1. YAZARLAR

  2. Mustafa Ünal

  3. İptale cevabı halk verir...
Mustafa Ünal

Mustafa Ünal

Yazarın Tüm Yazıları >

İptale cevabı halk verir...

07 Temmuz 2010 Çarşamba 10:39A+A-

Gözler Anayasa Mahkemesi'nde. Referandumun kaderi, paketin akıbeti çok yakında belli olacak. Sadece siyasi partiler değil, kamuoyu gözlerini Anayasa Mahkemesi'ne dikti. Toplumun bütün kesimleri anayasa değişikliğiyle yakından ilgili... Sokaktaki vatandaş HSYK ve Anayasa Mahkemesi'nin yapısını değiştiren 'yargı reformuna' destek veriyor.

Anayasa değişikliğine bugüne kadar görülmedik ölçüde bir destek söz konusu... Eğer pakete dokunulur, önemli maddeler iptal edilirse siyasi sonuçlar doğurması kaçınılmaz. Bu meşru olmayan müdahaleyi AK Parti'nin seçim kozuna dönüştürmesi güçlü ihtimal. Nasıl 2007 Temmuz'unda, 27 Nisan muhtırası gibi yollarla cumhurbaşkanı seçimlerine müdahale AK Parti'ye seçim kazandırdı ise benzer senaryo yine tekrarlanabilir.

Türk toplumu siyasete dışarıdan yapılan her müdahaleye bir cevap veriyor. Anayasa Mahkemesi, AK Parti'nin üçüncü dönem iktidarının önünü açabilir. HSYK gibi reform niteliğindeki bazı maddelerin iptali AK Parti'nin seçim kozu olur.

Anayasa Mahkemesi'nden çıkacak kararın erken seçimle ilişkilendirilmesi bu yüzden. 1 Temmuz'da tatile girmesi beklenen TBMM'nin çalışma takvimini uzatmasının nedeni de bu. Mahkeme'nin kararına hazırlıksız yakalanmamak...

Anayasa Mahkemesi bugüne kadar birçok kritik karara imza attı. Anayasa paketi en zor, en çetin sınavlarından... Anayasa'da açık biçimde 'şekil dışında denetleme yapamazsın' hükmü mevcut. Şeklin de tarifi var. Bir muğlaklık söz konusu değil. Anayasa, Mahkeme üyelerine 'esasa giremezsin' diyor.

Ne yazık ki '10. ve 42. maddelerin' iptalinde bu çizgi aşıldı. Yıllar geçmesine rağmen bugün hâlâ tartışılıyor. Hukuk ve meşruiyet Mahkeme üyelerine 'esasa girme sadece şekil denetimi yap' buyuruyor. Aksi davranış anayasa ihlalidir. Aynı tespiti Anayasa Mahkemesi Raportörü Ali Rıza Çoban da yaptı.

Belki Mahkeme üyeleri hukukçuların sesini duymamış olabilir, ama önlerine konulan bu raporu okumamaları düşünülemez. Raportör, CHP'nin başvurusunun usul açısından reddini istedi. Gerekçelerini dört maddede topladı. Hemen hepsi de öteden beri hukukçular tarafından dillendirildi.

'Yasalaşma süreci henüz tamamlanmadı, dava açılamaz'. Mahkeme ancak referandum sonucunun Resmi Gazete'de yayımlanmasından sonra dosyayı inceleyebilir. Süreç tamamlanmadı ki belki sandıkta reddedilecek. Komisyon aşamasında müdahale etmekle, referandumdan önce karara bağlamak arasında bir fark yok.

Raportörün ikinci gerekçesi şu: 'Şekil aykırılığı iddiaları Anayasa'da yazılı üç duruma girmiyor'. Paketi sadece şekil açısından incelerse sorun yok. Mahkeme üyeleri şekle uygun olup olmadığına bakabilir. Şekilden kastın da ne olduğu belli...

Diğer gerekçeler ise şöyle: 'Anayasa'daki değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek maddelerde değişiklik öngörmüyor'. Ayrıca Raportör, 'Hukuk devleti ve kuvvetler ayrılığı ilkelerine aykırı olmadığı' tespitini yapıyor.

Raporların bağlayıcılığı yok. Ancak kararlarla raporlar arasında zıtlık da olmamalı. Belki istisnaları olabilir. Anayasa Mahkemesi'nin kararları ile raporlar arasında uyuşmazlık rekor düzeyde.

Hukukçulardan sonra Raportör de benzer tespitleri yaptığına göre Mahkeme üyelerine düşen, CHP'nin iptal başvurusunu reddetmek... Anayasa'ya uygun davranmak önce adında anayasa geçen Mahkeme'nin üyelerinden beklenir. Ben hâlâ iyimserim. Tablo bu kadar açıkken hukuku, meşruiyeti dikkate alacaklarını düşünüyorum.

Kısmi veya tümden iptal sistem krizi demek... Anayasa Mahkemesi'nin Anayasa'yı ihlal etmesi demek... Hiçbir sistem buna müsaade etmez. Hiçbir demokratik düzen Anayasa'nın ihlaline kayıtsız kalmaz. Siyaset meşru zeminde gereken cevabı verir. Ve genel seçimlerin teması da Anayasa Mahkemesi olur. Türk halkının refleksi belli; yine meşruiyet kazanır...

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT