1. YAZARLAR

  2. Adem Yavuz Arslan

  3. Hani donanmaya Balyoz inecekti?
Adem Yavuz Arslan

Adem Yavuz Arslan

Yazarın Tüm Yazıları >

Hani donanmaya Balyoz inecekti?

02 Mart 2011 Çarşamba 00:29A+A-

Erbakan'ın ölümü Libya'dan tahliyeleri bir anda gündemin gerisine itti.

Dünyanın süper güçleri şaşkın şaşkın bakarken biz yaklaşık 20 bin Türk'ü sağ salim tahliye ettik. Her türlü olumsuzluğa rağmen tarihi bir başarıya imza attık dersek abartı olmaz.

Türkiye, yerinde bir kriz yönetimi ve atılan doğru adımlar sayesinde, hem bu ülke halklarının mücadelesinin yanında olduğunu hem de o ülkelerin iç işlerine müdahale niyetinde olmadığını göstermiş oldu.

Libya ise Türkiye için gerçek bir sınava dönüştü.

Çünkü başında ne yapacağı belli olmayan bir diktatör, ülke geneline yayılmış yaklaşık 30 bin vatandaşımız vardı. Ters bir hareket ağır faturalar doğurabilirdi. Fakat Türkiye doğru bir strateji izleyerek süreci iyi yönetti. Hem Kaddafi ile hem de isyancılarla diyalog kurdu. Aynı zamanda vatandaşlarımızı süratle tahliyeye başladı.

Bu tarihi operasyonda öne çıkan iki kurum var.

Birisi Dışişleri Bakanlığı.

Gerek Bakan Ahmet Davutoğlu'nun bizzat yönettiği kriz masası gerekse de Libya'da bulunan büyükelçilik personelinin üstün gayretleri dikkat çekiciydi. Unutmayalım, Marmara depreminde ülkenin başbakanı telefonla kimseye ulaşamamış, depremin gerçek yıkıcılığını birkaç gün sonra görmüştük. Şimdi kıtalararası operasyon yapıyoruz. Nereden nereye!

Fakat benim özellikle dikkat çekmek istediğim bir kurum daha var: Deniz Kuvvetleri.

Türk donanması sessiz ama çok başarılı bir iş çıkardı. Hem sivilleri taşıyan İDO gemilerini korudu hem de kendi tahliye gemileriyle vatandaşlarımızı getirdi.

Operasyonun güvenliğini eksiksiz sağladılar. Hem eskortluk yaptılar hem de Bingazi ve Trablus açıklarında savaş pozisyonu alıp olası bir saldırıya karşı tedbir aldılar.

Şimdi gelelim işin bam teline.

Son operasyonlarla birlikte sıklıkla dile getirilen bir söylem var. Deniyor ki "Amirallere suikast, Poyrazköy, İrtica ile Mücadele Eylem Planı ve son olarak Balyoz Darbe Planı Soruşturmaları'nın ortak noktası Deniz Kuvvetleri. 28 Şubat'ın intikamını almak için Denizciler'e komplo kuruluyor."

Bu görüşü üretenlerin niyeti belli de ciddiye alıp dile getiren yazar-çizerleri de Gölcük belgelerine havale ediyorum.

Ancak 'Balyoz'da 12 amiral ve onlarca denizci subay tutuklandı. Donanma'da zaaf olacak" diyenlere 'hiçbir şeyin olmayacağının' en güzel cevabını son Libya operasyonu gösterdi. Onlara bakarsak Türk gemileri limandan bile çıkamayacaktı.

Hatta 'Libya operasyonu için Balyoz sanıklarını tahliye etmek gerekir' diyenler bile çıkmıştı. Oysa Türk donanması, tarihin en kapsamlı ve hava koşulları nedeniyle de çok zorlu tahliye operasyonunu tereyağından kıl çeker gibi yaptı.

Demek ki zaaf filan olmamış. Geride kalanlar da en az içeridekiler kadar başarılıymış.

O yüzden 'komutanları tutukladınız, ordumuz sıkıntıda' türü 'yargıdan adam kaçırma manevralarından' vazgeçmek lazım.

Türk ordusu dimdik ayakta.

İçindeki çürük elmaları ayıkladıkça daha da güçlenecektir.

Türkiye Erbakan'dan özür diledi

Milli Görüş'ün efsane lideri dün son yolculuğuna uğurlandı.

Merhum Turgut Özal'dan sonra Türkiye'nin gördüğü en görkemli cenaze töreniydi. Sivil ve samimi bir törendi. Milyonlarca insan Erbakan'ın ardından dua etti, gözyaşı döktü.

Dünkü cenaze töreni hakkında çok şey söylemek mümkün.

Erbakan hakkında da. Eksikleri, yaptıkları, yapamadıkları, direnişleri, direnemeyişleri... Bütün bunlar ayrı birer yazı konusu.

Ama dünün manşeti tartışmasız cenaze merasiminin kendisiydi.

Askerin törene katılması, taziye yayınlaması, farklı siyasi akımların ki birçoğu Hoca'yı yalnız bırakmıştı, arkasında saf tutmasının sembolik anlamı büyüktü.

Dünün manşeti, Erbakan ve onun şahsında milletten özür dilenmesiydi. Hatta 28 Şubat'ın bittiğini de söylemek mümkün.

Dünkü cenaze töreni bir bakıma da 'iade-i itibar'dı denebilir. Dün, cenazenin arkasında yürüyen yüz binlerce insan Saadet Partisi'nin seçmeni değildi. Belki bundan sonra oy da vermeyecekler. Ama cenazeye gelmeleri Erbakan'ın uğradığı haksızlığa duyarsız kalmadıklarının deliliydi.

Masa başında siyaset mühendisliği, post modern darbe planlayanların dünkü tabloya tekrar tekrar bakmalarında fayda var.

BUGÜN

YAZIYA YORUM KAT