1. HABERLER

  2. ETKİNLİK

  3. Gençler Ortadoğu ve Suriye'yi Tartışıyor
Gençler Ortadoğu ve Suriyeyi Tartışıyor

Gençler Ortadoğu ve Suriye'yi Tartışıyor

Vanlı Müslüman gençlerin düzenlediği "Ortadoğu, Suriye İntifadaları ve Şahitlik" konulu buluşmanın birinci kısmı gerçekleştirildi.

26 Mart 2012 Pazartesi 02:12A+A-

Ortadoğu'da gelişen olaylara ve özelde Suriye konusuna dikkat çekmek ve bilgi vermek amacıyla Van'da Müslüman Gençler "Ortadığu, Suriye İntifadaları ve Şahitlik" başlığında bir program düzenledi. Programda Tayfur Bayraklı ve Halil Kırbaç konuşmacı oldu.

Program Kur’an’ı Kerim okunmasıyla başladı, sinevizyon gösterisi ve Yıldırım Bozkurt’un açılış konuşmasıyla devam etti.

Panelde ilk konuşmacı Halil Kırbaç Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da ki İslami oluşumların tarihi seyri hakkında bilgiler verdi.                                              

Halil Kırbaç özetle şunlara değindi; “Batı dünyası temellerini kan ve gözyaşından akan acılar üzerine kurmuş ve bu acıları en çok da İslam dünyasında ektiği nifak tohumlarıyla bizzat işgal hareketleriyle ve yeri geldiğinde de kendisine uşaklık eden zalim diktatör tağutlarla bizzat ümmetin her karış toprağına götürmüştür.”

“İlk olarak 17 Aralık 2010 tarihinde eğitimi yarıda bırakıp çalışmak zorunda kalan Muhammed Buazizi’nin kendisine yapılan hakaret ve aşağılamaya tepki göstererek kendini yakan bir gencin ardından patlayan ve protestolarla koltuğu devrilen Zeynel Abidin oldu. Ülkede En-Nahda hareketinin lideri Gannuşi sürgün hayatı yaşamış ve ülkede siyasi faaliyetleri yasaklanmış  ve üyeleri tutuklanıyordu son gelinen süreçte ise seçimlere giden Tunus’ta kadim bir muhalefet lideri olan Gannuşi’yi başbakan seçmiştir.”

Kırbaç; “Mısır konusunda ise, Cemal Abdulnasır, Enver Sedad ve bu geleneğin son halkası olan Hüsnü Mübarek’in yaptığı kıyamlara karşı Mısır halkının Tahrir ve Cuma namazı merkezli  direniş hareketinin sonucunda Mübarek devrildi. Kırbaç Mısır hakkında son olarak ümmete ihanetkleriyle bilinin Enver Sedad’ın Sina çölüne karşılık olarak Filistin’i satmıştır. Ayrıca Kırbaç Emperyalist güçler tarafından korunup Gazze’de yaşayan Müslümanlara İsrail’le birlikte ambargo uygulamıştır.” dedi.

“Libya’da 1969 yılında darbeyle başa gelen Kaddafi baskı ve korkutma politikaları uygulayarak bu zamana kadar hükümranlığını devam ettirmiştir. Fakat geçtiğimiz yıl ayaklanan Libya halkını Kaddafi bir iç savaş tehdidinde bulunmuştur. Libyadaki Müslümanlar Bingazi’yi kendilerine kale edinilerek direnişi ayakta tutmuşlardır. Bu direniş sonucunda Kaddafi’yi devirmişlerdir.”

Kırbaç; “Sudan, Cezayir, Bahreyn, Yemen, Lübnan, Irak ve Filistin gibi ülkelerdeki yaşanan gelişmelere değinerek bu ülkelerdeki direnişlerin tarihi seyri hakkında bilgiler vererek sunumunu tamamladı.”

Panelin ikinci konuşmacısı Tayfur Bayraklı, Suriye ve diğer ülkelerdeki intifadaları selamlayarak konuşmasına başladı.

Bayraklı konuşmasını özetle şu şekilde sürdürdü; Yıllardır baskı korkutma ve zulüm politikaları koskoca coğrafyaları sindirmiş hayata olaylara dair söz söyleyemez bir hale getirmişti. İnsanların en temel haklarından olan söz söyleme haklarının ellerinden alındığı, Toplumun içinde rejim tarafından görevlendirilen ajanların cirit attığı, Çoğunun yönetim biçimleri sözde İslami olmasına rağmen cezaevlerinin, zindanların İslami Hareket mensuplarıyla dolu olduğu bir coğrafya. Yıllardır binlerce kişinin öldürüldüğü, binlercesinin ise doğup büyüdükleri coğrafyaları terk edip başka ülkelerde yaşama mecburiyetinde kaldığı, insanların insani değerlerinin yoksun bir şekilde yaşamaya mahkum bırakıldığı rejimlere dikkat çekti.

“Tunus’tan Cezayir’e Mısır’a Libya’ya Bahreyn’e Ürdün’e ve Yemen’e kimisinde çok kimisinde azdı etkisi fakat artık bir yola girilmişti dönüşü olmayan bir yol. Hamd olsun bu yol üzerinde hükümranlığını insanların mazlumiyeti, üzerine kuran tağuti, zalim, despotik rejimler birer birer düşmeye başladı. İslami Hareketler bu süreçte verdiği haklı mücadelesinin semeresini yavaş yavaş almaya başlıyor. On yıllardır ülkenin tüm kurumlarını ellerinde bulunduran bu zalim yönetimlerin pislikleri elbette bir günde temizlenip güllük gülistanlık olacak diye hayaller kurmamak gerek. Kendimizi düşünelim. Ergenekonvari yapılanmaların davaları yıllardır hala tamamlanabilmiş değil! bu tür işler zaman alır. Hakkı ve adaleti tesis noktasında Allah’ın hükümlerinden şaşmamaları için sabredip oralardaki Müslüman kardeşlerimiz için dua edelim.”

Suriye’de darbeyle başa gelen Hafız Esad çok geçmeden bütün muhalifleri tasfiye girişimlerine başladı bunların en dramatiklerinden ve zirveyi oluşturması açısından en önemlisi 1982 yılının Şubat ayında Hama’ya saldırması ve taş üstünden taş bırakmamasıdır. Katil despotik rejim hiçbir muhalif kuruma kişiye hayat hakkı tanımadı. Kemalist diktatör batıcı-laik inkılaplarının tesisi yolunda Müslüman halkı istiklal mahkemelerinde idama mahkûm etmesi neyse Katil Esad’ın Hama’da yaptıkları ve milyonlarca Kürt nüfusunun 1950lerde beri ufak bir kesim hariç büyük çoğunluğun hiçbir anayasal hakkı bulunmaması bu minvalde algılanması gereken bir konudur diyerek ve Oğul Esad’ında demokrasi özgürlük vaadleriyle başa gelip kısa sürede bu vaadlerini unuttuğuna değindi.

İrhal, İrhal, Yeskutu Nizam”( Git, Git, Yıkılıyor, Rejim)

Suriyedeki olayların çıkışı konusunda ise yukarıdaki sloganları duvarlara kazıyan 13-14 yaşlarındaki çocukların Katil Esad rejimi tarafından işkenceye maruz kalmalarından sonra sokaklara dökülen halkın yıllardır özgürce insanca ve müslümanca yaşama talepleri vardı. Artık bu taleplerini daha güçlü bir şekilde dile getiriyorlar. Bu insani taleplerin faturası on binlerce ölüm on binlerce işkence ve on binlerce kişinin yurtlarından hicret etmek zorunda kalmaları. Bu kadar ağır şartlarda bile bu taleplerinden asla vazgeçmeyen onurlu direnişlerini sürdüren halkın iradesine vurgu yaptı.

Suriye konusunda kafa karışıklıklarına da değinen Bayraklı, İran ve Hizbullah’ın Suriye konusundaki tutumunu eleştirdi. Sol ve ulusalcı kanadın Müslümanları zan altında bırakan bütün İslami kesimleri en radikalinden en ılımlısına hepsi sanki Amerika’nın İsrail’in ajanıymış gibi lanse etmeye çalışan bakış açılarına da değinerek Bu halk tağuti rejime karşı bir savaş veriyor, ölüyor, işkence, sürgün ediliyor. Bizler sol-kemalist  argümanlarla veya ülkelerin stratejik çıkarlarıyla değil Müslümanca bir bakış açısıyla olaylara bakıp o şekilde düşünmemiz, Allah’ın yardımını asla geri plana itmeden asıl Müslümanların bu zalim rejimlere karşı olduğunu vurgulayıp kayıtsız şartsız bir şekilde bu onurlu direnişi desteklememiz gerektiğine vurgu yaptı ve Musa (a) kıssasının bizim tutumumuz konusunda yol gösterici olduğunu söyleyerek konuşmasını tamamladı.

Haksöz-Haber/ Sedat TAŞDEMİR-Erhan DENİZ / Fotoğraf: Abdullah MAVİ

dsc_0798.jpg

img_0024.jpg

dsc_0845.jpg

dsc_0870.jpg

img_0021.jpg

dsc_0820.jpg

 

HABERE YORUM KAT

22 Yorum