1. YAZARLAR

  2. Amira Hass

  3. ‘Gazze tehdidi’ni Kassamlar değil İsrail başlattı
Amira Hass

Amira Hass

Yazarın Tüm Yazıları >

‘Gazze tehdidi’ni Kassamlar değil İsrail başlattı

15 Ocak 2009 Perşembe 13:18A+A-

İsrail için tarih Filistinliler bize zarar verdiğinde başlıyor. Fakat Filistinlilerin yarattığı ‘tehdide’ yanıtımızı mümkün kılan şey Gazze’nin tecrit edilmesiydi. İsrail’in 1993’te sömürgeci olmadığını kanıtlamak için iki devletli çözüm yönünde fırsatı vardı ama toprak çalmayı sürdürmekle yetindi

Tarih Kassam roketleriyle başlamadı. Fakat biz İsrailliler için tarih her daim Filistinliler bize zarar verdiğinde başlıyor ve ardından acı bağlamından tümünden kopartılıyor. Filistinlilere daha büyük acı çektirirsek, nihayet derslerini alacaklarını sanıyoruz. Bazıları bunu ‘başarı’ olarak niteliyor.
Bununla beraber ‘ders’ İsraillilerin çoğunluğu için soyut kalıyor. İsrail medyası generaller ve benzerlerinden yana zengin olan müşterileri için katı bir az-bilgi, az-gerçek diyeti uyguluyor. Ilımlı davranıyor ve başarılarımızdan iftihar etmiyor: Katledilmiş çocuklar ve enkaz altında çürüyen cesetler, askerlerimiz ambulanslara ateş açtığı için kan kaybından ölen yaralılar, envai çeşit silahın yol açtığı korkunç yaralar nedeniyle bacakları kesilen küçük kızlar, acı gözyaşları döken babalar, haritadan silinen sivil mahalleler, beyaz fosforun yol açtığı korkunç yanıklar ve mini-transfer - evlerinden sürülen ve tam şu anda sürülmeye devam eden, küçülen ve kesintisiz bombardımanla cezalandırılan bir inşaat alanına tıka basa istiflenen binlerce insan.
Filistin Yönetimi kurulduğundan bu yana, İsrail halkla ilişkiler aygıtı Filistinlilerin bizim için oluşturduğu askeri tehdidi abarttıkça abarttı. Taşlardan tüfeklere ve molotofkokteyllerinden intihar eylemlerine, yol kenarı bombalarından Kassamlara, Kassamlardan Gradlara ve FKÖ’den Hamas’a geçtiklerinde, bir zafer narasıyla, “Biz demiştik. Bunlar Yahudi düşmanları” buyurduk. Ve bu yüzden kudurmaya hakkımız var.
İsrail’in askeri kudurganlığını (başka nasıl tarif edilir bilmiyorum, zira kendi lügatımda öyle bir kelime bulamıyorum) mümkün kılan, Gazze’nin adım adım tecrit edilmesiydi. Tecrit Gazze sakinlerini, silahlı adamların adresleri dışında adresleri ve isimleri olmayan, İsrail güvenlik birimi Şin Bet’in belirlediği tarihler dışında tarihleri olmayan soyut nesnelere dönüştürdü.
Gazze kuşatması, Hamas buranın güvenlik birimlerinin kontrolünü ele geçirdiğinde veya Gilad Şalit rehin alındığında ya da Hamas demokratik seçimleri kazandığında başlamadı. Kuşatma 1991’de, intihar bombacılarından önce başladı. Ve o zamandan beri, sadece daha karmaşık hale geldi ve zirvesine de 2005’te ulaştı.
İsrail halkla ilişkiler aygıtı çekilmeyi mutlulukla işgalin sonu olarak sundu, gerçekle ilgisi yoktu bunun. Tecrit ve abluka askeri gereklilik olarak sunuldu. Fakat bizler, ‘askeri gerekliliklerin’ ve sonu gelmez yalanların devletin amaçlarına hizmet ettiğini bilecek kadar büyümüş çocuklarız. İsrail’in amacı, dünyanın Soğuk Savaş bittiğinde hayata geçirileceği beklentisine kapıldığı iki devletli çözümü engellemekti. Bu kusursuz bir çözüm değildi, fakat Filistinliler o günlerde buna hazırdı. 

İnsan kovma teknikleri kusursuzlaştırıldı
Gazze, küçük, barışsever komşusu İsrail’e saldıran bir askeri güç değil. Gazze, İsrail’in Batı Şeria’yla birlikte 1967’de işgal ettiği bir yer. Orada yaşayanlar, 1948’de vatanını kaybeden Filistin halkının parçası. 1993’te İsrail’in önünde, bizim hakkımızda söylenenlerin gerçek olmadığını, doğası gereği sömürgeci bir devlet olmadığını kanıtlamak yönünde altın bir fırsat vardı. Bir ulusun vatanından sürülmesinin, insanların evlerinden kovulmasının ve Filistin toprağının Yahudilerin yerleşmesi uğruna çalınmasının, varlığının temeli olmadığını kanıtlama fırsatına sahipti. 1990’larda İsrail’in, 1948’in kendi paradigması olmadığını kanıtlama şansı vardı. Fırsatı kaçırdı. Toprak çalma ve insanları kovma tekniklerini kusursuzlaştırmakla yetindi ve Filistinlileri kuşatılmış yerlerde yaşamaya mahkûm etti. Şimdi, bu karanlık günlerde, İsrail 1948’in sona ermediğini kanıtlıyor. (İsrail gazetesi, 14 Ocak 2009)

RADİKAL

YAZIYA YORUM KAT