1. YAZARLAR

  2. Erhan Başyurt

  3. Başbuğ, Işık'tan sonra Koşaner'i de yakacak mı?
Erhan Başyurt

Erhan Başyurt

Yazarın Tüm Yazıları >

Başbuğ, Işık'tan sonra Koşaner'i de yakacak mı?

08 Ağustos 2010 Pazar 04:48A+A-

Genelkurmay Başkanlığı ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı koltuklarına kimlerin oturacağı halen meçhul.

Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un, istediği isimlerin kuvvetlere atanması amacıyla izlediği gerilim stratejisi sürüyor.

Yine de bu süreçte iki kritik görüşme gerçekleşti.

Cumhurbaşkanı Gül ile Işık Koşaner, Başbakan Erdoğan ile Başbuğ bir araya geldi.

Başbuğ'un gece yarısına kadar süren görüşmede, Başbakan'a "Necdet Özel'in Kara Kuvvetleri'ne çekilmesi, Aslan Güner'in de Jandarma Komutanı olarak atanmasını" önerdiği dile getiriliyor.

BUGÜN sürmanşetten "Hedef Güner'e Yol Açmak" diyerek krizin perde arkasındaki planı üç gün önce duyurmuştu.

YAŞ toplantılarının üçüncü gününde, Başbuğ, Orgeneral Hasan Iğsız ve Orgeneral Aslan Güner'in Karargâh'ta yaptığı "üçlü gizli zirve"de bu stratejinin geliştirildiği konuşuluyor.

Necdet Özel'in önünü kesmek ve Koşaner sonrası Genelkurmay Başkanlığı'na gelmek konusunda da Aslan Güner'in Başbuğ'u ikna ettiği ifade ediliyor.

Başbuğ, Iğsız'ı Kara Kuvvetleri Komutanı olarak atatmayı başaramayınca, müthiş bir hırsla Güner'i Jandarma'ya getirmek için çabalıyor.

Plan tutarsa, Necdet Özel 2017 yerine 2012'de emekli olacak.

2013-17 arası Aslan Güner, ardından da Bekir Kalyoncu Genelkurmay Başkanı olacak.

Başbuğ böylece Türk Silahlı Kuvvetleri'nin önümüzdeki 10 yılına da imza atmış olacak.

Kara Kuvvetleri'ne gelmesi beklenen Orgeneral Atilla Işık'ın da bu strateji kapsamında, hükümetin manevra alanını daraltmak için istifaya zorlandığı dile getiriliyor.

Işık'ın, "silah arkadaşlığı" ve "AK Parti'nin adamı olursunuz" gibi gerekçe ve baskılarla emeklilik dilekçesi vermeye zorlandığı kaydediliyor.

Ancak Başbakan Erdoğan'ın önceki gün Eskişehir'e giderken yaptığı açıklamalardan sürecin bundan sonrasına ait ipuçlarını elde etmek mümkün...

''Ay sonuna kadar atabileceğimiz adımlar söz konusudur.

TSK kurum olarak oturmuştur. Kurum olarak çalışmasını devam ettirebilir.

Emeklilik talebinin anında işleme konulması da söz konusu değil. Emeklilik talepleri ay sonuna kadar değerlendirilir. Ama Milli Savunma Bakanımızın imzaladığı anda kabul edilmiş sayılır.''

Başbakan kamuoyundaki algının aksine, atama sürecinin tıkanmadığını önlerinde çözüm alternatifleri olduğunu gösteriyor.

Ay sonuna kadar beklenmesi demek, Genelkurmay Başkanı Başbuğ, Kara Kuvvetleri Komutanı Koşaner ve Jandarma Genel Komutanı Işık ve Orgeneral Hasan Iğsız'ın emekli olması demek.

Bu durumda yeni bir komuta kademesi şekillenir.

Koşaner'in, Genelkurmay Başkanı olması ihtimali de ortadan kalkar.

Başbuğ'un, Aslan Güner'e Genelkurmay Başkanlığı yolu açmak için başlattığı krizin en büyük mağduru da beklenmedik şekilde Atilla Işık'ın ardından Işık Koşaner olur.

Bir yıllığına Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na getirilmesi beklenirken emeklilik dilekçesi veren Atilla Işık'ın da hükümet üzerinde istenilen şok etkiyi yapmadığı görülüyor.

Erdoğan'ın, "emeklilik işleminin anında uygulanmasının söz konusu olmadığı" açıklaması bunu gösteriyor.

Şayet, askerler uzlaşma yönünde bir isim teklif etmezlerse, hükümetin ay sonunu beklemeden bazı hamleler yapması da söz konusu olabilir.

Gelinen noktada, hükümetin geri adım atması, bir yönüyle siyasi intihar olur.

Asker, sivil otoriteye tabi olmanın demokrasinin gereği ve toplumun talebi olduğunu artık görmeli.

Başbuğ, yargı süreçlerinin kendisine uzanmasını engellemek ya da TSK'nın geleceğine damga vurmak amaçlı tırmandırdığı bu krizden sonuç alamaz.

Demokrasilerde, atanmış bürokratlar sivil otoriteye tabidir.

Sivillere, yasal yetkisi olmadığı halde atama listesi dayatamaz, "toplu istifa" ya da "krizi tırmandırma" gibi yöntemlerle baskı kuramaz.

Kurarsa, demokratik hukuk devletlerinde bunun faturası ne ise ona da katlanır.

Bekleyip göreceğiz. 

BUGÜN

YAZIYA YORUM KAT