1. HABERLER

  2. İSLAM DÜNYASI

  3. TUNUS

  4. Batı ve işbirlikçileri devrim değil darbe tezgahlar!
Batı ve işbirlikçileri devrim değil darbe tezgahlar!

Batı ve işbirlikçileri devrim değil darbe tezgahlar!

Tunus’ta yaşananlar devrim süreçleri hakkında ortaya sunulan tezleri bir bir boşa çıkartıyor!

26 Temmuz 2021 Pazartesi 17:37A+A-

HAKSÖZ HABER

Arap Baharı olarak ifade edilen daha ziyade Ortadoğu İntifadaları şeklinde isimlendirmeyi tercih ettiğimiz süreç son yıllarda dünya tarihini en çok etkileyen hadiselerden birisi şüphesiz.

Tunus’ta başlayan ve Libya, Mısır, Yemen, Suriye ile devam eden süreç birçok yönetimin değişmesine birçoğunun da gücünü kaybetmesine sebep oldu. Bu yönetimlerin ortak özelliği baskıcı, zorba ve halk karşıtı olmalarıydı. Bir kişiye veya kesime dayanan bu rejimler halkın büyük çoğunluğunun yaşam tarzı ve idealleriyle düşmanlık içerisinde hüküm sürüyorlardı.

Son cümledeki tespit Ortadoğu İntifadalarının muhtevasını anlamak açısından önemli. Halklar diktatörlüklere karşı ayaklandıklarında onları harekete geçiren saikler bu zıtlık üzerinden inşa oluyor. Elitist, seküler rejimler siyasi, ekonomik, kültürel ve dini olarak kendi toplumlarıyla çatışarak varlıklarını sürdürebiliyorlar. Bir yönüyle bu durum Türkiye içinde geçerlidir!

Bu bağlamda defalarca izah edilmesine rağmen Ortadoğu ülkelerinde yaşanan hadiseler hep dış dinamikler ve komplo teorileriyle izah edilmeye çalışıldı. Bu yaklaşım hala televizyon kanallarında konuyu değerlendiren “meşhur isimler” için geçerlidir.

Halkların üzerinde kurdukları ekonomik ve siyasi tasallut sebebiyle bir bir devrilmeye başlayan rejimlerin alternatifini ise halkların da harekete geçirici gücü olan İslami perspektif oluşturmaktadır. Bunu Tunus’ta, Libya’da, Mısır’da ve Suriye’de yaşadık, yaşamaya devam ediyoruz! Devrilen rejimlerin yerine ön plana çıkan yapılar hemen İslamcı teşkilatlanmalar oldu. Ancak bazı aklı evveller yine hadiseyi dış güçler ve komplo teorileriyle izah etme yoluna gitti.

İslamcıların yükselişini devrimlerin "Batı tarafından desteklenmesi" ile izah etme gafletine düşünler devrilen diktatörlerin Batı ile olan ilişkilerini ise görmezden geldiler. Örneğin Mısır’da devrime karşı darbe yapılınca Batı’nın kimi desteklediği de bunlar için çok önem arz etmedi. Çamur at izi kalsın yaklaşımıyla İslamcılık itham edilmeye çalışıldı!

Suriye’de de benzer bir süreç yaşandı. Rusya ile geçmişten gelen ilişkileri sebebiyle Esed rejimini çok da müspet görmeyen Batı, rejimin alternatifinin İslamcıların olduğunu görünce Suriye halkının katledilmesine karşı sesini dahi çıkartmadı! 

Batı'nın işbirlikçileri vesilesiyle devrimlerden değil darbelerden yana olduğu Tunus'taki darbe girişimi ile de anlaşılmıştır! Devrimlerin başladığı yer olan Tunus’ta İslami yaklaşıma sahip olan Nahda her şeye teyakkuzla yaklaştı. En fazla oyu aldığı dönemde dahi koalisyon hükümeti kurmayı tercih etti. Her konuda toplumsal uzlaşı vurgusu yaptı. Zaman zaman ana ilkelerinden dahi taviz vererek İslamcı çevrelerden haklı eleştiriler aldı. Ancak bunu yaparken hep sürecin zorluğuna dikkat çekerek eleştirileri yumuşattı.

Bugün ise Tunus’ta laik dikta tekrardan şahlanmak için askeri darbeye girişiyor. Nahda’nın erdemli bir tavırla kendisinden çokça feragat ederek yürüttüğü süreç dahi laik-seküler çevreleri "teskin etmeye" yetmemiş anlaşılan!

Mısır’da Müslüman Kardeşler’in siyasi iktidarı seçimle kazandıktan sonra yönetim hakkını kullanmasına getirilen eleştirilerin ne kadar içi boş bir zeminden kaynaklandığı da bir kere daha anlaşılmıştır. Bu tezin temel kalkış noktasını Tunus örneği oluşturuyordu. Ancak verilen tavizlere rağmen Tunus statükosu darbeye kalkışarak, Batı ve onun ideolojisine eklemlenmiş çevrelerin İslam düşmanlığını gözler önüne serdi!

Türkiye’deki bazı utanmaz isimlerin de alkış tuttuğu darbe girişimi bölgemizde yaşanan çatışmanın hala İslami olan ile ona mugayir olan arasındaki gerilimden kaynaklandığını gösteriyor. Seçimle iktidara da gelseniz, seçimle tavizler vererek hakkınız olan iktidarı koalisyon ile de paylaşsanız veya silahlı mücadeleyi de tercih etseniz Batı ve onun müstemlekeleri koşullar oluştuğunda askeri veya siyasi darbe yoluyla sizi hedef alacaktır!

Bugün ise Tunus’ta Nahda’nın meşru ilerleyişine karşı gerçekleştirilen darbe girişimini reddedip İslami ve insani olanı destekleme günüdür! Halkların özgürlük ve adalet çığlığını boğmak isteyen darbeci zihniyet direniş karşısında kaybetmek zorundadır! Hiçbir şekilde meşruiyete sahip olmayanların coğrafyamız üzerinde hak iddia etmeleri zorbalığın en büyüğüdür. Tunus’ta başlayan halk devrimlerinin orada boğulmaya çalışılmasına izin verilmemelidir!

Etiketler : , , ,

HABERE YORUM KAT

3 Yorum