Mehmet Altan

Mehmet Altan

Yazarın Tüm Yazıları >

Hıyar

05 Ocak 2010 Salı 10:04A+A-

Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin, Seferberlik Bölge Başkanlığı’nda hâkimin yaptığı aramayla ilgili karara Genelkurmay’ın itirazını ret ederken, kozmik odadaki aramaya da sınır getirmesi...

ABD ile İngiltere’nin bu kez de Yemen’e bir tane çakıp çakmayacağı...

Varlık Barışı uygulaması kapsamında ülkeye getirileceği beyan edilen 47,3 milyar lira...

İhracatta psikolojik sınır sayılan 100 milyar doların “mek parmak” aşılması...

Muhtemelen...

Ekmeğini taştan çıkarmaya çalışan birini...

“Salatalık”la ilgili haber kadar

ilgilendirmeyebilir.

Aynen...

Hayatları “yaşam çilesine” dönüşmüş olan emeklilerin, en çok Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bugün maaşlarına yönelik açıklayacağı “zam oranı” ile ilgili olmaları gibi...

***

En büyük ilgi neden salatalığa?

Çünkü Aralık ayının zam şampiyonu yüzde 31,63 artışla salatalık oldu.

Sade salatalık mı?

Tüketici Fiyatları Endeksi’ne (TÜFE) göre, geçen ay fiyatlar sırasıyla, patlıcanda yüzde 30,61, sivri biberde yüzde 30,54, domateste yüzde 29,80, kabakta yüzde 21,22, kuru soğanda yüzde 19,59 arttı.

Yumurtada yüzde 5,59, tereyağında yüzde 4,48, balıkta yüzde 3,96, sütte yüzde 3,73, cep telefonu görüşme ücretinde yüzde 3,26, tüpgazda 3,24, beyaz peynirde yüzde 3,23, LPG dolum ücretinde yüzde 2,69, dana etinde yüzde 2,67, Antep fıstığında yüzde 2,62 artış oldu.

Aralık ayında mücevherde yüzde 2,28, belediye otobüs ücretinde yüzde 1,53, sucukta yüzde 1,38 ve bisküvide ise yüzde 0,87 fiyat artışı gözlendi.

TÜFE bazında 12 aylık ortalamalara göre artış ise 6,25 olarak gerçekleşti.

***

2008’de de fiyatlar genel düzeyi yüzde 10,06 artmıştı.

Bırakın “refah payı” artışını, geçen sene “kriz” bahanesiyle enflasyon oranında zam görmediyseniz, maaş zaten o oranda gerilemiş sayılır...

Aynı durumun tekrarlanması halinde bir de bu seneki yüzde 6,25’i koyun...

İki yıl içinde işinizi ne kadar mükemmel yapmaya çalışırsanız çalışın, gelirinizin neredeyse beşte biri uçmuş gitmiş oluyor...

Üstelik “hıyar” fiyatları, peşine patlıcan, sivri biber gibi diğerlerini de takıp, dur durak bilmeden yürüyüp gitmişken...

***

Bu krizde neden fiyatlar artıyor?

Ya da bundan böyle Merkez Bankası’nın “faiz politikası” ne olacak türünden teknik soruları bir yana koyuyorum...

Çünkü işsizliğin, yoksulluğun, gelir dağılımı adaletsizliğinin ciddi bir “sosyal zemin kaymasına” neden olmasından şüpheleniyorum.

***

Hırsızların, Melisa’nın “nefes almasını sağlayan cihazını” çaldığı bir Türkiye, nasıl bir Türkiye’dir?

Bu, anlaşılır gibi değil...

Dün televizyonlarda beyin felçli Melisa’nın yaşadığı evi...

Böbrek yetmezliği çeken çaresiz babası Şaban Şanlı’yı gördüm.

Kadersiz insanların mekân tuttuğu o çok “mütevazı” eve kim, neden hırsızlık yapmaya girer ve hangi vicdanla “nefes makinesini” çalar?

Neyse ki Türkiye’nin vicdanı bu aileye anında sıcak elini uzatıverdi...

Tabii...

Yurttaki öğrencileri dolandırmaya tenezzül eden “müdüre hanım”ı da nereye koyacağımı doğrusu pek bilemiyorum...

Buna vahşi bir ahlaksızlık olarak da bakılabilir, kendini “uyanık” sanarak hazin ve zehirli bir “kurban” haline dönüşmenin trajedisi olarak da...

***

İşten çıkarıldığı için katıla katıla ağlayan taşeron işçiyi...

İşsizleri...

Melisa’nın ailesini...

12 milyon yoksulun yüreklerimizi sıkıştıran gerçeğinin somut göstergeleri olarak algılayın...

Bu insanlar, tabii ki pahalılığa, çok çare olmasa da maaşlarına yapılacak zamlara...

Her şeyden fazla ilgi gösterecekler...

***

Çoktandır söylüyorum...

İşsizliğin, yoksulluğun, gelir dağılımı adaletsizliğinin...

Ciddi bir “sosyal zemin kaymasına” neden olmasından çok korkuyorum.

Belki de “salatalığın” geçen ayın zam şampiyonu olması bir çeşit ironik bir mesajdır.

Toplumdan gelen bu çığlığa duyarsız kalacak olanlara gönderilen ironik bir mesaj.

STAR

YAZIYA YORUM KAT