1. YAZARLAR

  2. Ali Bulaç

  3. İslamcıların söylemleri
Ali Bulaç

Ali Bulaç

Yazarın Tüm Yazıları >

İslamcıların söylemleri

13 Ağustos 2012 Pazartesi 15:53A+A-

 

Buradaki "söylem" kelimesini "görüş, tez" manasında kullanıyorum. Tarihte bu kullanımın somut örneğine Sünni kelam ekolünün büyük kurucularından Hasan el Eş'ari'de rastlamaktayız ki, bir eserine "Makalatu'l-İslamiyyin ve İhtilafu'l-Musallin" adını vermiştir. "Makalat" kelimesini kullanan başkaları da var elbette.

Söz gelimi istinsahını 996/1588'de tamamlayan Yunus bin Veli'nin esere verdiği isim de "Adab-ı Makalat"tır. (Bkz. Dr. Ahmet Kayasandık, Adab-ı Makalat (Konuşma Adabı), İstanbul-2012.) Kummi'nin de "Kitabu'l-Makalat"ı vardır. Anlamı söz, söyleyiş, söyleme, laf, lakırdı, kelam demektir. Kavramsal olarak tez ve görüşü ifade eder.

Eş'ari'nin kullandığı ikinci terim olan "İslamiyyun"un bugünkü Arapçada tam karşılığı "İslamcılar"dır. Kitap "İlk Dönem İslam Mezhepleri" adı altında Türkçede yayımlandı (Çev. M. Dalkılıç-Ö. Aydın, Kabalcı, İstanbul-2005). Yakın tarihte kelime ağırlıklı olarak siyaset yoluyla İslam'ın temsili veya "resmi İslam"ı, yani Müslümanlığı politik toplumun/devletin kurum ve kuruluşları aracılığıyla yaşatma, toplumsal ve ekonomik bir düzen formuna sokma çabasını ifade ettiğinden Eş'ari'nin fikir ve kelam zemininde yapmak istediklerinden bir miktar farklılık göstermektedir. Bizim kavramsallaştırmamıza göre İslamcılığı salt "siyasi olan"a veya "resmi İslamcılık"a hasretmek yanlıştır; bir de "sivil İslam" versiyonu bulunmaktadır. (Bkz. A. Bulaç, Nuh'un Gemisine Binmek, İstanbul-2012.) Her iki İslamcı versiyonun da alt versiyonları, tezleri ve bu tezleri savunan çok sayıda İslamcı gruplar, akım ve hareketler söz konusudur.

Filhakika içinde bulunduğu tarihsel ve toplumsal durumun yeterince farkında olan Müslüman fikir ve ilim adamlarının yapmak istedikleri ile geçmişte büyük ekol kurucusu âlimlerin yaptıkları arasında mahiyetçe fark yoktur. Dün İmam Eş'ari, İmam Gazali, İbn Teymiye, İmam Rabbani vd. her ne yapmak istemişlerse, modern zamanların İslamcıları da aynı şeyi yapmaya çalışmaktadırlar.

Eş'ari'nin 40 yaşından sonra Mutezile'den ayrılması Ehl-i Sünnet kelamının bağımsız bir ekol şeklinde ortaya çıkmasını sağlamıştır. Bugün fizik biliminde meydana gelen değişimlerin determinizmi yıktığı, pozitivizme son verdiği bir dünyada nedensellik (illiyet)le ilgili görüşleriyle öne çıkan Eş'ari, başta Mutezile olmak üzere, Yahudi, Hıristiyan, Mecusi, Gulat-ı Şia, Hariciler, Mürcie, felsefeci, Aristocu-Meşşai, Brahman, tabiatçı, mülhid, zındık, deist, agnostik, putperest, ateist, tehasuhçu, bid'atçı vb. fırka ve akımlara karşı İslam akidesini ve âlem tasavvurunu tam bir vukufiyetle savunmuştur. Eş'ari'nin "Makalat"ta kullandığı yöntem, onun izinden giden İmam Gazali tarafından "Makasidu'l-Felasife"de kullanılmıştır ki, yöntemin esası muarız ve muhalif doktrin ve görüşlerin mümkün mertebe değer hükmü belirtilmeden tasvir edilmesine dayanır. Gazali, bu yöntemi öylesine başarılı kullanmıştır ki, kitabı 17. yüzyıla kadar Batı üniversitelerinde Meşşai felsefenin ders kitabı olarak okutulmuştur. Oysa Gazali, "Tehafutu'l-Felasife" kitabıyla belki bir daha ayağa kalkmamak üzere Aristoculuğu yere sermiştir.

Eş'ari ve Gazali'nin usulüne göre, muarızları önce tanımak ve anlamak, sonra eleştirmek gerekir. Bunu yaparken de ehl-i kıble'yi tekfir etmemeli, kendi tezini ve görüşünü hakikatin merkezine koyup mutlaklaştırmamalı; farklı İslami yorum, tefsir ve okuma biçimlerini asla ve usule uygun oldukları sürece meşru görmeli; dinin hakikatlerini süfli siyaset ve dünyevi çıkarlar uğruna suiistimal ve istismar etmemelidir. İslamcı olmak demek "Müslüman" olduğunu iddia eden kimselerin başkalarından farklı görüşlere, tez ve söylemlere sahip oldukları anlamına gelir; yoksa dini marjinalleştirmek, hakikati temellük etmek veya farklı düşünen insanları din dairesinin dışına atıp tekfir etmek değildir. Mesela Gazali, Meşşaileri 20 meselede eleştirirken 17'sinde hatalı düşündüklerini, 3'ünde ise savundukları görüşün onları İslam'ın dışına çıkarma özelliğine sahip olduğunu belirtir. Onun eleştirdiği "felsefe" değil "filozoflar/felasife"dir.

İslamcılar kendilerini "Batı karşıtlığı" üzerinden tanımlamıyorlar, askerî saldırılara karşı nefsi müdafaada bulunurlarken kendi sahih geleneklerine yaslanarak fikrî, sosyal ve ahlakî alanlarda da tezlerini savunup meydan okuyorlar. Eş'ari ve Gazali bugün yaşasaydı, aydınlanma felsefesi ve ondan neş'et eden akımlar, sekülarizm, pozitivizm, materyalizm, feminizm, milliyetçilik, sosyalizm-Marxizm, kapitalizm, liberalizm vb.leriyle uğraşacaklardı.

ZAMAN

 

YAZIYA YORUM KAT