Doğu Akdeniz’de bulunan 2 ABD gemisinden Humus yakınlarındaki Şaryat hava üssüne 59’dan fazla Tomahawk füzesi fırlatıldı.

Bu müdahale uyarı niteliğindedir. 

Aslında bu kadar katliamlara seyirci kalınmamalıydı. Uygun bir cevap oldu ama yeterli değil. 

600 binden fazla insan öldürüldü. 10 milyon insan mülteci durumuna düştü ve bir ülke baştan başa yakılıp yıkıldı. 

Beşşar Esad ve destekçilerinin insanlığa karşı işledikleri suçlar dosyası hayli kabarıktır.  

Bu gerçeklerden bakıldığında bu müdahale bir saldırıyla sınırlı kalmamalı. Sonuç odaklı genişletilmeli ve Esad denen o cani tutuklanmalıdır. 

Rusya ve İran bu müdahaleyi ‘Uluslararası Hukuk ihlali’ olduğunu iddia etseler de bu müdahale ve sonrasında yapılacak tüm operasyonlar için gerekli uluslararası hukuk meşruiyeti mevcuttur.

Çünkü zehirli gaz kullanılması bir savaş suçudur.  İnsanlık dışı bu suçun sorumluları hesap vermek zorundadır.

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Temsilciği raporlarında, Suriye’de diktatör Esad’ın emriyle Suriye Ordusunun sivillere karşı savaş suçları işlediği yer almaktadır. 

Esad, rejimi son üç yıl içinde BM Güvenlik Konseyi’nin kimyasal silah kullanımını yasaklayan kararını 136 kez ihlal etti. 

Suriye İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün yaptığı açıklamaya göre, rejimin düzenlediği kimyasal saldırılarda şu ana kadar 1400’ün üzerinde kişi yaşamını yitirirken, 10 binin üzerinde sivil yaralandı.

Bu konuda yeterli bilgi ve belge mevcuttur. 

En son olarak Esad rejiminin 21 Ağustos 2013 tarihinde Şam’ın Doğu Guta bölgesinde kimyasal silah kullanarak düzenlediği saldırıda bin 400'ün üzerinde kişinin hayatını kaybettiği, çoğu kadın ve çocuk 10 binin üzerinde sivilin yaralandığı bildirilmişti.

O zaman cezalandırılmayan Beşşar Esad şimdi, insanlık tarihinin en korkunç katliamlarından birine imza attı. 

Klor gazıyla düzenlenen saldırıda ölenlerin sayısı 100’ü aşarken 500 sivil de gazdan etkilendi.  

Suriye’de sahada ve masada bulunan egemen devletler, Esad rejimi’nin kendi halkına yönelik bombalı saldırılarına, işkence uygulamalarına, aç bırakmaya ve hatta zehirli gaz ile saldırılar düzenlemesine maalesef şimdiye kadar gözlerini yumdu. 

Aslında vahşete seyirci kalmak aynı zamanda benzerlerinin tekrarına yol vermek anlamına gelir. Bu yanlış tavır suçu teşvik ettiği için de suç ortaklığıdır. 

Aslında suç işleyen sadece Beşşar Esad değil.

Ona destek veren Rusya ve İran ile Ortadoğu denkleminde etkin olmaya çalışan ABD ve AB de yanlış politikalarıyla bu suçun ortaklarıdır.

Eğer, benzer bir vahşet daha yaşanması istenmiyorsa bu diktatör ‘Savaş suçlusu’ olarak Lahey Savaş Suçluları Mahkemesi’ne çıkartmak üzere sevk hazırlıkları geciktirilmeden başlatılmalıdır. 

Destekçileri ülkeler de, savaş suçu ortakçıları da ilan edilip cezalandırılmalıdırlar. 

Aksi halde despot Beşşar Esad ve destekçileri ödüllendirilmiş olur ve müdahalenin bir anlamı olmaz. 

Yeni Akit