1. YAZARLAR

  2. Mehmet Altan

  3. Belge neyin asimetriğiydi?
Mehmet Altan

Mehmet Altan

Yazarın Tüm Yazıları >

Belge neyin asimetriğiydi?

25 Ekim 2009 Pazar 05:03A+A-

Nasıldı o iri laf? “Orduya karşı asimetrik psikolojik savaş”... Pöh... Pöh... Pöh... Bu teşhis kimin? Genelkurmay Başkanı Orgeneral Başbuğ’un... Vay... Vay...   Vay... Bu savaşı kim yapıyor?

Deniz Piyade Kurmay Albay Dursun Çiçek’in hazırladığı ve kamuoyunda “AK Parti ile Gülen’i Bitirme Planı” diye bilinen belgenin peşine düşenler...

 Genelkurmay Başkanı bunu ne zaman söylüyor?

 Neredeyse tüm televizyon kanallarının canlı verdiği 26 Haziran tarihindeki basın toplantısında.

***

 Daha 26 Ekim olmadan...

 Teşhisin ne kadar isabetsiz, yalan yanlış olduğu anlaşılıyor.

 Neden?

 “İrtica Eylem Planı”nı, bal gibi Genelkurmay içerisinde, Genelkurmay Harekât Başkanlığı Bilgi Destek Daire Başkanlığı’nda çalışan Dursun Çiçek’in hazırladığı ispatlanıyor.

Orijinal belge...

Islak imza...

Hepsi ele geçiriliyor.

 Askeriyenin yönetiminin haline bak...

***

 Ya o olayın üstünü alelacele kapatarak “takipsizlik” kararı veren “hukukçu” Genelkurmay Askeri Savcısı...

 Ya o Ergenekon Mahkemesi’nin tutukladığı Dursun Çiçek’i, devreye girerek tahliye eden libero “üye”...

 Ya o canlı yayın sırasına girenler...

 Ya o “belgeyi” yayınlayan ve “peşine düşenlere” ana avrat hücum eden TSK gazetecisi ve yorumcuları...

 Baktım kimi haberi görmemiş, kimi de dut yemiş bülbüle dönmüştü.

 “Belgenin” kâğıt parçası olduğunu kaleminden kan damlayarak iddia eden yiğitler, dün arazi olmuşlardı.

 Bugün de tam siperlerdir herhalde...

***

27 Haziran tarihli “demokrasiye karşı asimetrik psikolojik savaş” başlıklı yazımda ne yazıyordum?

 “Genelkurmay Başkanı, delillerin değerlendirilmesini mahkemeye bile bırakmaktan ürken Genelkurmay Askeri Savcısı’nın kararına abartılı bir şekilde sahip çıkıyor...

Neden?

Ayrıca...

‘Askeri yargı’ konusunda, Poyrazköy’de bulunan silahlarda olduğu gibi doğruyu söylemiyor...

 Doğruyu söyleyenleri de yakışıksız bir biçimde ‘maksatlı’, ‘cahil’ diye suçluyor...

Ama yeryüzündeki ülkelerden bir tek ‘askeri Yargıtay’, bir tek ‘askeri Danıştay’ örneği veremiyor...

Veremez, çünkü yok.

O halde bu üslupsuzluk neden?

Haksız olmanın, doğruyu söyleyememenin öfkesi mi?”

***

 İrtica Eylem Planı’nda korkunç şeyler yazıyor.

Komplolarla günahsız insanları silahlı terör örgütü gibi sunmaya yönelik cin fikirlerden tutun da, demokratik nizamın canına ot tıkamaya...

 Demokratik bir hukuk devleti iddiasında şeytanın bile aklına gelmeyen dehşetengiz rezaletler.

 Genelkurmay Başkanı da bunun üzerine gideceğine, bunu soruşturanları “orduya karşı asimetrik psikolojik savaş” yürütmekle suçluyor.

 Hâlbuki “demokrasi” peşinde koşan insanları insafsızca suçlamak yerine, makamının bulunduğu kata hâkim olsa, Ergenekon’un “demokrasiye karşı asimetrik bir psikolojik savaş” yürüttüğünü görecek...

 Kendi itibarını da sarsarak dört ay içinde hakikatle hiç bir ilgisi olmadığı anlaşılan “kâğıt parçası” beyanlarından uzak duracak...

 Bugünkü duruma düşmeyecek.

***

 Birde...

 Genelkurmay Başkanlığı, doğruluğu ortaya konulamayan belgeyi üretenler, sızdıranlar ve yayımlayanlar hakkında gerekli soruşturmanın yapılması amacıyla dosyanın İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesini kararlaştırmış ve “sahte belge üretenler yargılansın” arzusunu dillendirmişti.

 Güler misin, ağlar mısın?

***

 Askeri vesayete...

 Tek parti rejimine...

 Kaydır yuttura...

 Güdümlü medya rahatlığına...

 Öylesine alışılmıştı ki...

 “Belgeler” kapı gibi ortada iken, “kâğıt parçası” türü inkârlara bir ömür rastladık.

 Buradaki farklılık, “doğrunun” ortaya çıkması ve askeri cihet yönetiminin tomografisinin herkesçe görülmesinin sağlanması.

 Sevindirici olan, bu işin de kurum içi insanlar tarafından ortaya çıkarılması...

***

Dün...

Belgenin doğrulu halinde...

 Birinci Cumhuriyet alışkanlıklarının tamamen biteceğini, demokratik cumhuriyetin vatandaşına hesap veren hizmet anlayışının bir daha geri gitmemek üzere yerleşeceğini söylemiştim.

 Çünkü “İrtica Eylem Planı”, bir tek belge üzerinden Birinci Cumhuriyet’in ne olduğunu olağanüstü bir şekilde anlattı.

 Bu döneme 27 Haziran’daki yazımın başlığının adını verebiliriz:

 “Demokrasiye karşı asimetrik psikolojik savaş”...

STAR

YAZIYA YORUM KAT