1. YAZARLAR

  2. Mustafa Ünal

  3. Değişimin gücü mü statükonun direnci mi?
Mustafa Ünal

Mustafa Ünal

Yazarın Tüm Yazıları >

Değişimin gücü mü statükonun direnci mi?

31 Mart 2010 Çarşamba 00:10A+A-

Anayasa değişikliği paketinin Meclis Başkanlığı'na sunulmasıyla süreç resmen başladı. İlk açıklanan taslakta bazı değişikliklere gidildi.

Ayrıca 3 madde ilave edildi. Madde sayısı 29 oldu. Takvim şekilleniyor; AK Parti Grup Başkan Vekili Suat Kılıç, paketin önümüzdeki hafta çarşamba günü komisyonda görüşüleceğini söyledi.

AK Parti, siyasi partiler, sivil toplum örgütleri ve kamuoyundaki tartışmaları dikkate aldı. Çok eleştirilen, cumhurbaşkanının Anayasa Mahkemesi'ne üniversite mezunu iki üye ataması metinden çıkarıldı. Mahkemenin üye sayısı 19'dan 17'ye indi.

Teklifteki sürpriz son dakika değişikliği, komutanların Yüce Divan'da yargılanmasını öngören düzenleme oldu. Geçen yıl askerlere sivil yargı yolunu açan yasanın değişmesinden sonra komutanların nerede yargılanacakları tartışma konusuydu.

Pakete eklenen madde ile bu boşluk dolduruldu. Genelkurmay başkanı ve kuvvet komutanlarının 'görevlerine ilişkin suçlardan' Yüce Divan'da yargılanmalarının önü açıldı. Bu değişikliğin, belirsizliği sona erdirmekten başka amacı yok.

TOBB'un önerisi 'Ekonomik ve Sosyal Konseyi' kurulması pakete girdi. Taslak ile teklif arasındaki farklar, büyük oranda AK Parti heyetinin toplumun değişik kesimleriyle yaptığı görüşmelerin sonucu. Not edilen itirazların ve yeni madde önerilerinin dikkate alındığını söyleyebiliriz. Son rötuşlarda daha çok iş dünyasının izleri var. Bu normal de.

Muhalefet dosyanın kapağını açmadı. MHP ve CHP çay kahve ikramının ötesine geçebilseydi herhalde düşünceleri pakete yansırdı. 12 Eylül darbe anayasasından en çok şikâyet eden iki parti MHP ve CHP'nin değişikliğe katkı vermemesi oldukça manidar.

Mevcut maddelere itirazları ve yeni teklifleri olmalıydı. Bu görüntüyle CHP ve MHP Anayasa'dan şikâyet eden parti durumuna düştü. Sadece şikâyet eden de değil, şikâyet ettikleri Anayasa'yı değiştirtmemek için yoğun çaba harcayan parti durumunda... Dün bu iki partinin grup toplantıları vardı. Baykal ve Bahçeli, ağırlıklı olarak anayasa değişikliğini değerlendirdi.

CHP lideri eski ezberini tekrarladı: 'Yargı ele geçiriliyor'. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün rektör atamalarını örnek gösterdi. Gül, kendinden önceki Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'den farklı yöntem mi uyguluyor? Hayır.

Sezer, en çok oy alan adayı mı atadı? Hayır. Hiç sıralamaya bakmadan, nasıl katı ideolojik kriterlere göre atama yaptığını herkes biliyor. CHP'nin sesi o zaman çıkmıyordu. CHP'ye göre Sezer yaparsa 'iyi', Gül yaparsa 'kötü'...

Baykal, konuşmasında anayasa değişikliğine toplumun destek vermediği iddiasını dile getirdi. Eğer öyleyse referandumdan korkmak niye? Aksine halkoylamasına sunulmasını teşvik etmesi gerekmez mi? CHP'nin, Meclis'teki oylamalarda 367 rakamı aşılsa bile paketin referanduma götürülmesini talep etmesi gerekmez mi?

CHP tam tersine bütün stratejisini paketin halka gitmesini engelleme üzerine kurdu. Bu amaçla Anayasa Mahkemesi'nin kapısını çalacağı kesin.

MHP lideri Devlet Bahçeli, yargı organının tarafsızlığını ve bağımsızlığını güçlendiren yapılanmanın gerekli olduğunu söylemesine rağmen değişikliğe karşı mesafeli tutumunu sürdürdü. 'Anayasa taslağı tam bir dayatmadır' dedi.

Yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığı güçlendirilmesi gerekiyorsa bunun tek yolu var, o da anayasal reform... 29 maddelik paketin amacı da bu. Yargıda yapısal değişimden başka tarafsızlığı ve bağımsızlığı mümkün kılacak çıkış yolu görünmüyor.

Meclis'in anayasa sınavı başladı. Askeri darbenin ürünü 12 Eylül anayasasında bugüne kadar tam 16 kez değişiklik yapıldı. Ama en ciddisi bu... Değişimin gücü, statükonun direncini aşacak nitelikte.

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT