1. YAZARLAR

  2. Duran Kömürcü

  3. Fuhuş sistemi
Duran Kömürcü

Duran Kömürcü

Yazarın Tüm Yazıları >

Fuhuş sistemi

12 Ekim 2009 Pazartesi 00:26A+A-

Bu sistem bana uymaz. Ben bu sistemi kabul edemem. Beşeri olmanın ötesinde insan bile denemez. Tıpkı şu hikâyeye benzer:

Reislerden birisi, mezarlıktan geçiyormuş, etrafındakilere, “İhlas’ı bilen var mı? Elham’ı bilen var mı? Yasin’i bilen var mı?” diye sormuş... Hiçbirisinde ses yok. Reis, “Herkes eline iki taş alsın, elleri üzerinde dört ayak durumuna geçsin. Mezarlıktan geçerken de, taşları sert vursun. Vursun ki, mezarlıktan geçenleri birer hayvan sürüsü zannetsinler. İnsanlığın bu hale düştüğünü anlamasınlar” demiş.

Beşeri sistemler insanımızı bu hale getirmiş. İhlas yok, Elham yok, daha da ileri gidilirse imanı yok. Böyle bir topluluğun bütün meselesi yaşama, yaşatmadır. Yaşarken de, gücü yettiğini, gözüne kestirdiğini, canının arzu ettiğini, şehvetinin isteğini yerine getirmektir. Tıpkı hayvanlarda olduğu gibi. Bu sebeptendir ki, sistemin yapısı fuhuş üzerinedir. Fuhuş, sistemin dayanak noktasıdır. Örneklemek gerekirse:

Gazete, dergi ve televizyonları açın, ‘Filan fahişe, filan pezevenkle düşüp kalkmaktadır’ anlatımları ile karşılaşırsın. Daha ötesinde birlikteliğini gizlemediklerini görürsün. Yirmidört saat bununla meşguller. Adına da medeni diyerek bir kulp takarlar. Kimin haremi, kimin hareminde, kimin kılıcı kimin kınında olduğu belli değil. Yüksek düzeyde yapılırsa medeni, aşağı tabakada olursa suç. Sokakta öyle, okulda öyle ve de devlet dairelerinde de öyle. Örnek ve örnekleri fahişe ve fahişelik.

Böyle bir toplumda Müslümanın düşünce düzeyi de bozuldu. Etki ve tepkisi kalmadı. Neslini yetiştirirken, hayatını yaşarken hep bu örnekler. Nereye gideceğini, ne yapacağını bilemez halde. Binildi bir alamete, gidiliyor kıyamete. Ne bindiği alameti bilir, ne de kıyameti düşünür hale geldi. İnancı ile sistemin sürtüştüğünü bile düşünmez oldu. Yetiştirdiği neslini koruyamaz hale geldi. Neyin hayır, neyin şer olduğunun bile farkında değil. Düşünmesi lazım geldiği yerden, meded umar hale geldi.

Okula yavrunuzu gönderiyorsunuz. Evlenirken kızınızın başını örtüyorsunuz. Okula alınmaz, nikâhı kıyılmaz. “Neden böyledir” diyen yok? “Çaresi nedir” diye soran yok. Sistem böyledir. Kuralları koyan onlardır. Bu çerçevede hayatını sürdürmek zorundasın. Ya bu diyardan gidecek ya bu deveyi güdeceksin. Zorlama altındasın. Zorlamaya ve zorlanmaya etkin ve tepkin yoksa, onlar gibi olmak durumundasın. Öyle de oluyor.

Sistemin ilk zehir merkezi, seni senden, neslini elinden alınan ilkokulları düşünelim. Gülay’ın başını tarayarak, güzel elbiselerle süsleyerek, elinden tutup okuluna götürüyorsun, öğretmenine teslim ediyorsun. Endişesi yok, tedirginliği hiç yok. İbrahim’in kurban olan hikâyesi gibi bir teslimiyet. Teslim edilen yerde Allah var mı? Peygamber içeri girebiliyor mu? Sorusunu soran yok. “Benim evladımın akibeti ne olacak?” sorusu hiç akla gelmiyor. İlkokuldur geçelim, ortaokuldur idare edelim, üniversitedir istikbalini düşünelim derken nesil gidiyor. Allah’la araları açılıyor, kıyamet de düşünülmez oluyor. ‘Müslümanım’ diyen de, dediği ile kalıyor. O da fuhşun, o da ahlaksızlığın, o da sistemin elemanı oluyor.

Kredi kartı, faiz, taksitle alışveriş derken, borç batağında bir hayat ve hikâyemizde söylediğimiz, elleri taşlı insan görünümlü Müslümana(!) oluyor.

Müslüman, Müslüman kalacak, neslini düşünecek, ahiretini hesap edecekse, içinde yaşadığı fuhuş düzeni ile hesaplaşmalıdır. Tepkisini göstermelidir. 120 bin kadının geneleve girmek için sıra beklediği bir sistemde, karının, kızının olmayacağının garantisi var mı? Nereden biliyoruz, nereden biliyorsun? Bir düşün.

VAKİT

YAZIYA YORUM KAT