1. YAZARLAR

  2. Taha Kıvanç

  3. Çanak çömlek patladı
Taha Kıvanç

Taha Kıvanç

Yazarın Tüm Yazıları >

Çanak çömlek patladı

14 Şubat 2009 Cumartesi 04:55A+A-

Akşam ile Güneş gazetelerinin ve Show-TV ile SKY-TÜRK'ün patronu Mehmet Emin Karamehmet'in askerlerce alınan 'ifadesi'ni Taraf gazetesi yayımladı ve medyada 'çanak-çömlek patladı'... Bundan böyle bizim câmiada hiçbir şey eskisi gibi olamayacak...

Nasıl olabilir ki?

Bir medya grubunun başına kimin geleceğine patronun karar verdiğini düşünürdük. Yayın yönetmeni kim olacak? Kimlere köşe verilecek? Nasıl bir yayın çizgisi izlenecek? Bütün bu konularda son karar mercii 'patron' bilinirken, Taraf'ın sunduğu belge, patronun da patronu olduğunu gözlerimize sokuverdi.

Şimdi cevabını aradığımız soru şu: Karşımıza çıkan tablo yalnızca bir grupla mı ilgili? Acaba 'patron' diye bildiğimiz bütün insanların arkasında ne yapacaklarını ve kimlerle yapacaklarını kulaklara fısıldayan bir başka patron mu var?

Umarım, hemen hepsi Ergenekon Davası sanığı olan kişilerle içli-dışlı bir tek o grup vardır; aynı kişiler, aynı yöntemlerle diğer medya gruplarını da hizaya getirmek için çaba göstermemişlerdir... Aksi halde medya câmiasında selâmı alınacak pek az kişi kalacak...

Yeni ortaya çıkan durum bana Başbakan Tayyip Erdoğan'ın medyaya olumsuz bakışı üzerinde bir daha düşünmem gerektiğini hatırlattı: Tayyip Erdoğan 'demokrat' kişiliğiyle ters düşme pahasına medya karşıtlığı yapıyor. Eline geçen her fırsatı gazetelerin kasıtlı yalan haber yaptıkları iddiasını dillendirmek için kullanıyor. Onu dinlediğinizde “Batsın bu medya düzeni” diye düşünmeden edemiyorsunuz. Bir çok yerde, onun sert konuşmaları sonrasında, medya mensuplarını yuhaladı Ak Partililer...

Neden böyle davranıyor olabilir Başbakan Erdoğan?

'Başbakan' devlette istihbarat akışının orta yerinde bulunan kişidir. İnsanlar hakkında yalnızca okuyup dinleyerek kanaat sahibi olmaz bir başbakan; kendisine sunulan istihbarat raporları da gözünü açacak bilgiler sunar ona...

“Acaba” diyorum, “Bizlerin gözle göremediğimiz, kendisinin raporlardan edindiği bilgiler mi Başbakan Erdoğan'ı medya ve medya mensupları konusunda hırçınlaştırıyor?”

Herkesi huzursuz eden bir ortam var medya dünyasında. Ülkemizin en büyük medya grubunun amiral gemisi konumunda olan gazetenin yöneticisi, dün, Ergenekon Davası sürecinin kendisine yansıyan yönünden duyduğu rahatsızlığı seslendiriyordu. Savcıların 2500 sayfalık iddianameyi yazarken yararlandıkları belgeler arasında bulunan el yazılı bir notta onun da adı geçiyormuş...

'Deli saçması' diyor bu belge için... Rahat ve huzuru kaçmış bu yüzden; 'çete üyesi' gösterilmek hoş bir duygu olmamalı...

Daha önce de yazmıştım, bir daha tekrarlayayım: İddianame eklerinde bulunan kendisinin 'deli saçması' dediği türden notlara aldırmaması gerekiyor... O belgeyi ilk gördüğümde 'deli saçması' deyip geçtim, hiç mi hiç önemsemedim. Kendisinin hâlâ o nota takılı kalmasına doğrusu çok şaşırıyorum...

Ben onun yerinde olsam şöyle düşünürdüm: O sahte belgeyi Ergenekon sürecine ters bakmamı isteyen birileri üretmiş olmalı; o halde ben böylesine saçma-sapan uyduruk bir kâğıt parçası yüzünden konudan uzak durmamalıyım.

Uzak durması, o kâğıt parçasının asla beceremeyeceği türden bir irtibatın kendisiyle kurulmasına yol açıyor çünkü. Ülkenin her köşesinde Ergenekon konusu ne zaman açılsa “Neden?” diye başlayan soruların en başında ülkemizin en büyük medya grubunun konuya yaklaşımı yer alıyor. “Neden?” sorusuna verilen cevaplar hiç de iç açıcı olmuyor.

Kafa karışıklığına bir de Başbakan Erdoğan'ın tavrını ekleyin...

“Tayyip Erdoğan bize vurdukça satışımız artıyor” diye yazmıyorlar mı, “Yahu, bu adamların gözünü açacak bir tek dostları yok mu?” diye düşünmeden edemiyorum...

Ergenekon Davası'na uzak duruş grup gazete ve televizyonlarının habercilik reflekslerini de olumsuz etkiliyor. Dün bir meslektaş, köşesinde şunu yazdı: “Taraf Gazetesi'nin 'belge paylaşımı' konusundaki taahhüdünü de bir kenara bırakarak iddia ediyorum; Hürriyet Gazetesi'nin bugün ulaşamayacağı devlete ait hiçbir 'gizli' belge yoktur. Bu maharetlerini Susurluk, Şemdinli ve Mavi Hat gibi birçok operasyonda ziyadesiyle gösterdiler.”

Konuya uzak durmaları, insanların zihinlerine fazla mesai yaptırmaya başladı ve bu da yalnızca kendileri için değil 'gazeteci' bilinen herkes için 'tehlikeli' boyutlara ulaşmaya başladı. Büyük gruplar böyle ortamları alacakları akıllı kararlarla atlatırlar. Açığa çıktığında kamuoyunun aleyhte kanaat sahibi olacağı yanlış işler yapanlar varsa, onlarla yollarını ayırmak bir ilk adımdır... Geçmişte bu sebeple gazetesini satmak zorunda kalan patronlar bile olmuştu.

Çanak-çömlek patladı beyler...

YENİ ŞAFAK

YAZIYA YORUM KAT