1. YAZARLAR

  2. Leyla İpekçi

  3. Gazeteciler vesayetini sona erdirmek için...
Leyla İpekçi

Leyla İpekçi

Yazarın Tüm Yazıları >

Gazeteciler vesayetini sona erdirmek için...

26 Ocak 2010 Salı 20:53A+A-

Adaletsizliklere karşı çıkıyorsanız, bazen fikirlerini hiç beğenmediklerinizle, mesela liberal veya demokrat bulduklarınızla aynı yerde hizalanmanız gerekir.

Ama onlara karşı içinizde biriken kin o kadar büyümüştür ki: Onların karşısında yer almak adına isim listeleri yapanlarla, vatandaşını iç düşman olarak görüp fişleyenlerle aynı yerde hizalanmayı yeğlersiniz.

Tabii sadece kin ve haset değil buradaki motivasyon. Bir pozisyon alma telaşı.

Cengiz Çandar’ın 1 Mart tezkeresi döneminde aldığı tutumu eleştirebilirsiniz. Ama bu, Çandar’ın 28 Şubat sürecinde Genelkurmay tarafından fişlendiği ve iftiraya uğradığı gerçeğini değiştirebilir mi?

Ya da Cemaat’e şüpheyle bakmanız veya Cemaat’i ‘mutlak emperyal işbirlikçi’ olarak kodlamış olmanız, sizi Ergenekon davasının neredeyse avukatlığına savurabilir mi?

Ama maalesef. Hep böyle oldu şimdiye dek. Ve darbe girişimleri en dehşet yöntemleriyle her ortaya çıktığında, planların sahici olup olmadığını, kimlerin buna karşı hangi tavrı takındığı belirledi.

80 öncesi o en kanlı günlerde ölmekten çok korktuğu için, darbeden sonra Evren’i pek eleştirmediğini olağan bir şey söyler gibi canlı yayında söyleyebildi eski bir yayın yönetmeni.

İşkenceleri, idamları, onlarca adaletsiz uygulamayı eleştirmekten kaçınmıştı sırf ‘kendi’ hayatı darbe sayesinde kurtuldu diye! Okurlar bunu olağan karşıladı bir kez daha...

Bu ülkede pek çok mühim gazeteci, darbecilerle ‘görünmez’ bir mutabakat içinde sivil kılıklı askerî vesayetin sürmesine katkıda bulundu, bulunuyor.

Sonra bir gün, isimleri, darbe planlayanların ‘işbirliği yapılabilir’ler listesinde yer aldığında, bu isimleri yayımlayanlara kızıyorlar!

***

Darbe
olgunlaştırma faaliyetleri boyunca kullanılabileceği düşünülen gazeteci ve yazar isimleri içinde sahiden kullanılacak olanlar ve hiçbir koşulda kullanılmayacak olanlar da vardır kuşkusuz.

Benim ilgimi çeken, bu isimleri yayımlayan Taraf’a kızmayı yeğleyenlerin neden dönüp bu isimleri oluşturanlardan hesap sormadığı...

Tabii bunun için öncelikle Genelkurmay’ın içindeki cuntacıların varlığını ve bu darbe planlarının sahiciliğini kabul etmeleri gerekiyor! Bu da bunca yıldır kendi yazıp çizdikleriyle çelişmek anlamına geliyor.

Gün geçmiyor ki inboxıma biz Taraf yazarlarına tek tek ya da toplu halde iftira atan, hakaret eden, tehdit içerikli mailler düşmesin. Baştan aşağı yalan haberlerin gerçekmiş gibi dolaşıma sokulması karşısında hiç ses çıkarmayan, el altından bu kara kampanyaları destekleyenler de gazeteci.

Açılım yapmaya kalkan hükümetin önünü kesmek için medyada nice yöntem denediler.

Kan akmaya devam etmesi için barışı ihanet olarak adlandıran siyasetçileri hep sayfalarına taşıdılar. Kendi vesayet düzenleri tehlikeye girmeye başladıkça, bizzat hükümetin sivil vesayete gittiğini dahi söylediler.

Ergenekon davasının meşruiyet kaybetmesi için uğraştıkları kadar katliamların ve faili meçhullerin sorumluları yargılansın diye uğraşmadılar. Yazıp çizmediler günlerce, yıllarca...

***

Velhasıl,
yeni bir medya etik kurulu oluşturulmalı artık. Basın Konseyi’nden veya diğer kurumlardan farklı olarak. Medyadaki direkt ve dolaylı nefret söylemlerini, ikiyüzlü darbe kışkırtıcılarını, kibarca tehdit eden manşetleri, bilinçaltını hedef alan resimaltlarını teşhir etmeli.

Belli sürelerde değişen bir jüri belirlenmeli. Sözgelimi Ergenekon davasını eleştiren yabancı bir uzmanın eksik ve saptırılmış raporunu ‘gösteren’ gazetecilere, raporun eksik ve saptırılmış yanlarına işaret edenleri de aynı şekilde görmeleri gerektiği hatırlatılmalı.

Gazeteciler vesayeti çözülmeden, bu kemik ve katliam sistemini hiçbir hükümet kendi inisiyatifiyle sona erdiremez. Vesayet düzeni, arka bahçesindeki bütün zorbalıklarıyla bu yüzyılda da devam eder. Demokrasi ve adalet isteyen gazetecilerin bir kez daha günah keçisi olması pahasına...

TARAF

YAZIYA YORUM KAT