1. YAZARLAR

  2. Hüseyin Öztürk

  3. İttihatçıların çatal kaşık sevdası
Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Yazarın Tüm Yazıları >

İttihatçıların çatal kaşık sevdası

01 Nisan 2011 Cuma 00:35A+A-

İttihat ve Terakkiciler ve onların günümüzdeki takipçilerini daha iyi tanımak için, Samiha Ayverdi’nin “Hatıralarla Başbaşa” kitabından bir anıyı aktarmak istiyorum:

 “Sene 1976. Deniz Hastanesi’nde ilmi bir toplantı tertipleniyor ve açılışına da bu hastanede 1932-49 yılları arasında çalışmış Dr. Salah Sun Bey davet ediliyor.

Meslektaşları bu elli üç senelik cerrah arkadaşlarından kendilerine bir şeyler anlatmasını rica ediyorlarsa da yarım asır evvelki bir operatörün, günün ilerlemiş metotlarıyla çalışan meslektaşlarına söyleyecek sözü olmadığını tevazu ile bildiriyor.

Fakat ısrarların devamı karşısında bir eski hatırayı nakletmek vaziyetinde kalıyor.

‘1938-39 yıllarında İstanbul Limanı’na gelen İngiliz Donanması’nın kumandan ve subaylarına bir yemek vermemiz icap etmişti.

Fakat hastane zavallı ve pejmürde bir pavyondan ibaretti. Ne misafir kabul edecek bir salonumuz ne yüz ağartacak bir sofra takımımız vardı. Kırık dökük birkaç tabak, çatal ve kaşıkla yabancı denizcileri nasıl ağırlardık?

Bütün bu içinden çıkılmaz endişelerle düşünüp üzülerek bir ara yemekhaneye girdiğim zaman donup kaldım.

Zira bizim kırık dökük masaya bir örtü çekilmiş ve üstüne de altın yaldızlı şahane bir sofra takımı ile kristal bardak ve sürahiler konulmuştu.

Karşımda duran depo memuru bu şaşkınlığımı görünce acı acı gülümsedi ve ‘Senin ne günahın var, daha fazla üzülmeni istemedim’ der gibiydi.

‘Doktor Bey, bu takımlar demirbaşa kayıtlıdır. Şimdiye kadar kimseye göstermedim ama senin için çıkardım’ dedi.

Davet gelip geçti, fakat benim şaşkınlığım bir türlü geçmiyordu. Bu muhteşem takımlar bizim depoya nasıl gelmişti?

Bir gün odama yaşlı biri girdi ve kendisini ‘Ben Dr. Çerçöp Sami’ diye tanıttıktan sonra;

‘Sen, Operatör Salah mısın? Bu eşyaların bahriyeye nasıl girdiğini merak ediyormuşsun. Öyle ise dinle oğlum’ diyerek muammayı anlattı.

‘İttihat ve Terakki iktidarı senelerinde ve Birinci Cihan Harbi’nden evvel, Sıhhiye Reisi Paşa, Almanya’ya Bahriye Hastanesi için sekiz bin altın tutarında ilaç ve tıbbi alet ısmarlamış. Lakin aynı tahsisattan şahsına da bu kıymetli eşyaları sipariş etmiş.

Ancak, sandıklar gümrük kontrolünden muaf olduğu halde, her nasılsa yanlışlıkla açılmış ve birçoğunun içinden de bu lüks eşyalar çıkınca, işten haberdar olan Reis Paşa, eşyaları mecburen hastanenin demirbaşına kaydettirmek zorunda kalmış.’

Dr. Çerçöp Sami Bey, devleti arpalık kabul eden zihniyetin tam karşısında olan bir vatanseverdi.

İşte cemiyetin fazilet çarkı böylesine ters dönmüş, kendini devlete değil, devleti kendine borçlu bilmek seviyesine düşen bir iktidarın adamları da memleketin kesesine rahatlıkla el sokmaktan korkmaz ve utanmaz olmuşlardı.”

……….

Evet, bu acı hatıranın penceresinden baktığımızda mevcut hükümeti işbaşından uzaklaştırmak isteyenlerin kimler olduğu herhalde anlaşılmaktadır.

YENİ AKİT

YAZIYA YORUM KAT