1. YAZARLAR

  2. Mustafa Şentop

  3. Hukuka uymak amaç mı araç mı?
Mustafa Şentop

Mustafa Şentop

Yazarın Tüm Yazıları >

Hukuka uymak amaç mı araç mı?

27 Aralık 2009 Pazar 02:34A+A-

Darbe soruşturmaları ve davaları ancak gün ışığında sürdürülebilir; aynen darbe hazırlıklarının ve çalışmalarının karanlık ortamlarda yapılıyor olması gibi.

Bu sebeple, artık bir hayli dallanıp budaklanan, özellikle sadece "emekli"lerin gerçekleştirdiği bir organizasyon olmaktan çıkan darbe(ler) soruşturması ve davaları sürecinin mümkün olduğu kadar kamuoyunun gözü önünde, şeffaflık ve titizlikle yürütülmesi gerekmektedir.

Türkiye 1960'tan beri sadece dört askerî müdahale yaşamakla kalmadı, birçok irili ufaklı müdahale hazırlığı, müdahale teşebbüsü ve askerî bürokrasi içi hesaplaşmalarla da karşılaştı. Bunların bir kısmı da hâlâ gizli kalmış olmalı; son soruşturmalar çerçevesinde kamuoyuna yansıyan birçok bilgi ne türden organizasyonlarla karşı karşıya kalındığını göstermektedir.

Kamuoyuna yansımayan, "gizli" kalan her olayın, gizli kalması istenen her olayın örtbas edildiği, edilebildiği, belli bir zihniyete mensup kişilerin akla gelmez entrikalarla himaye edildiği de anlaşılmaktadır. Türkiye, artık bir dava konusu haline gelmesi beklenen Sarıkız, Ayışığı ve Eldiven adı verilen müdahale hazırlıklarını yeni yeni soruşturmaya başlamıştır. Şüphelilerin ifadesi çok kısa bir zaman önce alınabilmiştir. Neden? Türkiye bürokrasi tarihinde "dayanışma" ve "kol kırılır yen içinde kalır" anlayışı bir gelenek halini almıştır; hata yapan, suç işleyen çoğu zaman korunur. Hata veya suç, hata ve suç oldukları için değil, farklı görüşte olanları tasfiye etmek gerektiği zaman bir sorun olarak algılanır. Hele askerin siyasete çeşitli boyutlarda müdahalesi söz konusu olduğunda bu himayeci tutum çok daha güçlü olarak kendini göstermektedir. O halde, illegal oluşumlar, anayasal düzeni manipüle etmeye yönelik davranışlar kamuoyuna ulaştırılabildiği ölçüde soruşturulabilmekte, dava konusu edilip cezalandırılabilmektedir. Son birkaç yıldır yaşadığımız olaylar darbecilikle irtibatlı eylemlerin ifşa edilmesinin ne kadar önemli olduğunu ortaya koymuştur.

Sadece Hakimlerin Özel Hayatı Saygın Değildir

Eski düzeni sürdürmeye çalışanlar ise en çok bu aleniyetten korkmaktadırlar. Soruşturmanın gizliliğini ihlal ve adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs gibi ithamlarla bazı gizli ilişkileri ortaya çıkartan gazeteciler hakkında 4 bini aşkın soruşturma açılmış olması bu konuda önemli bir göstergedir. Türkiye'de birçok konuyu tartışırken, asıl maksadın hukuka uymak mı yoksa hukuku araç olarak kullanmak mı olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Maksat hukuka uymaksa, kararlar adalet gözetilerek verilir. Hukuk kuralının konuluş amacı, asgari temel mantık kuralları, kanun önünde eşitlik yaklaşımı esas alınır.

Bu çerçevede iki önemli noktanın altını çizmek gerekiyor. Bunlardan birincisi, özellikle yargı bürokrasisinin kendilerini uzaktan yakından ilgilendirdiğine kanaat getirdikleri her konuda kendileri için aşırı koruyucu, karşı taraf için ise acımasızca cezalandırıcı bir tutum içinde olmaları konusudur. Birçok olayda görüldüğü gibi, yargıçlar, kendilerini çok dolaylı yoldan bile hedef alan, gerçekte eleştiri sınırlarını aşmayan söz ve yazılarda bile ağır tazminat kararları vermektedir. Halbuki, yüksek mahkeme kararları incelendiğinde, yargıç olmayan kişilerle ilgili kararlarda ise düşünce ve ifade özgürlüğünün daha geniş bir şekilde yorumlandığı, bazen hakarete varan ifadelerin bile kamu yararı dolayısıyla basın özgürlüğü içinde mütalaa edildiği görülmektedir. Bir ülkede herkesin özel hayatı ve kişiliği yargıçların özel hayatı ve kişiliği kadar hürmete layık olmalıdır.

Adil Yargılamaya Tehdit Sadece Gazetecilerden Mi?

İkinci önemli husus, son birkaç yıldır özel hayatın gizliliğini ihlal veya adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs ithamıyla soruşturulanların ve ceza alanların sadece gazetecilerden ibaret olduğu hususudur. Bu konuda açılan soruşturmalar genelde, idari soruşturma ya da savcılık aşamasındaki işlemlerin gizli olmasına rağmen kamuoyuna yansıtılmış olmasına dayandırılmaktadır. Böyle bir varsayımın doğru kabul edilmesi halinde tek suçlunun gazeteci olmayacağı açıktır. Gazetecinin doğrudan, dosyaları tetkik ederek bir soruşturma hakkında bilgi alması söz konusu olamaz. Muhakkak kendisine bilgi veren kişi veya kişilerin de bulunması gerekir. O halde, soruşturmanın gizliliğini ihlal söz konusu ise sadece gazeteci değil, asıl bilgi "sızdıran" kişilerin bulunması ve cezalandırılması sağlanmalıdır. Aksi halde, gizli bilgilerin sızdırılması değil, bunların kamuoyuna yansıtılmış olması cezalandırılıyor olacaktır ki, dile getirmeye çalıştığımız sorun da burada ortaya çıkmaktadır. Amaç hukuka uymak mı, hukuku araç olarak kullanmak mı?

Açılan soruşturmalarda dikkati çeken bazı hususlar da var; mesela, mahkemeye verilmiş ve kabul edilmiş bir iddianameden alıntı yapan yazar ya da gazeteciler hakkında da işlem yapılmaktadır. Halbuki bu aşamada artık iddianame aleniyet kazanmıştır. Öte yandan, bir soruşturma konusu olup olmadığı bilinmeyen, bilinemeyecek olan konulardaki haberler için de soruşturma açılabilmektedir. Özellikle askerlerle ilgili haberlerde, çoğu zaman soruşturma süreçleri haberleri kamuoyuna yansıdıktan sonra başlatılmaktadır. Böyle durumlarda da gazetecilerin soruşturma ve dava tehdidi altında bulunuyor olması dikkat çekicidir. Adil yargılamayı etkileme teşebbüslerinin sadece gazetecilerden gelemeyeceği de açıktır; son olarak, Genelkurmay Başkanı'nın yargıç ve savcılara da seslendiği konuşması adil yargılamayı etkilemeye teşebbüsün bir örneği olarak ortada durmaktadır. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a suikast soruşturması devam ederken Genelkurmay adına yapılan açıklama da yargılayanı etkilemeye teşebbüs değil midir? Gerekli bilgi ve belgelerin savcılığa verilmesi yerine internet sitesinde konuya dair bir yorum yayınlanması doğru mudur? O halde, adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçunu işlemek konusunda gazetecilerin ilk sırada yer almadığı şüphesizdir. Gazetecilere açılan soruşturmaların hukuku uygulamayı mı, yoksa susturmayı mı amaçladığını ancak eşit, adil ve makam, mevki, rütbe ayrımı yapmadan herkesi kapsayan soruşturmalarla karşılaştığımız zaman anlayabiliriz.

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT