1. YAZARLAR

  2. Didier Billion

  3. İsrailli Yöneticiler Barışa Karşı
Didier Billion

Didier Billion

Yazarın Tüm Yazıları >

İsrailli Yöneticiler Barışa Karşı

19 Mart 2010 Cuma 00:19A+A-

Joseph Biden Tel Aviv'e, ABD-İsrail ilişkilerinin özellikle İran nükleer gücü konusunda belirleyici önemini yeniden belirtmeye geldi ama korkunç bir siyasi saldırıya maruz kaldı.

Bu ziyaret, Filistinliler ile İsrailliler arasında dolaylı diyaloğun yürürlüğe geçirilmesi, İbrani yöneticilerin gerçek anlamda barış sürecinin yeniden tasarlanması konusunda metodik ve takıntılı reddi konusunda çok şey ifade etmektedir.

ABD Başkan Yardımcısı, İsrail topraklarındayken İsrail İçişleri Bakanlığı'nın Doğu Kudüs'te özellikle aşırı muhafazakâr Yahudilerin ikamet ettiği Ramat Shlomo Mahallesi'nde 1600 yeni yerleşimin inşasını resmen başlattı. Bu karar, hiçbir -adına layık- ilerlemenin İbrani devleti üzerinde ağır baskılar olmaksızın elde edilemeyeceğine ek bir kanıt oldu.

Dolaylı görüşmelerde, 15 ay süren askıya alınma sürecinden sonra, bir ilerlemeden ziyade gerileme söz konusudur; ancak ABD'nin Yakındoğu özel temsilcisi George Mitchell'in çabalarıyla sürebilmektedir. Bu durum Filistinliler ile İsraillilerin pozisyonlarını ayıran derin uçurum hakkında çok şey söylemektedir. Gazze Savaşı'ndan bu yana Mahmud Abbas, Yahudi yerleşimleri durdurulmadıkça İsrailliler ile doğrudan görüşme yapmayı reddetmekteydi. Hatırlayalım, Batı Şeria'daki Yahudi yerleşimci sayısı 2009'da % 4,9 oranında arttı, şu anda 301.000 İsrailli -yani İsrail yurttaşlarının % 4'ü- Batı Şeria'da yaşamaktadır, yine Kudüs'ün Arap bölgesinde 200.000 Yahudi yaşamaktadır ve tüm bunlar uluslararası hukuk tümüyle ihlal edilerek gerçekleştirilmiştir.

Washington hükümetinin ağır baskıları sonunda elde edilen Arap Devletleri Cephesi'nin 3 Mart'ta dolaylı görüşmeleri destekleme kararı, Filistin devlet başkanına önkoşul koymaksızın görüşmeleri yeniden başlatma ilkesini kabul etme olanağı verdi. Abbas'ın bu kararı aynı zamanda Barack Obama'yı sıkıntıdan kurtarma çabasını da göstermektedir. Bu zorlukla başlatılan çekingen süreç de artık durma noktasına geldi.

Joseph Biden'in İsrail'in tahrikine tepkisi aşırı ılımlıydı. Biden, bu tek yönlü eylem için seçilen zamanı ifşa etti ama Obama yönetiminin Doğu Kudüs'tekiler dahil olmak üzere yeni yerleşimlerin kurulması karşısında beyan ettiği ilkesel muhalefeti hatırlatma gereği bile duymadı.

Şüphesiz uluslararası tepkiler hemen kendini gösterdi, BM Genel Sekreteri, Beyaz Saray, Hillary Clinton, Yakındoğu Dörtlüsü, AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Ashton, hepsi İsrail'in girişimini kınadı... Peki ya sonra? Kim samimi olarak, kuşkusuz gerekli olan, tepkilerin sadece güç ilişkisinin dilinden anlayan İsrail hükümetinin çizgisini değiştirmede yeterli olacağını söyleyebilir?

Bazı yorumcular, bu son provokasyonun aşırı muhafazakâr Yahudi akımının çıkarları ve hedeflerinin sözcüsü Shass Partisi başkanı olan İçişleri Bakanı Yshai'den kaynakladığını ve hükümet koalisyonu içindeki farklı yaklaşımları ifade ettiği üzerinde durmaktalar. Bu ikna edici bir yorum değil. Hiç kimse ciddi olarak bu kararın Başbakan Netanyahu'nun oluru olmaksızın alınabileceğini söyleyemez, yoksa bu durum başbakanın hükümet üzerinde hiçbir kontrolü olmadığı anlamına gelir. Gerçekte ise, Filistinlilerle ilişki konusunda derin bir birlik bulunmaktadır. Bu bağlamda Netanyahu'nun Filistin Devleti'nin kuruluşu konusunda söyledikleri hiçbir şey değiştirmemektedir

Temel konuya gelecek olursak, İsrail yönetimi oluşturulan sıkıntı konusunda özür beyan etti ama geri adım atmadı. İsrailli yöneticiler 1600 yeni yerleşimin inşasını açıklamak için seçilen zaman konusunda üzgün olduklarını ifade ettiler ama basit bir nedenden ötürü kararı gözden geçirmediler: 1980'den beri İsrailliler Knesset'te yapılan bir oylamadan sonra Doğu Kudüs'ün İbrani devletinin ve bölünmez ve ebedi başkentin bir parçası olduğunu kabul etmişti.

Görülüyor ki, İsrail-Filistin diyaloğunu ve dolayısıyla adına layık yeni bir barış sürecini başlatmak için temel politikalara yeniden dönmek gerekiyor: Bu politikaların merkezinde uluslararası hukuka saygı bulunmaktadır. Bu sorun diğer tüm sorunların özüdür. İsrail-Filistin çatışmasının, esası BM kararlarında bulunan, çözümü için nelerin gerekli olduğunu hepimizin bilmesinden kaynaklanan garip bir özelliği var. Dolayısıyla gerekli olan siyasi iradeyi göstermek ve yinelenen İsrail tahriklerini artık durdurmak gerekiyor. Bu cesareti kim gösterecek?

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT