1. YAZARLAR

  2. Fikret Ertan

  3. Bir saldırının anatomisi
Fikret Ertan

Fikret Ertan

Yazarın Tüm Yazıları >

Bir saldırının anatomisi

17 Temmuz 2008 Perşembe 05:18A+A-

Amerikan başkan adayları Barack Obama ve John McCain bugünlerde dış politika program ve hedefleri üzerinde konuşuyorlar.

Irak konusu şüphesiz her iki adayın üzerinde durduğu bir konu; ancak Afganistan'da son günlerde tırmanışa geçen şiddet olayları ve saldırılar sonucu Afganistan her ikisi bakımından da en öncelikli dış politika meselesi olarak önem kazanmış bulunuyor.

Bunda da şüphesiz Amerikan askerî kayıpları bakımından Afganistan'ın son iki ayda Irak'ı geçmiş olması ve geçen pazar günü meydana gelen Taliban saldırısının hedefi olan Amerikan üssünde üç yıl aradan sonra Amerikan ordusunun en büyük kayba uğraması büyük rol oynamış bulunuyor.

Esasen ben son yazımda bu saldırıdan ve üsten söz etmiştim. Bugünlerde saldırı ile ilgili ayrıntıların ortaya çıkmaya başladığı ve bunları ilginç ve anlamlı bulduğum için bugün bu konuya dönme gereğini duydum.

Pakistan sınırına bitişik Kunar eyaletinin uç noktalarından birisinde Vanat adlı mezraya yakın bir yerde 10 gün kadar önce kurulan bu ileri operasyon üssü, Afganistan'da bulunan 40 civarındaki aynı nitelikteki üslerden birisi. Bu üslerde Amerikan ve Afgan askerleri birlikte bulunuyorlar. Vanat üssünde saldırı gününde hafif silahlarla donatılı 45 Amerikan ve 25 Afgan, toplam sadece 70 asker görev yapıyordu. Üs, güvenlik tedbirleri ve altyapısı bakımından da tam anlamıyla tamamlanmamıştı.

Üssü sürekli gözetleyen Taliban da şüphesiz bu durumu biliyordu ve bu yüzden korunma bakımından zayıf gördüğü üssü ani bir saldırıyla ele geçirmeyi planlamıştı. Nitekim öyle de yaptı. İki yüz kadar militandan müteşekkil bir Taliban gücü, geçen pazar sabahı şafak vakti saat 04.30 civarında üsse iki ya da daha fazla koldan makineli tüfek ateşi ve roketatarlarla saldırıya geçti. İlk hedefi üssün hemen yakınındaki gözetleme kulesiydi. Amerikan kayıplarının büyük bölümü, gerektiği şekilde korunmayan bu kule ve civarında meydana geldi.

Kule saldırısıyla aynı anda bir başka Taliban kolu, üssün çevre koruma duvarının bir kısmını tahrip edip yıkarak üssün iç kısmına girmeyi başardı. Bu bölgede çok şiddetli çatışmalar yaşanırken üs komutanı, karargâhtan topçu ve hava desteği talep etti. Haberlere göre, karargâh bu taleplere anında cevap verdi. Ağır topçu ateşiyle birlikte Apache saldırı helikopterleri, F-15 ve A-10 savaş uçakları, Predator denen silahlı insansız hava araçları ve bir B-1 ağır bombardıman uçağı hemen çatışma sahnesinin üzerinde yerlerini alırlarken bunlardan açılan muazzam ateş sonucu Taliban ölülerini de geride bırakarak üsten geri çekilmek ve kaçmak zorunda kaldı. Böylece özellikle hava bombardımanı sayesinde üssün Taliban'ın eline geçmesi neredeyse son anda önlenmiş oldu.

Yeri gelmişken söyleyelim, Amerika, Afgan semalarında 24 saat hem devriye ve hem de saldırı ve bombardıman görevleri yapacak belli bir hava gücünü sürekli faal halde tutuyor ki böylece son saldırıda olduğu gibi herhangi bir olaya anında müdahale edebilsin. Mesela 8 adet B-1 her gün konuşlandıkları Hint Okyanusu'ndaki Diego Garcia Üssü'nden Afganistan'a en az dört sorti yapıyorlar. B-1'lere ilaveten 10 adet B-52 ağır bombardıman uçağı da Afganistan operasyonları için tahsis edilmiş bulunuyor. Amerikan askerî kaynakları özellikle B-1'lerin Afgan hava operasyonlarının en başarılı uçakları olduğunu, Soğuk Savaş ürünü olan ve bir zamanlar devre dışı bırakılsın denilen bu uçakların Afganistan'da kendilerini ispat ettiklerini söylüyorlar. Bu saldırı ve sonuçlarının anatomisini böylece anlattıktan sonra son söz olarak Amerika ve NATO'nun hava güçleri sayesinde Taliban ile baş edebildiklerine, etkin hava gücü olmasa bunun mümkün olamayacağına işaret edelim.

Son saldırıdan alınacak çok önemli askerî dersler var, bizden buradan ilgililere hatırlatması...

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT