1. YAZARLAR

  2. Hüseyin Öztürk

  3. Doğan Grubu’nun hayır düşmanı olduğu pekala bilinmektedir
Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Yazarın Tüm Yazıları >

Doğan Grubu’nun hayır düşmanı olduğu pekala bilinmektedir

11 Eylül 2008 Perşembe 03:55A+A-

Hayır hasenat yapmak; “bir insan”, “bir vicdan” ve “bir iman” işidir. Hayır ve hasenat işi, öyle herkesin kolay kolay yapabileceği ve herkese nasip olabilecek bir iş değildir.

Hayır ve hasenat yapabilmek için, öncelikle “helal para” kazanmak gerekir. Acaba Aydın Doğan ve adamlarının kazançlarında ne kadar helal para vardır ki, hayır ve hasenat işlerinden anlasınlar ve düşman olmasınlar?

Doğan Grubu’nun hangi şirketi, kanunlar ve kurallar ihlal edilmeden kurulmuş ve faaliyetine devam etmektedir? Bir tek ama bir tek dürüst bir şirket gösterebilirler mi?

Bu ve benzeri soruları çoğaltmak mümkün. Ülkemizin akıllısı da delisi de bilir ki, bu adamın ve beslemelerinin hayra bir işi yoktur. Hayra bir işi olduğunu bugüne kadar ne kimse görmüş, ne de kimse bilmiştir.

Dev matbaaları var, bastıkları hangi işi bileklerinin gücüyle almışlardır? Her şey ortada, bastıkları çok büyük işler var, birini göstersinler ve desinler ki, “Biz şu işin ihalesine girdik ve alnımızın akıyla aldık.” Bunu demeleri asla ama asla mümkün değildir.

Devletin geri ödemesiz destekleri olmazsa, devletten aldıkları kredilerin faizleri olmazsa, bir de resmi ilanlar ile ülkemizde ölen azınlıkların vefat ilanları, taziye ilanları olmazsa, bu adamların dürüst yollardan beslenmesi mümkün değildir ve hepsi aç gezer.

Dünyanın neresinde olursa olsun, kolay ve havadan para kazanan insanlar, “hayır düşmanıdırlar.” Söz konusu grubun ve benzerlerinin bugüne kadar herhangi bir hayır işinde öncülük ettiklerini gördünüz mü? Göremezsiniz, çünkü düşmandırlar.

Türkiye 28 Şubat sonrası Aydın Doğan ve benzeri hortumcuların planladıkları gibi sosyal patlama aşamasına gelmiş bir ülkeydi. Sosyal patlamanın eşiğine getiren bu rantçı kesimlerin felaketini Deniz Feneri gibi diğer sivil toplum örgütleri önlemiştir. Hayır işi yapan sivil toplum örgütleri olmasaydı, 28 Şubat’çılar ve bunların yüzünden ülke mahvolmuştu.

Deniz Feneri Türkiye’de ve dünyada milyonlarca muhtaç insana yaşam umudu oldu. Aydın Doğan ve adamları şarap mücadelesi verirken, Türkiye’nin dürüst ve helal yoldan para kazanan hayırseverleri, ülkenin yaralarını sarmakla meşguldü.

Yaraların sarıldığını gören ve çılgına dönen Doğan Grubu ve onun yardakçıları, hayır yarışının önünü kesebilmek için sadece bugün değil, daha ilk günden itibaren bayrak açmışlar ve her fırsatta hayır yarışının önünü kesmeye çalışmışlardır ve çalışacaklardır da.

Çünkü onların anladığı yardım, ancak “karşılığı olan” yardımdır. Cepleri dolar ve ciroları kat kat artarsa, bir yerlere yardım adında para aktarabilirler. Mesela mason teşkilatlarına para aktarmak, ertesi gün işlerinin açılması demektir.

Milletin değer yargılarına ters düşen sivil toplum kuruluşlarına yaptıkları yardımlar neticesinde büyük ilanlar ve büyük ihaleler alırlar. Bunların anladıkları yardım şekli budur. Bu şeklin içinde de; ne insani, ne vicdani, ne de imani bir unsur yoktur.

Adamlar zaten toplumun milli ve manevi değerlerine düşmandırlar. Bunlardan elbet hayra yarar bir haber ve yorum beklenemez. Bugün Deniz Feneri, yarın başka bir yardım kuruluşuna savaş açacaklardır ve hiç utanmadan mücadelelerini sürdüreceklerdir.

Böylelerin içlerindeki hayra ve iyiliğe karşı olan kin ve öfkelerinin dinmeyeceğini tüm ilahi kitaplar bildirmektedir. Yine ilahi kitaplar, içindeki münafıklığı yenemeyen her insanın büyük bir tehlike olduğunu ve herkesin bu ve benzerlerinden kendisini korumasını söyler.

Bu gerçekleri öğrenmek için Müslümanlığa müracaat etmelerine gerek yok. Hangi kiliseye gitseler, hangi havraya uğrasalar, hangi sinagoga varsalar, oradaki görevlilere rüşvet vermeden ve kendi lehlerine fetva almadan bu gerçekleri öğrenebilirler.

Almanya’daki Deniz Feneri üzerinden Türkiye’deki Deniz Feneri’ne savaş açmanın ahlaksızlığını tarif etmek için hiçbir dildeki kelimelerin yeteceğini sanmıyorum. Türkiye Deniz Feneri’nin kayıtları o kadar şeffaf, o kadar şeffaftır ki, sadece iftiracılar değil, sıradan masum vatandaşlar bile Deniz Feneri’ne uğrayıp, bağışların nasıl alındığını ve nerelere gittiğini çok rahat görebilirler.

Elbet iyiler kazanacaktır. Aksini düşünmek “bozgunculara” ve “münafıklara” yardımcı olmaktan başka bir işe yaramaz.

 

Vakit gazetesi

YAZIYA YORUM KAT

1 Yorum