1. YAZARLAR

  2. SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

  3. Balfour: ‘Başkalarının Toprağının Başkalarına Peşkeş Çekilişi’nin Adı..
SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

Yazarın Tüm Yazıları >

Balfour: ‘Başkalarının Toprağının Başkalarına Peşkeş Çekilişi’nin Adı..

02 Kasım 2017 Perşembe 23:49A+A-

2 Kasım 1917.. Yani, tam yüzyıl önce bugün..

İngiliz emperyalizminin o zamanki dışbakanı Arthur James Balfour bir beyannâme yayımlayarak, Yahudileri Filistin’e göç etmeye çağırıyordu.

Bir devletin, savaş içinde işgal etmiş bile olsa, henüz savaş bitmeden, barış andlaşması yapılmadan, işgal ettiği topraklara yerleşmeleri için hele de başkalarını çağırması, alışılmış bir durum değildi. Ama, İngiliz emperyalizmi işgal ettiği o topraklara, henüz savaşın bitmediği bir sırada, bu topraklardan iki bin yıl önce çıkarılmış olan Yahudilerin  yerleşmesi için böyle bir beyannâme yayınlamıştı.

Bu beyannâme, ‘sionizm (2 bin yıldır vatansız olan Yahudileri bir vatana kavuşturma) ideali’nin öncüsü olan Theodore Herzl’in 1897’de İsviçre- Basel’de tertiplediği ilk Sionizm Kongresi’nden 20 yıl sonra, ‘sionist hareket’e  altın tepsi içinde sunulmuş ve hayal bile edilemeyecek bir hediye idi.

*

O büyük facialar dönemini bir daha hatırlayalım.

Filistin’de, Osmanlı’nın, bir alman generali olan Liman von Sanders’in komutasındaki Yıldırım Orduları zorlanıyordu. M. Kemal Paşa, 5 Temmuz 1917'de Yıldırım Orduları Grubu emrinde bulunan Haleb'deki 7.Ordu Komutanlığı’na tayin olunmuş; Liman Paşa’ da yerini Mustafa Kemal Paşa’ya bırakarak İstanbul’a dönmüştü.  Ama, ardından da, 20 Eylül 1917'de İstanbul'a; ordunun durumuna dair bir rapor göndermiş ve görüşlerinin yerine getirilmediği gerekçesiyle, 6 Ekim 1917'de de, 7. Ordu Komutanlığı'ndan istifa ettiğini (Padişah’ın damadı olması hasebiyle) Başkomutan Vekili olan Enver Paşa'ya bildirmiş ve 15 Ekim 1917'de de, komutayı başkasına bırakarak o da İstanbul’a dönmüştü; (Hatırlayalım ki, o sırada Enver de, M. Kemal de, 40 yaşın altındaydılar.)

Ve sonra da, Veliahd Vahdeddin’in ‘Almanya Seyahati’ sözkonusu olunca, M. Kemal de, ‘Veliahd’in Seryâveri’ sıfatıyla onunla birlikte iki ay kadar süren bir Almanya yolculuğuna çıkmıştı. Ve,18 Eylûl 1918’de, Generali Allenby komutasındaki İngiliz güçleri Osmanlı güçlerini ağır bir yenilgiye uğratmıştı, bütün Filistin’i işgal etmişti.

*

Doğrusu, özü itibariyle ilahî vahye dayalı üç dinin de kutsal bildiği, bu yüzden tarih boyunca dünya siyaseti açısından son derece önemli bir coğrafya olan Kudüs ve bütünüyle Filistin’in elden bu kadar kolay çıkacağı düşünülemezdi ve Hristiyan dünyası ve Yahudiler için de bu topraklara sahib olmak bir hayâl idi. Çünkü, Salâhaddin Eyyubî komutasındaki Müslüman güçlerin, bu toprakları Haçlı Orduları’nın ve Hristiyan güçlerin elinden alması üzerinden 700 yıl geçmişti ve o 700 yıllık hâkimiyetin kırılabilmesi henüz birkaç yıl öncesine kadar düşünülemiyordu bile..

Ama, işte ofacia gerçekleşmiş ve bu ‘kutsal mekânlar’, İngiliz emperyalizminin işgaline uğramış ve onlar da, Müslüman topraklarını sionist Yahudilere peşkeş çekmişlerdi.

Hatırlayalım, Allenby, Şam’a girdiğinde, Salâhaddin Eyyubî’nin türbesine gidip, sandukayı tekmeliyerek, ‘Kalk Saladin! Biz geldik..’ demişti.

*

İlginçtir, daha öne de Alman İmparatoru 2. Wilhelm de, İngiltere’ye karşı Osmanlı Devleti’nin müttefiki olarak daha önce Kudüs’e gittiği halde, bu şehre, Salâhaddin Eyyubî’nin bu şehri Haçlılar’ın elinden alırken girdiği gedikten girerek, nasıl bir tarihî hesaplaşma anlayışına göre hareket ettiklerini sergilemişti.

*

Bir noktayı da hatırlayalım.. O savaşlar sırasında, ve sonrasında İngilizlerin, ‘Arablar, Osmanlı’lara hıyanet etti..’ iddiası 100 yıldır hep söylenir, ama bu,şeytanî emellerle hazırlanmış bir büyük yalandır. O zaman Osmanlı Ordusu’nda 90 bin arab gönüllü de vardı. Arabça ve türkçe bilen 3 bin ‘sionistyahudi’ ise, ‘İngilizlerin beşinci kolu’ olarak, müslümanları birbirine düşman etmek için psikolojik savaş veriyorlardı, büyük maddî imkanlarla.. İstisnaları olsa bile, öyle kitlevî bir hıyanet asla sözkonu değildir ve Müslüman arab halkları, hâlâ da o yenilgilerin acıları içinde kıvranmakta, mücadele etmeye çalışmakta  ve bütün şuûrlu Müslümanlar da eski kudretli günlerin dönmesini hayal etmekteler..

YAZIYA YORUM KAT

3 Yorum