1. YAZARLAR

  2. Melih Altınok

  3. Eylem olur biz eyleme gideriz
Melih Altınok

Melih Altınok

Yazarın Tüm Yazıları >

Eylem olur biz eyleme gideriz

27 Aralık 2011 Salı 17:52A+A-

Bu memlekette “solcu” olmaktan daha rahat hak edebileceğiniz, efor sarf etmeden ulaşabileceğiniz bir sıfat yok. Yeter ki protestolara harcayabilecek vaktiniz ve takatiniz olsun.

Konu sıkıntısı da çekmeyeceğiniz kesin. Konuyla ilgili Kültür Bakanı Günay’ın “yok öyle bir şey” taahhütlerine, “restorasyon” diyen projelerin katiliğine rağmen (bkz. Taraf’ın dünkü nüshası. Ertan Altan’ın yazısı) “tel’in günlerinde illa Ergenekon illa Susurluk” diye tutturan bazı Taraf yazarları açık birer hedef olarak önünüzde duruyor zaten.

Olmazsa muhabirlerimizin haberlerindeki imla hataları ya da fikri takip yapıp haber kaynaklarıyla görüşerek yaptıkları “devam haberlerinin” intihal olduğu zırvalığı üzerinden sosyal medyada falan bir şeyler “örgütleyebilirsiniz”.

He, neticede bir yaralı parmağa bile işememiş, çözüme tek tuğla koymamış olursunuz ama ne gam. Sen sağ, müesses nizam selamet gül gibi geçinir gidersiniz işte.

Sırtınızı tapışlayan da çok olur. Üstelik yalnızca seküler cemaatinizin gediklileri ve müritleri değil, muhalefet makamını sade suya tirit mevzularla işgal ettiğiniz için statüko da var olmanız için desteğini esirgemez.

Tıpkı erke dönengeci mantığı gibi. Makul muhalefetinizin konforuyla “kozmik odalarını” gözden ırak tutarak gücünü muhafaza eden sistem, kör gözüm parmağına “salvolarıyla” enerjinizi diri tutarak devreyi tamamlıyor.

Büyük çarkını, yönlendirdiği küçük dişlinizin “hareketi” sayesinde döndüren sistem işine bakıyor.

Sizler, Balyoz- Ergenekon- Susurluk- KCK davalarını aynı düzleme çekip bir garip “toplumsal uzlaşı affının” yolunu döşeyen memur edildiğiniz “sivil vesayet ve AKP yargısı” protestolarıyla meşgulken o kervanını yürütüyor.

Muhalefet muhtaç alanlarda sus pus kalarak basiretsizliğine prim verdiğiniz siyasiler üzerindeki nüfuzunu kullanıp şike yasaları çıkartarak finans kaynakları koruyor.

Ombudsmanlık yasasında askerî faaliyetleri denetim dışı bıraktırıp, cirit attığı alanların özgürlüğünü muhafaza ediyor.

Suyun başını tutup testisinden yudumladığı işadamlarına, medya patronlarına, satılık kalemlere ve nihayet oradan da halen dokunulmayan askerî-sivil bürokratlara, siyasilere uzanacak Ergenekon-Susurluk soruşturmalarında “helalleşmeyi” dayatıyor.

Gazeteleri bombalayan, Kürtleri, aydınları, akademisyenleri, yazarları, öğrencileri öldüren kontraların tahliye edilmesini sağlıyor.

Kürkçü, Mavioğlu ve daha nice “solcu” ise, Cihanerlerle, Ekşilerle mekşilerle OdaTV davasını “gözlemliyor”. E haliyle bu işlere ayıracak bi gıdım piretestoları kalmıyor.

Suçlarını itiraf eden, canlı tanıklığını sahada anlatan Ayhan Çarkın çırpınıyor. Kocaları öldürülmeden önce canlı yayında feryat edenlerin vekil eşleri Ankara’dan çıkmadan, Meclis’te AK Parti’lilerin “öldüren tahammülsüzlüğünü” protestoyla meşgul.

Önderlerinin cezaevi koşullarını protesto etmek için her hafta sonu Taksime’e akan hevaller de, katledilen Kürtleri daracık çukurlara gömen Ergenekoncuların davasının görüldüğü yere bir bilet almaya eriniyorlar.

Sonrasındaysa aynı terane: “Ergenekon Fırat’ın ötesine geçsin!”

Hele siz bir geçin bakalım o “öteye”. Mesela, Silivri’deki mahkemenin azıcık ötesinde yer alan kazı alanına, Diyarbakır’daki KCK yargılamalarından sonra devam eden Albay Temizöz’ün davalarına... Gidin de görün, hiç geçmemiş mi yoksa geçmiş de sayenizde geri mi dönmeye başlamış.

“Amannn canım,” değil mi “Eylem olur biz eyleme gideriz düz ovada otu boku piretesto ederiz. Yeter de artar bile”.

Eylemeyin bizi.

Hele Yazıcıoğlu soruşturması da bi kapatılsın...

Günlerdir yazıyorum, eksik olmasınlar biraz da makul muhalefetin lojistik desteğiyle gündemden düşürülen Ergenekon davasında ve eşilen yerleri yine örtülmeye başlayan Susurluk soruşturmasında ümidimizi yitirmek üzereyiz.

Hükümet, yakın zamana kadar bu davalarda sergilediği siyasi iradenin dozunu enikonu azalttı. Bu davalarda iz süren cesur yargı mensupları üzerinde de fiili baskılar olduğuna dair duyumlar alıyoruz.

Medyada da, çok çok önemli itiraflarda bulun Ayhan Çarkın’ı ve dolayısıyla itiraflarını değersizleştirmek için adeta bir kampanya başlatıldı. 28 Şubat’ın mazlumu bildiklerimiz kontralara kefil oluyor. Karikatüristlere bile celp çıktı. Hürriyet’ten Latif Demirci Çarkın karikatürleri çizmeye başladı.

Bu kirli planın tutması için elimizden geleni yapacağız elbet. Ama önümüzde önemli bir sınav daha var. O da Muhsin Yazıcıoğlu dosyası.

Görevlerini cesaretle sürdüren yargı çevrelerinden konuştuğum isimler ve namuslu demokrat siyasiler, “Çarkın’ın ifadelerinin ardından, yeniden gündeme gelen Muhsin Yazıcıoğlu dosyasının da üstü örtülürse bu iş biter” diyorlar.

Gerçi ziyanı yok. Derinleştirilmesi, üzerine gidilmesi için kılımızı kıpırdatmasak da, her zaman olduğu gibi işi işten geçtikten sonra “Faili meçhul cinayetleri protesto eylemleri” yapma hakkımız baki nasılsa.

[email protected]

TARAF 

YAZIYA YORUM KAT