1. YAZARLAR

  2. Mehmet Altan

  3. Kime karşı özel harp?
Mehmet Altan

Mehmet Altan

Yazarın Tüm Yazıları >

Kime karşı özel harp?

29 Aralık 2009 Salı 05:58A+A-

Kronoloji bölümünü açıyorum...

1960 yılı için şunlar yazılı: “Türkiye’de ordu, gizli orduların da desteğiyle askeri bir darbe gerçekleştirir ve Başbakan Adnan Menderes’i idam eder.”

Tüm dünyayı kapsayan sayfaları atlayıp, 1971 yılına da bakıyorum:

“Türkiye’de ordu askeri darbe gerçekleştirir ve iktidarı ele geçirir. Gölge ordu, Kontrgerilla iç terör olaylarına girişerek yüzlerce insanı öldürür.” Daha sonrasına devam etmiyorum. Bunlar nerede yazılı? “NATO’nun Gizli Orduları” adlı kitapta...

***

Neyi sorguluyoruz?

Seferberlik Tetkik Kurulu, Özel Harp Dairesi ya da Özel Kuvvetler Komutanlığı’nı...

Kim kurmuş, ne zaman kurmuş, kime karşı kurmuş? Türkiye’de, 1952 yılında, NATO tarafından, Sovyet tehdidine karşı kurulmuş.

Hükümetlerin haberi olmuş mu?

Ne gezer... Parası CIA ve NATO tarafından verilmiş... Ancak 1974 yılında dışarıdan gelen para kesilip de kendinden para istenince, Bülent Ecevit bu kurumdan haberdar olmuş.

Durumu berraklaştırmak için burada biraz duralım. Düşünün...

Örgütlenme öylesine gizli ki dönemin Başbakanı Bülent Ecevit, Özel Harp’ten 1974 yılında tesadüfen haberdar oluyor. Ecevit, örtülü ödenekten para isteyen Genelkurmay Başkanı’na paranın nerede kullanılacağını soruyor ve ‘Özel Harp Dairesi için istiyoruz’ cevabını alıyor.

Türkiye, Özel Harp’in masraflarının 25 yıl boyunca Amerika tarafından karşılandığı bilgisini de yine Ecevit’ten, Ecevit de Genelkurmay’dan öğrendi. Ecevit’e, “adları gizli tutulan bazı ‘gönüllülerin’ sivil uzantı olarak çalışmak üzere ömür boyu görevlendirildiği ve Türkiye’nin bazı yerlerinde gizli silah depoları oluşturulduğu” da anlatılmıştı.

Süper NATO örgütlenmesi olarak kurulan Seferberlik Tetkik Kurulu’na bu nedenlerle “gizli ordu” da denmekte... İşte ben buna “demokratik parlamenter rejim” derim...

***

TSK’nın içindeki bu “gizli ordu”, Amerikan Askeri Yardım Heyeti’nin Ankara Bahçelievler’deki binasını uzun yıllar merkez olarak kullanmış.

Daha da vahimi var. 1959 yılında ABD ile yapılan gizli anlaşma ile Seferberlik Tetkik Kurulu “rejime karşı iç ayaklanma durumunda” harekete geçme yetkisi elde etmiş. Dikkatinizi çekiyorum: “ABD ile yapılan gizli anlaşma ile”

***

Seferberlik Tetkik Kurulu 1965’te yeniden yapılandırılmış ve adı Özel Harp Dairesi olarak değiştirilmiş.

Resmi görevi “Komünist işgal ya da ayaklanma durumunda, gerilla yöntemleri ve yeraltı faaliyetleri ile bu duruma son vermek” olmasına rağmen, daha sonraki süreçte yapının kontrolden çıktığı, yasadışı eylemlerde bulunduğu endişesi hep geçerli olmuş.

Sadece 1965’den sonra mı? Türkiye’de yaşayan gayrimüslimlere yönelik saldırıların meydana geldiği, ondan fazla insanın hayatını kaybettiği, Kiliselerin ateşe verildiği, gayrimüslim vatandaşlarımıza ait ev ve işyerlerinin talan edildiği 6-7 Eylül olaylarının mükemmel bir Özel Harp işi olduğunu kim söyledi?

Emekli orgeneral Sabri Yirmibeşoğlu... Ya onlarca insanın öldüğü 1 Mayıs 1977? Onun için henüz böyle bir açıklama yapılmasa da, Ergenekon iddianamesinde çok çarpıcı iddia ve isimler yer aldı. Bir de... Türkiye’yi 12 Eylül’e götüren süreçteki en kanlı eylemlerden biri olan 1 Mayıs katliamı için Ecevit, dönemin Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’e Özel Harp Dairesi’yle ilgili bilgiler aktarmış ve eylemde kontrgerillanın parmağı olduğundan şüphelendiğini söylemişti...

***

Soğuk Savaş bitince, hele hele Sovyetler tarihe karışınca, “Özel Harp” in hiç bir gereği kalmadı... Artık “olmayan” bir düşmana karşı silahla bekleyen bir yapının, toplumsal sağlık açısından sorun çıkaracağını öngören demokratik ülkeler bu yapıyı tasfiye etti, Türkiye bu operasyonları kendi içinde yapmadı. Türkiye, demokratik ülkelerdeki tasfiyeyi yapamayınca, sağlığına da kavuşamadı. Ergenekon iddianamelerinden Seferberlik Tetkik Kurulu’ndaki aramaya uzanan süreci, bu eksikliğin giderilmesi gibi de okumak mümkün... Hele bir de “darbe” girişimi baş gösterince, buraya daha derin bir projektör yakmak kaçınılmaz hale geldi.

***

Güncel olarak sorulması gereken soru ise şu: Bu birim kime bağlı ve faaliyetlerin hepsinden Genelkurmay Başkanı haberdar mı?

Şayet değilse...

Başbakan’ı, Kara Kuvvetleri Komutanı’nı da alarak ziyaret etmesinin bununla bir ilintisi olabilir mi? Galiba sürprizli günler bizi bekliyor...

STAR

YAZIYA YORUM KAT