1. YAZARLAR

  2. Serdar Demirel

  3. Fakih ve inter disipliner perspektif
Serdar Demirel

Serdar Demirel

Yazarın Tüm Yazıları >

Fakih ve inter disipliner perspektif

25 Aralık 2011 Pazar 00:43A+A-

Fakih; sosyolojiye, psikolojiye, siyasete, tıb ve diğer bilimsel alanların sahasına dokunduğunda ilgili alanın birikiminden istifade edebilmelidir. Bu vb. disiplinler çağdaş hayata yön verdiğinden ve zaman zaman nassların mefhumuna ışık tuttuğundan fakihin daha hakiki şeyler söyleyebilmesi için inter disipliner perspektife ihtiyacı vardır. Bununla, kuşkusuz, fıkhın modern bilim disiplinlerinin inisiyatifine terk edilmesi kastedilmemektedir.

Maksadımızı açıklayabilmek için sözü, dünyada ve İslâm fıkhında önemli bir sorun oluşturan insanın yaşama hakkını ne zaman elde ettiği meselesine getirebiliriz.

İnsan, yaşama hakkını anne rahminde bulunduğu dönemde mi yoksa dünyaya geldikten sonra mı elde eder? Bu soru insan hayatını ve dolayısıyla buna binaen tanzim edilen kişinin hak ve hukukunu ilgilendirdiği için önemlidir. İnsan hayatı itibarıyla meseleye taalluk eden birincil husus ise dünya çapında yaygın bir pratik olan “kürtaj” meselesidir.

Dünyanın önde gelen tıp dergilerinden “The Lancet”, 2007’de yayınladığı bir bilimsel çalışmada, dünya çapında kürtajla aldırılan bebek sayısının 1995’de 45.6 milyon, 2003’de ise 41.6 milyon olduğunu ortaya koymuştu. (http://en.wikipedia.org/wiki/Abortion#cite_note-Worldwide-0)

Bu rakamlar meselenin vahâmetini göstermeye fazlasıyla yeter sanırım. İslâm âlimleri, insanın daha ana rahminde iken ruhun cenine üflenmesiyle beraber “yaşama hakkı”nı elde ettiğini söyler. Ancak ihtilaf ettikleri husus cenine ruhun ne zaman üflendiği meselesidir. Bu ihtilafın kaynağını ise ruhun ne zaman üflendiğini bildiren nassların farklı anlaşılmaya müsait yapısı oluşturur.

İslâm fıkıhçılarının çoğunluğu, döllenmenin üzerinden 120 gün geçtikten sonra ve de zaruret yokken çocuk aldırmanın (kürtajın) haram olduğunda ittifak etmişlerdir. Bu görüş cenine ruhun 120 gün sonrası üflendiği yorumundan yola çıkar. Ancak ilgili nassları incelediğimizde 40, 42, 43 vb. rakamlara da ulaşmak mümkündür. 40 gün ile 120 gün arasındaki fark elbette büyüktür. Mesele canlı bir varlık olan ana rahmindeki ceninin hayat hakkını ilgilendirdiğinden hüküm verebilmek için mümkün mertebede net bilgiye sahip olmak gerekmektedir.

Bu bağlamda acaba son derece gelişmiş olan “modern tıb” disiplini konuyu aydınlatmaya yardımcı olabilir mi? Fakih meseleyi aydınlatmak için tıb biliminin sunduğu imkânlardan yararlanabilir mi? Bizim cevabımız “Evet”tir. Özetle şöyle izah edelim:

Gaybî bir varlık olan “ruh” modern tıbbın çalışma alanına, deney ve tecrübe sahasına girmez. Bununla beraber ruhun üflendiği bebeğin maddi yönü, ana rahminde geçirdiği evreler ilk günden son gününe kadar bütün yönleriyle tıbbın alanına girmektedir. Hangi merhaleyi kaç günde tamamladığı, kemiklerinin ne zaman oluştuğu, kalbinin ne zaman atmaya başladığı, ne zaman hareket ettiği, dış etkenlerden ne zaman etkilenmeye başladığı en ince ayrıntısına kadar hep takip ve tesbit edilebilmektedir.

Modern tıbbın sunduğu kesin olan bu bilgiler, bize, ruhun cenine ne zaman üflendiğini tesbit etme veya en azından ona çok yaklaşma şansı vermektedir. Şöyle ki; Kur’an’da (Mu’minun: 23/13-14) ve ilgili hadis metinlerinde bebeğin ruh üflenmeden önce geçirdiği temel üç aşama bildirilmektedir. Bu aşamalar tamamlandıktan sonra ruh üflenmektedir.

Yerimiz olmadığı için ilgili nassları zikredemiyoruz. Ama nasslarda bildirilen merhaleler; nutfe, alaka ve mudğa merhaleleridir. Bu merhaleler ruhun üflenmesinden önceki merhalelerdir. İttifakla, ruh bu merhalelerin tamamlanmasından hemen sonra üflenir.

Bize göre, modern tıbbın nutfe, alaka ve mudğa aşamalarının kaç günde tamamlandığını bildiren verilerinin ışığında ilgili nassların bir bütünlük içinde yorumlanması gerekmektedir. Zira bu bilgi kat’î, yorumlar ise zannîdir. Bunun zaruri bir sonucu olarak da kürtajla ilgili fetvaların yeniden gözden geçirilmesi elzemdir.

Bizim amacımız burada kürtaj meselesini tartışmak ve bütün yönleriyle onu açıklığa kavuşturmak değildir. Bu meseleyi, fıkıhta, inter disipliner perspektifin önemini izah edebilmek için seçtik. Allah en iyisini bilir.

YENİ AKİT 

YAZIYA YORUM KAT