“Bana Büyükelçi (Ahmet Zeki Bulunç) söyledi; bir sosyal faaliyet sırasında jandarmaya brifing vermiş. O an bir şey demedim ama rahatsız oldum. Bu brifingten haberim yoktu.” Bunu kim söylüyor? Genel Kurmay eski Başkanı Hilmi Özkök. Bahsettiği Ahmet Zeki Bulunç kim? KKTC’nin Ankara eski Büyükelçisi...

 “Bağımsız ve egemen” olduğunu söyleyen bir devletin büyükelçisinin Jandarma ile ne ilişkisi olabilir?

 İddialara göre Bulunç, emekli Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Şener Eruygur’la, dönemin Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş arasında kuryelik yapıyor.

 Amaçları ne?

 KKTC’yi dünya nezdinde yasallaştıracak, KKTC halkını AB üyesi yapacak, Türkiye’nin AB sürecini hızlandıracak olan Annan Planı’nı bıçaklamak.

 Ve darbe yaparak, AK Parti’yi iktidardan devirmek.

* * *

 Eruygur’da ele geçirilen ses dosyasındaki bilgiye göre...

 Eruygur, Annan Planı çerçevesinde, Kıbrıs konusunda New York’ta yürütülen görüşmelere ilişkin Bulunç’tan bilgi istiyor.

 Bulunç ise önce istenen bilgiyi Eruygur’a veriyor, ardından da Denktaş’ın, Kıbrıs’ın Annan planıyla ilgili olarak referanduma götürülmemesi için plan yaptığını anlatıyor.

 Ne yazık ki Denktaş ile Eruygur’un anti-Annan Planı büyük ölçüde yürüdü ve Kıbrıs Rumlarının ekmeğine yağ sürdü.

* * *

 Annan Planı’nın en zayıf noktası, Rumların bu plana “hayır” demesi, Kıbrıs Türklerinin ise kabul etmesi halinde ortaya çıkacak durumdu.

Dönemin BM Genel Sekreteri Kofi Annan bu zafiyeti aşmak için Rumların AB’ye tam üye olması öncesinde sunduğu planın referanduma götürülmesini istiyor ve 12 Aralık 2003 tarihini öneriyordu.

 Böylece, Rumların referanduma “hayır” demeleri AB üyeliklerini engelleyecekti.

 Denktaş-Eruygur koalisyonu bu referandumu engelleyerek, hem KKTC’nin, hem bizim en büyük kozumuzu elimizden aldı. Rumların zahmetsizce AB’ye üye olmasını sağladılar.

 24 Nisan 2004 tarihinde referanduma gidildiğinde ise Rum kesimi çoktan AB üyesi olmuştu.

 Plana “evet” demelerine gerek kalmamıştı... Böylece, Kıbrıs’ın “Korsan Ada” olmaktan kurtulması ve KKTC halkının AB üyesi olması, KKTC’nin Cumhurbaşkanı ve Türkiye’nin Jandarma Genel Komutanı tarafından engellenmiş oluyordu...

* * *

 Engellenen sadece KKTC’nin AB üyeliği değildi...

 Türkiye-AB ilişkilerinde Kıbrıs’ın en pürüzlü konu haline gelmesi ve müzakere sürecinde sekiz başlığın askıya alınması bu ikili sayesinde gerçekleşti.

 Üstelik işin kara mizah tarafı, şimdi Ergenekon Davası sanığı olanlar, o süreçte Rum yönetiminin bize gol atmasını engellemeye çalışanlara “hain” damgası vurmaya çalışıyordu...

* * * 

 KKTC halkı, Denktaş ve Ergenekoncu Eruygur ikilisi yüzünden bırakın AB üyesi olmayı, hala dünyanın tanımadığı bir devletin vatandaşları olarak yaşamakta...

 Ama Annan Planı’na “evet” demeleri bile, KKTC’nin ekonomik gücünü ve yaşam alanını dün ile kıyaslanmayacak bir şekilde değiştirdi, geliştirdi, güçlendirdi.

 KKTC kendi Cumhurbaşkanının tuzağına düşmese ve Annan Planı 12 Aralık’ta oylansa, bugün sorunsuz yaşayan bir toplum olacaktı...

* * *

 Kendini “vatansever” olarak takdim edip...

 Kendisini ölçü aldıktan sonra da diğerlerini “hain” olarak yaftalayanlardan oldum bittim şüphelenirim.

 Aklıma hep, Türkiye İşçi Partisi milletvekillerine “hainler” diyerek saldırıp, daha sonra Fransa sınırında baz morfin kaçakçısı olarak yakalanan ve uyuşturucudan yıllarca yatan “vatansever” eski milletvekilleri gelir.

 Anlaşılmaz bir şekilde Rumlara çok yardımcı olacak planları hayata geçirenlerin, bunu engellemeye çalışanları da “hain” ilan etmesinin, baz morfin kaçakçılarının “vatanseverliğinden” ne farkı var ki?

 * * * 

 3. Ergenekon İddianamesi, Annan Planı sırasındaki tartışmalarda “vatanseverlik” sloganı ile rol alanların esas misyonlarını belgeleriyle ortaya seriyor.

 Ama benim merakım başka...

 KKTC eski Ankara Büyükelçisi üstünden KKTC Cumhurbaşkanı ile kuryeleşen Jandarma eski komutanı bizim buralarda, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanıyor...

 Acaba halkının çıkarlarına ihanet eden eski Cumhurbaşkanlarının yargılanması söz konusu olsa, onlar KKTC’de hangi mahkemede yargılanır?

STAR