Katliamın 'yararları' varsa şayet Gazze'deki İsrail katliamlarının 'yararlarından' biri de bazı Arap rejimlerinin ayıplarını bizi şok eden ve utanç denizine boğan bir şekilde su yüzüne çıkardığı oranda Türkiye'yi Arap vicdanının kucağına döndürmesidir. Zira Türk hükümetinin katliama yol açan saldırılar başladığından bu yana onurlu bir tutumu oldu. Bu tutum sadece Türk halkının değil, Arap halklarının öfkesinin ifadesi oldu.

Bu durum gözlemlemeye uygun düşen bir ironiliği ortaya koydu. Arap rejimlerinin çoğunluğu ile halkları arasındaki uçurum bu saldırı sebebiyle genişlerken Türk sahnesi bunun tam tersiydi. Hükümet halkına bağlıydı. Bu ironik durumun tek bir açıklaması var. Türk halkı özgür seçimlerde hükümetini iktidara getirirken bizim hükümetimizi iktidara içişleri bakanlığının 'özgür hareket eden' tek taraf olduğu seçimlerde Vatan Partisinin getirmesiydi.

Davos toplantısından Filistin için öfkelenerek çekilmesi ve İstanbul'a dönüşü sebebiyle Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ı bekleyen kalabalığın karşılaması, bu adamın kendi halkının vicdanını ifade etmedeki doğruluğunu ispatlayan bir başka belgedir. Zira binlerce Türk'ün İstanbul'un karlı havasında sabaha karşı Erdoğan'ı karşılaması, liderlerinin kendi hissiyatlarını ve sözlerini ifade ettiğini bildikleri içindir.

Geçen iki gün zarfında gazetelerin aktardığı hikayenin özeti şu: Sayın Erdoğan'ı Şimon Perez'in Gazze katliamını savunması kışkırttı ve Erdoğan katılımcıların Perez'i alkışlamasını garipsedi. İsrail cumhurbaşkanına ülkesinin ordusunun suçlarını ve son saldırıda Gazze çocuklarını öldürmesini hatırlattı. Perez'in çok sayıda insanın ölümüne yol açan operasyonla ilgili konuşmasını alkışlayanları eleştirmekte tereddüt etmedi. Oturum başkanı yarım dakikayı kapsayan sözlerini tamamlamasını engelledi. Oysa Perez 25 dakika konuşmuştu. Türk başbakanı koltuğundan kalktı ve bir daha Davos'a gelmeyeceğini açıklayarak oturumdan çekildi. Bu davranışıyla Erdoğan masayı Perez'in üzerine devirdi, uluslar arası bir toplantıda İsrail suçlarını ifşa etti, açıkça İbrani devletinin yanında yer alan forum yönetimini sıkıntıya soktu.

Konu Erdoğan açısından kolay değil. Siyasi ve ekonomik düzlemlerde bunun sonuçları olacak. Zira İsrail'in 60 yıldır diplomatik ilişkilerini koruduğu Türkiye'de güçlü müttefikleri var. Bu müttefikler Yahudi cemaatleri, bazı aşırı laikler ve askerler arasında dağılıyor. İş adamlarından bir grup da çıkarlarını İsraillerle irtibatlı kılıyor. Ortada onları ifade eden gazeteler ve televizyon kanalları var. İsrail turizminin çoğunluğu Türkiye'de. Yıllık 650 bin İsrailli Türkiye'ye geliyor. Geçen yıl iki ülke arasındaki ticaret hacmi 4,3 milyara çıktı. Bu çıkarların Ankara ile Telaviv arasında yaşanandan etkilenmesi kaçınılmaz. Türk turizm şirketleri İsrail turizmi faaliyetlerinin son haftalarda yüzde 70 gerilediğini açıkladılar. Başka ekonomik etkileri ise ortaya çıkmadı. İsrail'in Türkiye'ye askeri ihracatı önemli. Türkler İsrail'e tekstil ve araba ihraç ediyor. Bu bağlamdaki muhtemel zararlara rağmen Erdoğan'ın bu tutumlarıyla elde ettiği en önemli kazanım halkına vefalı oluşudur. Ödeyeceği bedeli umursamaksızın halkının yanında durmayı seçti.

ZAMAN