik, kızılcık şerbeti içtik dedik. Ve hiçbir şekilde bu meselenin daha fazla büyümemesi için üzerimize düşeni yaptık. Ancak geçtiğmiiz hafta içinde kayyum atanması, bardağı taşıran son damla olmuştur. Bundan sonra bu açıklamayı, bu karar sürecini hepinizle birlikte paylaşmayı istedik.
Yine kararın bugüne kadar bekletilmesindeki önemli sebeplerden birisi de, referandum sürecidir. Referandum sürecinde evet oylarının azalmaması, teşkilatımızın referandumu bir kenara bırakarak lüzumsuz iç kavgalarla vakit kaybetmemesi için açıklamamızı, kararımızı bugüne kadar tehir ettik.
Yine üçüncü önemli bir mesele de, bu karar sadece tek başıma verecek olduğum bir karar değildi. Kader birliği yaptığı arkadaşlarla, teşkilat mensuplarımızla, camiamızın geniş kitleleriyle, bütün milletimizle birlikte yapacağımız bir açıklamaydı.
Onun için geçtiğimiz haftadan bu yana basın mensupları arkadaşlarımızın takip ettiği gibi, çok geniş anlamda istişarelerimizi yaptık. Ve bu istişarelerimizde, benim de sözüm vardı, görüşüm alınmadı diyen hiçbir arkadaşımızın kaldığını zannetmiyorum.
Değerli kardeşlerim, aziz milletim.Bu noktaya hemen nasıl gelindi? Bunu da çok kısa sizinle paylaşmak istiyorum. Biz bir kongre yapmadığımız ya da kongreyi kaybettiğimiz için böyle bir süreçle karşı karşıya kalmadık. Bir kongre yaptığımız ve o meşhur kongreyi kazandığımız için bu süreçler başımıza geldi.
Dört koldan çok iyi hazırlanmış saldırılarla, karşı karşıya kaldık. Hemen kongre akşamından itibaren teşkilatımızdan imza toplama kampanyası başlandı. Yine kongrenin ertesi gününden itibaren, televizyonlar ve gazeteler üzerinden röportajlarla saldırılar gerçekleştirildi. Yine arkasından 13 Temmuz günü yani kongremizin iki gün sonrasında davalar bombardımanı başladı. Partimiz aleyhine 14 tane dava açıldı. Bu davalardan bir tanesi de, geçtiğimiz hafta sonlanmış olan kayyum davasıdır.
Aziz milletim, değerli arkadaşlarım..Mahkemeleri, millete ve tarihe havale ediyoruz. Ancak sadece parantez açarak, son kayyum davasının Türkiye siyaseti üzerinde ne büyük etkisi olduğunu müsadelerinizle söylemek istiyorum.
Bilindiği gibi partilerin kongreleri ve işleri, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı vasıtasıyla Anayasa Mahkemesi tarafından kontrol edilir. Ancak Türkiye'de bir takım olağanüstü dönemlerde, siyasi partilerin başının üstünde demoklesi kılıcı gibi duran bir takım düzenekler burada tekrar gündeme getirilmiş, bir yerel mahkemenin tek hakimi tarafından, hem de aynı gün aynı konuda iki dava bir tek mahkeme düşürülerek kayyum davası yapılmış ve sonuçlanmıştır.
Ben mahkemelerle ilgili kısımlar için bir şey söylemeyeceğim. Ama benim esas üzerinde durmak istediğim nokta, işin siyasi yönüdür. Varsayalım ki, Saadet Partisi bugün tek başına iktidar olan bir parti olsaydı ya da iktidar ortağı olan bir parti olsaydı, Saadet Partisi bir yerel mahkemenin tek yargıcı tarafından siyasi sonuçları değişecek bir sürece zorlanacak ve belki de iktidardan edilecekti.
Bu kayyum davası, Türkiye siyasetine nasıl olağandışı yollarla müdahale edilebildiğinin çok açık bir kanıdır. Ve bundan sonra mesele, Numan Kurtulmuş'un şahsi meselesi olmadığı gibi Saadet Partisi'nin de kurumsal meselesi değil, Türkiye'nin bütün siyasetinin meselesidir. Bize karşı kongreden sonra sürdürülen saldırıların dördüncü ayağını da, hepinizin yakinen takip ettiği gibi, başta İstanbul iftarı olmak üzere, birçok illerde partimizin yöneticilerine, hem de hayatının 30-40 yılını bu davaya adamış insanlara yapılan fiili ve fiziki saldırılar oluşturmuştur. Daha fazla konuşmuyorum.
Çünkü her şey milletin gözü önünde oldu. Hiçbir şey gizli kapaklı olmadı. Biz sistemli bir şekilde, bir komplo ile karşı karşıya bırakıldık. Ve sistemli bir şekilde boğulmaya çalışıldık. Ancak milletimiz buradadır. Ve bizi boğmaya, hiç kimsenin, hiçbir odağın gücü yetmeyecektir.
Değerli kardeşlerim.
Ciddi ve kapsamlı bir komplo ile karşı karşıya kaldık. Önce şunu söylemek istiyorum ki, Numan Kurtulmuş ve arkadaşları başarısız oldukları için değil, Türkiye'nin umudu olan Saadet Partisi'ni yeniden bu milletin siyasi geleceğinin yıldızı haline getirdiği için cezalandırılıyor. Numan Kurtulmuş ve arkadaşları, siyasette kavga ve kargaşa oluşturdukları için değil, siyasete yeni bir üslup, yeni bir muhteva ve yeni bir tarz getirdikleri için cezalandırılmaya çalışılıyor. Bu komployu kuranlar, uygulayanlar ve buna malzeme olanlar utansınlar. Bizim utanacak, sıkılacak ve milletten saklayacak hiçbiri işimiz, hiçbir sözümüz yoktur.
Aslında ne oldu da böyle oldu?
Siz misiniz Çağlayan meydanında yüzbinleri toplayarak, Gazze'nin işgaline karşı İslam dünyasının onurun koruyanlar,
Siz misiniz Mavi Marmara katliamının karşısına bir insanlık abidesi olarak dikilenler,
Siz misiniz, Doğu Türkistan'daki mazlum dindaşlarımızın hakkını hukukunu bütün dünya uyurken koruyanlar,
Siz misiniz, gizli kapaklı kapılar arkasında siyaset pazarlıklarına malzeme olmayacağınızı en açık bir şekilde söyleyenler,
Siz misiniz, Türkiye'nin mevcut statükosunun bütün baskılarına rağmen milletin egemenliğini açmak yolunda, referandumda evet diyeceğiz diye ilk günden beri bağıranlar,
Siz misiniz, mayınlı araziler başkalarına peşkeş çekilmesin diye bu topraklar için bağımsızlık duruşunu ortaya koyanlar,
Uzatabilirsiniz.
Meselenin aslı, ne bir kongredir, ne de kongredeki listedir. Meselenin aslı, bunu yapan ve milletle bütünleşen bir siyasi hareketin doğmasını engellemektir.
Ancak kim ne yaparsa yapsın, kim hangi hesabın içinde olursa olsun, bu yürüyüşümüzü engellemeye hiçbir kimsenin gücü yetmeyecektir.
Değerli kardeşlerim.
Küresel statüko ve onun yerli temsilcileri kendi egemenlik alanlarının millet iradesinin genişlemesiyle yok olmasını istemiyorlar. Ve bu mesajı vermeye çalışanların, önünü kesmeye çalışıyorlar. Bizim önümüzü kesmeye çalışanların vermiş olduğu mesajı anlıyor ve aynen sahibine iade ediyoruz.
Çünkü biz alemlerin Rabbinden başka kimsenin önünde diz çökmeyeceğiz.
Değerli basın mensupları,
Meydana gelen gelişmeler, yönetim anlayışı, üslup ve yöntem farkılılıklarımızı ortaya koymuştuk.
Artık bu parti içerisinde birlikte siyaset yapma imkanımız kalmamıştır. Biz kişi ve kurumlara değil, önce milletimize, sonra tarihe ve sonra da Allah'a hesap vermeye inandık. Ve böylece inanmaya hayatımızın sonuna kadar, devam edeceğiz. Bizler hem siyaset tarzımızı hem de üslubumuzu; mülkiyet ve saltanat ilişkileri geleneği yerine, bir medeniyet siyaseti çerçevesinde fikri ve siyasi bir ize dayandırmaya çalıştık. Bizler içe kapalı yapılar oluşturmak yerine, milletimize açılmayı ve siyaseti milletimizle birlikte yapmaya gayret ettik.
Şahıslara değil ilkelere ve değerlere bağlılığı esas aldık. Milletimizin menfaatini parti ve kişilerin menfaatleri üstünde tuttuk. Fikir ve siyasetimizi, milletin talep ve beklentilerine uygun, dünya gerçekleriyle uyumlu ve bu şekilde asrın idraki içinde ifade etmeye çalıştık. Bu partinin içinde ve bütün Türkiye'de; siyaseti bir kavga ve kamplaşma konusu olarak görmedik. Çünkü biliyoruz ki ve baştan beri söylüyoruz. 12 yıllık aktif siyasetimin her gününde bu ilkeyi bilerek söylüyorum;
İhtirası olan böler, parçalar; iddiası olan bütünleştirir, çoğaltır, yükseltir.
Değerli arkadaşlarım.
26 Ekim 2008'de yaptığımız kongrede ilk defa genel başkan oldum. O kongredeki size ve bütün millete vermiş olduğum sözlerden birisini, bir kere daha burada hatırlatmak istiyorum. Biz siyaseti asla ve asla yakın hedefler uğruna yapmıyoruz. Biz siyaseti yüksek idealler uğruna yapıyoruz ve bu idealden asla sapmayacağız.
Aziz kardeşlerim,
Biz bu partinin ve davanın içerisinde, yıllardır ekmeğini, emeğini, gençliğini , bu millete ve bu davaya hizmet uğruna harcayan samimi insanlar için buradayız.
Yıllar içerisinde her türlü zorluğa, her türlü güçlüğe bu kardeşlerimiz sayesinde katlandık. Ne zaman sıkıştıysak, cebindeki son kuruşunu harcayarak, partinin mahalle toplantısına giden yaşlı amcalarımızı hatırladık.
Ne zaman sıkıştıysak gençliğini bu davaya hibe eden gencecik işsiz kardeşlerimizi hatırladık. Ne zaman sıkıştıysak evindeki çocuğunun mamasından, tüpünden kısarak bu milletin yoludur diyerek bu partiye hizmet eden o mübarek anneleri, mübarek kadınları hatırladık. Ve Allaha yemin olsun ki bütün bu zorluklara sadece ve sadece bu insanlar için katlandık.
Değerli kardeşlerim, aldığımız kararı açıklamak bana ve arkadaşlarıma çok zor geliyor. Yıllarımızı, gençliğimizi millete hizmet için harcadık. Ben ve arkadaşlarımız sırça saraylarda oturarak ahkam kesmedik. Ben ve arkadaşlarım anadolunun dört bir tarafını karış karış dolaştık. Ben ve arkadaşlarım, gitmediğimiz yer çekmediğimiz çile bırakmadık. Bunları söylerken, 12 yıl siyasi hayatım boyunca efendim bu yaptıklarımın karşılığını her hangi birinden istiyor değilim. Çünkü biz yanlış anlaşılmasın kimseden bir bedel, bir karşılık bekleyerek bunu yapmadık. Yaptığımız her şeyi milletimizin duasını, Allah rızasını kazanmak için yaptık.
Belki eksik yaptık belki fazla yaptık. Belki doğru yaptık belki yanlış yaptık ama asla ne kendi başımı öne eğdirecek ne bu davanın mensuplarının başını öne eğdirecek hiçbir iş yapmadık, hiçbir söz söylemedik.
Evet zor bir karar veriyoruz. Kaç yıllık emeğimizi elimizin tersi ile bir kenara bırakıyoruz. Ama şundan emin olun ki öz evladının onarılmaz yaralar almasını istemeyen bir öz annenin tavrı ile hareket ediyoruz. Camiamızın, şerefli geçmişini lekeleyecek enerjisini tüketecek bir sürü tartışmanın sürüp gitmesine aynı inancı paylaşan kardeşlerimin kardeşlik hukukunu zedeleyecek bir kavga ve çatışma ortamına sürüklenmesine asla izin vermeyeceğiz. Çünkü biliyoruz ki yeryüzünün en yiğit insanı öfkesini yenen haklı ve güçlü olduğu halde intikam almayan kişidir. Biz buna inanan bir medeniyetin mensuplarıyız.
Bugüne kadar ilkelerimizden ve şahsiyetimizden taviz vermeksizin siyasi anlayışımız ve üslubumuz çerçevesinde aklı selim sorunları çözmeye gayret ettik. Fakat siyaseti milleti dışlayarak belirlemek isteyenler içinde bulunduğumuz yapıdaki derin odakları kullanarak bu gelişmenin önüne kesecek arayışlar ve davranışlar içine girmişler ve ilkelerimiz doğrultusunda milletimizle birlikte siyaset yapma imkanı bırakmamışlardır. Bu gelişmeler, bu kişilerle siyaset anlayışı amaç ve farklılıkları ortaya çıkarmıştır. Artık bu yapı içinde siyaset yapma imkanı kalmamıştır. Daha fazla kavgaya, daha fazla çatışmaya yeni kerbela denemelerine kırkınlıklara ve anlamsız zaman kayıplarına vesile olmamak için arkadaşlarımla birlikte bu genel kurula girmiyor katılmıyoruz. Yine bütün bu gerekçelerle bugün itibariyle genel başkanlıktan ve saadet partisinden ayrılıyorum.
Geniş istişarelerden, milletimizle yaptığımız değerlendirmelerden sonra vardığımız karar herkes bir kez daha çok iyi bilsin ki bir son değil aziz milletimize sunacağımız yeni bir siyasi hareketin ilk adımıdır, hayırlı uğurlu olsun.
Aziz milletim, değerli dostlarım, dava arkadaşlarım, sevgili basın mensubu kardeşlerim, bu bir ayrılık ve veda konuşması değil yeni bir başlangıcın sadece ön sözüdür. Ben Numan Kurtulmuş olarak siyaset yapmak yani halka hizmet etmek için herhangi bir mevki makam, koltuk sevdalısı ve sevdası içinde değilim. Milletimizle beraber, milletimizin gösterdiği istikamette yolumuza devam edeceğiz. İlkelerimiz ideallerimiz ve milletimizin bize vereceği destek en büyük gücümüz olacaktır.
Değerli kardeşlerim, bugüne kadar sürdürdüğümüz bu mücadelede tatlı çok güzel günlerimiz oldu. Yine bundan sonra arkadaşlarımızın bir çoğu ile yine çok güzel günlerimiz olacak. Çok acı günlerimiz oldu nice dertler çektik. Partilerimiz kapandı, yalnız kaldık, horlandık, itildik ama asla ideallerimizden vazgeçmedik ve asla vazgeçmeyeceğiz. Bu süre içerisinde bu mücadelede bizlere maddi ve manevi her türlü katkıyı sunan azığını harçlığını bu hareketle paylaşan çoluk çocuğuna ayırmadığı zamanı bu yolda harcayan adını sanını bildiğim ve adını sanını hatırlamadığım bütün herkese bütün kardeşlerime bütün gönül daşlarıma gençlerimize kadınlarımıza kısacası bütün yiğitlerimize ve dualarını bizden esirgemeyen bütün milletimize ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
Bilerek yada bilmeyerek her kimi kırdımsa lütfen hakkını bana helal etsin. Kiminde bende bir alacağı varsa lütfen gelsin alacağını benden istesin. Ayrıca bugüne kadar özellikle son günlerde bana ve aileme de yapılanlarda dahil olmak üzere bunları yapan herkese bireysel haklarımı helal ediyorum. Beni seven bütün kardeşlerimden bütün arkadaşlarımdan da haklarını helal etmelerini rica ediyorum.
Bu cümleden olmak üzere partimizin çeşitli kademelerinden ve teşkilatlarından bizimle beraber bundan sonra yürüyecek ve ayrılacak olan kardeşlerimizden rica ediyorum ki hiç kimse ayrılıp giderken yanında bir tek kalem dahi götürmesin. Çünkü bizim davamız mal mülk davası değil bizim medeniyetimizi yeniden ihya ve inşa etme davasıdır.
Değerli kardeşlerim, siyaset bizim için uzun bir yoldur. Basın mensubu arkadaşlarımız ve bütün ülkemiz bundan sonraki yol haritamızın siyasetimizin çerçevesinin ne olacağını merakla bekliyorlar. İnşallah bu konudaki kararımızı yani kongreye katılmamak, saadet partisinden ayrılmak kararını açıklıyoruz. Önümüzdeki günlerde yine ankarada bundan sonraki siyasi yürüyüşümüzün genel çerçevesinin ne olacağını önemli bir basın konferansı ile açıklayacağız.
Bunu da inşallah en kısa zamanda, bütün ülkemizle paylaşacağız. Evet, uzun bir yol yürüyoruz. Bu topraklarda 1071'de Sultan Alparslan'la başlayan büyük bir medeniyetin varisleriyiz. Bu milletin milli görüşünün bütün siyasi birikiminden en geniş anlamda yararlanacak ve kullanacağız. Geçmişini inkar eden bir ucuzculuğa ve kolaycılığa asla iltifat etmeyeceğiz. Manevi değerlerimizden, medeniyeti inşa ve ihya iddia ve hedefimizden asla ödün vermeyeceğiz. Reel politiğin cazibesine kapılıp, ideallerimizi terk etmeyeceğiz.
Değerli dostlarım şunu da bir kez daha tüm açıklığıyla ifade etmek istiyorum ki, milletimize uzattığımız bu el hiçbir zaman gizli ve kirli pazarlıklar içinde olmamıştır. Bu dil de bugüne kadar hiçbir şart ve hal altında yalan söylememiştir. Bundan sonra da bu eli sadece ve sadece milletimize uzatacağız, bu dili de sadece ve sadece doğruyu söylemek için kullanacağız. Çünkü biliyoruz ki halkın hatırı daima Hakk'ın hatırıdır.
Değerli dostlarım, değerli kardeşlerim!
Şunun da bilinmesini istiyorum. Hiç kimseye bir borcum yoktur ve hiçbir kimseye bir borç altına girmeden bu kararlı yürüyüşümü hayatımın sonuna kadar sürdüreceğim. Bir tek borcumuz vardır; bu ülkenin mazlumlarına, bu ülkenin mağdurlarına, bu ülkenin unutulmuşlarına, bu ülkenin horlanmışlarına, kısacası bu ülkenin mağdurlarına karşı borçluyuz ve bu borcu ödemek için bütün gücümüzle mücadele edeceğiz.
Bundan sonraki siyasi hayatımızda şimdiye kadar olduğu gibi hiçbir siyaset karşıtımızı düşman olarak kabul etmeyeceğiz. Hiçbir siyasi partiyi bizim düşmanımız olarak değil bizim siyasi rakiplerimiz olarak kabul edeceğiz. Ve inşallah bu memleketin, bu milletin hayrına olacak ortak çözüm, ortak işi yapmak üzere bütün partilerle bütün siyaset mensuplarıyla karşı karşıya oturacağız, söz birliği edeceğiz, işbirliği edeceğiz. Kavga etmeden konuşmanın, küfürleşmeden tartışmanın, taviz vermeden uzlaşmanın mümkün olduğunu Türkiye siyasetine öğreteceğiz.
Bütün arkadaşlarımı, bütün dava kardeşlerimi ve tüm milletimizi bu uzun soluklu mücadelemizde yol arkadaşlığına, omuzdaşlığa davet ediyorum. Herkese kapımız ve gönlümüz açıktır. Şimdiye kadar olduğu gibi, bundan sonra da olmaya devam edecektir. Ülkesini ve menfaatini, kendisinin ve menfaatinden üstün tutan, medeniyetimizin değerlerine bağlı, bu ülkenin onun bunun oyuncağı olmasına asla razı olmayan, bağımsız bir karaktere sahip ve herkesin özgürlüğü, adaleti ve refahı için çalışan, bunun için çaba sarfeden herkese yüreğimiz de, gönlümüz de, kapımız da açık olacaktır.
Değerli kardeşlerim!
Yine bütün siyasi hayatımız boyunca söylediğimiz gibi bundan sonra da siyasetimizi Hazreti Mevlana'nın dediği gibi yapacağız. Pergelin bir ucu, ayağımızın biri sabit olacak, değerlerimizde, bu ülkenin, bu milletin değerlerinde sabit olacak, ayağımızın diğeri, pergelin diğer ucu ise bütün ülkeyi, hatta bütün insanlığı kapsayacak kadar geniş olacaktır. Geniş yürekli, geniş fikirli ve geniş ufuklu olmaya devam edeceğiz.
Değerli kardeşlerim!
Yine bundan sonraki politikamızın temel değerlerini milletimizle paylaşacağız, ama bir hususu da belki benden söz olarak duymanızı istiyorum. Hayatımızın sonuna kadar üç şeyi yapmayacağımıza bu millete söz veriyoruz. Firavunlaşmayacağız, Karunlaşmayacağız, Belamlaşmayacağız. Yani elimize verilen ülkeyi yönetme imkanını halka karşı bir baskı ve zulüm aracına döndürmeyeceğiz. Milletin kaynaklarını, kamunun kaynaklarını bir zenginleşme ve servet yapma aracı haline getirmeyeceğiz ve buna müsaade etmeyeceğiz. Kendi heva ve hevesine uyup dini siyasete alet etmeyeceğiz.
Evet kardeşlerim!
Uzun yola çıkmaya hüküm giydiğimizi bilerek ve bir Musa gibi elimize asayı alarak bundan sonraki dönemde Anadolu'nun yollarına çıkıyoruz. Cadde cadde, sokak sokak, meydan meydan bütün Türkiye'yi dolaşacağız. Çünkü bu mücadeleye milletle birlikte devam etmek zorundayız. Zulüm asla payidar olamayacak, yalanı yeneceğiz.
Sözlerimi bitirirken, çok kısa dörtlükle bitirmek istiyorum:
Biz yangında koşuyu kaybeden atlarız
Biz kirli ve temiz çamaşırları
Aynı zaman aynı minval üzere katlarız.
Biz koşu bittikten sonra da koşan atlarız
Bu koşu kıyamete kadar sürecektir. Hepinizi Allah'a emanet ediyorum. Sözünüz kuvvetli, ayağınız sabit, yolunuz açık, dostlarınız sadık, Allah yardımcınız olsun. Allah yardımcımız olsun!
Değerli basın mensubu arkadaşlarım, sorularınız vardır. Epeydir bekliyorsunuz, kaç gündür beraberiz.
- Efendim yeni partinin niyeti mi bu açıklama?
Şimdi bugün bu açıklamayı yapıyoruz, Saadet Partisi'nden ayrıldığımızı açıklıyorum. Bundan sonraki gelişmeler, dediğimiz gibi milletimizle birlikte olacak, bundan sonraki siyasi konuları milletimizle birlikte açıklayacağız. Şimdi bunları burada açıklamam doğru olmaz, şık olmaz.
- Sayın Erbakan'la bir iki gün içinde görüştünüz mü acaba?
Yok hayır görüşmedim. Ama şunun bilinmesini isterim, son ana kadar her türlü uzlaşma arayışları içerisinde olduk. Ama bütün bu uzlaşma kapılarının kapalı olduğunu müşahade ettikten sonra, arkadaşlarımızla birlikte gerçekleştirdiğimiz bu istişarelerden sonra bu sonuca vardık, hayırlı uğurlu olsun.
- Efendim sizinle beraber kaç kişi ayrılıyor partiden.
Ben bugün bu açıklamayı yaptıktan sonra Genel İdare Kurulu üyelerimiz, il başkanlarımız, belediye başkanlarımız, bu süreç içerisinde bana gerçekten yoğun destek veren başta bu arkadaşlarımız olmak üzere bütün teşkilat mensuplarımız zaman içerisinde hemen önümüzdeki günlerde zannediyorum kararlarını verecekler ve bundan sonra bir süreç yürütülecektir. O süreci arkadaşlarımız kendileri yürütecekler, hayırlı uğurlu olacağını ümit ediyorum.
- Size ve partinize yönelik bir komplodan bahsettiniz, bu bizim bildiğimiz parti içindeki bu ayrışmada diğer tarafın uyguladığı bir komplo mu, yoksa bir başka odaklar da var mı?
Bunu çok açık konuşmamda ifade ettim, tekrar söylemeyeceğim ama parti içinden ve dışından birçok unsur bu komploda kullanılmışlardır.
- Numan bey önümüzdeki seçime bu kuracağınız partinin yetişme olasılığı var mı?
Bunlar çok erken. Önümüzdeki basın toplantısında bunları konuşacağız inşallah.
- Sayın genel başkan bundan sonraki çalışmalarınızı nerde yürüteceksiniz? Bina kiraladınız mı?
Önce birkaç gün şöyle başımızı dinleyeceğiz, sonra bakarız.
- Tatile mi çıkıyorsunuz?
Bir iki gün çocuklarla beraber olacağız, sonra konuşacağız.
- Ailenize danıştınız mı bu kararı alırken?
Tabi
Evet, çok teşekkür ediyorum. Sizleri de çok yorduk bu bir haftalık süreç içerisinde
HABERE YORUM KAT