1. HABERLER

  2. HABER

  3. GÜNDEM

  4. İran’a şartlanmış kalemlerin hezeyanları bitmek bilmiyor!
İran’a şartlanmış kalemlerin hezeyanları bitmek bilmiyor!

İran’a şartlanmış kalemlerin hezeyanları bitmek bilmiyor!

Mücahit Gültekin, Milli Gazete’de yazdığı yazıda İran’a laf gelmesin diye boş yere çırpınıp durmuş…

10 Ekim 2020 Cumartesi 14:48A+A-

HAKSÖZ HABER

Mücahit Gültekin yazdığı uzun ve sıkıcı yazıda Bağdat Paktı, Cento vs. bir sürü şey zırvalayarak özünde oldukça komplocu tezlerini, üzerine “rahmetli Erbakan Hoca” sosu da dökerek tabiri caizse okuyucularını aptal yerine koymuş. Daha önce Bursa'da çıkardığı Evrensel Mesaj dergisindeki yayın çizgisinden dolayı sıkı bir İrancı olarak bilinen Mücahit Gültekin, bir dönem bu kimliğini örtmeye çalışsa da Türkiye kamuoyunda özellikle de Müslüman camiada İran nefretinin yoğunlaşmasıyla tekrar açıktan İran savunularına başladı.

Gültekin’in artık örtülü bile diyemeyeceğimiz niyeti, her zaman ki gibi İran’a en ufak bir eleştiri dahi gelmesini engellemek tabi ki. Bu bağlamda Türkiyeli Müslümanların yaşadıkları zulümlerin asıl sebebi de ne başörtüsüymüş, ne de İHL. Asıl mesele İran ile kurmaya çalıştığımız “birliğin” NATO tarafından yıkılmak istenmesiymiş. Bugün Dağlık Karabağ çatışmaları üzerinden yükselen İran karşıtlığından rahatsız olan Gültekin, insanların neden İran’a tepkili olduklarına dair ise hiçbir şey söyle(ye)memiş. Haliyle Ermenistan Sorosçu ilan edilip Azerbaycan’da yaşanan olaylar Amerika’ya bağlanmış. Peki, o halde İran’ın niye Ermenistan’dan yana taraf olduğunu izah etme gereği duymayan yazar kişimiz dünyaya İran penceresinden baktığını göstermiş oluyor böylelikle.

“Biz eskiden İran’la çok güzeldik, Amerikancı olduğumuz için artık İran düşmanıyız” saçmalığını temel tez olarak yutturmaya çalışan Gültekin, ne Irak’tan, ne Suriye’den, ne Afganistan’dan yazısında söz bile etmemiş. Bu ülkelerde İran’ın açık zulümlerini görmezden gelen yazar, lafı uzaklardan getirerek hedef şaşırtmaya çalışıyor. İrancı olmak böyle bir şey olsa gerek. Zira lafı dolandırmadan konuştuğunuz vakit, Suriye’de Müslümanların ırzına geçen Rafizileri veya Irak’ın demografik yapısını ABD’yle anlaşarak katliamlar yoluyla değiştiren İrancı diktayı görmezden gelemezsiniz.

“ABD oyunu bunlar” sakızını ne kadar çiğnerseniz çiğneyin. Şapka düşmüş kel görünmüştür. İran’ın elindeki kanı yalayıp yutsanız da gizleyemezsiniz! Sadece İran’ın ne kadar alçak bir rejim olduğunu dünyaya gösterdiği için bile Suriye kıyamının önemi bir kez daha ortaya çıkmıştır. Rabbimiz katında, İran’ın her gören göz için üstü örtülmesi mümkün olmayan katliamlarını aklamaya çalışanların hesabı en az o katliamların bizzat failleri kadar ağır olacaktır!

HABERE YORUM KAT

3 Yorum