1. YAZARLAR

  2. Mehmet Altan

  3. Başbuğ Başbuğ’a karşı
Mehmet Altan

Mehmet Altan

Yazarın Tüm Yazıları >

Başbuğ Başbuğ’a karşı

26 Ekim 2009 Pazartesi 00:41A+A-

Saatler bir saat geri alınınca sanki gün uzayıverdi. Sonbahar, olağanüstü güzelliğiyle bu tatil gününün içinde salınıyordu. Sağlık Bakanlığı, H1N1 virüsü nedeniyle ilk can kaybının yaşandığını...

...Ankara’da bir hastanede tedavisi yapılan 29 yaşındaki temizlik işçisinin domuz gribinden öldüğünü açıklayınca, sabah ılıklığı soğuyuverdi.

Ardından Ankara Valiliği’nin okulları gene domuz gribi nedeniyle bir hafta tatil ettiği duyuldu. Tatil, “öğrencinin rüyası” olsa da, domuz gribi sahaya inmiş, Azrail’le işbirliğine soyunuyordu.

*** 

Gazetelere göz attım.

“İrtica Eylem Planı”nın “ıslak imzalı orijinal belgesinin” ortaya çıkması, askeriye içinde “darbe” girişimini de doğrulamakla kalmıyor, Ergenekon iddialarını da çok

sağlam bir zemine taşıyordu.

Bu kadar vahim ve önemli bir gelişme, nedense önemine uygun bir heyecan yaratmamıştı. Hatta haberi vermeyip, konuyla ilgili askeri açıklamaya yer verene bile rastladım.

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Başbuğ’un 26 Haziran tarihli basın toplantısında, misyonları gereği sorularını sorarak “kâğıt parçası” açıklamasına arka çıkanlar, dün “orijinal belge, ıslak imza” konusuna Fransızlardı.

Aynı familyanın, televizyonda rastladığım kimi üyeleri ise daha arsız ve yüzsüz davranıp, çamura yatarak mızımaya

hazırlanıyordu.

*** 

Farklı bir eğlence kabilinden...

 Genelkurmay Başkanı Orgeneral Başbuğ’un 26 Haziran tarihli basın toplantısının videosunu izledim.

62 dakika 45 saniyeme maloldu ama

pişman olmadım.

Hatta çok eğlendim.

Ankara’yı, rejimi, devleti ve yönetim

zihniyetini tanımak isteyen herkese de

tavsiye ederim.

*** 

Orgeneral Başbuğ gereksiz ve abartılı bir biçimde Genelkurmay Savcılığı’nın “takipsizlik” kararı ardında duruyor, ara sıra da “belgenin orijinalinin” ortaya çıkması halinde TSK Komutanı olarak buna karşı neler yapacağını belirtiyordu.

“Hukuk devleti ilkelerine saygılı”, “demokrasiden yana”, bu ilkelere karşı faaliyetlere “müsamaha etmeyen” ve bu meşrepteki “personeli kurumda barındırmayacak” bir portreden söz ediyordu.

Ancak, “İrtica Eylem Planı”nın bir “kâğıt parçası” olduğu iddiası, bunun peşine gidenlere yönelik “orduya karşı asimetrik psikolojik harekâtı” türü ağır ve haksız ithamlarla, “hukuk ve demokrasi” vurgusu arasında “asimetrik” bir dengesizlik vardı.

Çünkü Genelkurmay Başkanı, kendi askeri savcısının kanaatine dayanarak, bu “kâğıt parçasını” uyduranların bulunması çağrısında da bulunuyordu.

*** 

Orijinal belgenin ortaya çıkması ertesinde, Genelkurmay Başkanlığı’nın açıklaması,

böyle bir durumda “TSK Komutanı” olarak “kendisine” güvenilmesini isteyen Başbuğ’un verdiği sözlerle hiç mi hiç bağdaşmadı.

Video bu açıdan da eğlenceli ve öğretici oluyor.

Genelkurmay açıklaması “darbe girişiminin” üzerine gitmek yerine, bu skandalın altını çizenleri korkutmaya yönelikti.

Videoda da görüldüğü üzere askeri yaklaşıma katkılarını esirgemeyen TSK gazetecileri suskundu, diğerleri de ürkütülürse, tüm vahametine rağmen olayın gümbürtüye gidebileceği hesaplanıyordu herhalde...

***

 Elbette, rejimin AB standartlarında demokratikleşmesini istiyoruz.

Ama bazen bu gelişmelere, insani bir boyutta içim burularak, farklı bir açıdan baktığım da oluyor.

Gelecek yıl emekli olacak altmış küsur yaşında birisi, dört ay önce söyledikleriyle, belgenin gerçek olmasının anlaşılması sonrasında Genelkurmay’ın yayınladığı garip açıklama arasındaki sarsıcı çelişkiyi içine nasıl sindirir, onu da anlamakta zorlanıp, daha çok üzülüyorum.

***

Herhangi bir AB üyesi ülkede asla yaşamayacağımız ama Türkiye’de ömrümüzü heba ettiğimiz bu saçma sapan geriliğe ise lanet okuyorum.

Allahtan gün uzadı ve dışarıda olağanüstü ılıklığıyla sonbahar dolanmakta...

STAR

YAZIYA YORUM KAT