1. YAZARLAR

  2. Mehmet Altan

  3. Bahçeli usulü salçalı hamaset...
Mehmet Altan

Mehmet Altan

Yazarın Tüm Yazıları >

Bahçeli usulü salçalı hamaset...

09 Kasım 2009 Pazartesi 09:14A+A-

Dün İstanbul’da harika bir hava vardı...

 MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, partisinin 9. Olağan Büyük Kurultayı’ndaki iki saatlik konuşmanın uzunca bir bölümünü “yaşam kıvancını”...

...yakalamak için deniz kıyılarına akanların oluşturduğu yoğun trafikte dinledim.

 Gecikmiş ama zenginleştirilmiş sabah kahvaltısı peşindeki trafik ahalisinin meşguliyetinden çok uzak bir psikoloji içinde bağırıp çağırıyor, içinde “insan” barındırmayan hamaset kavramları üzerinden ölüp bittiğimizi söylüyordu.

 Kendini, “vatandaşsız bir vatan sevgisi”nin “şampiyonu” ilan etmeye çabalıyordu.

***

Bahçeli usulü bu salçalı hamaset edebiyatının tipik paragraflarından biri şöyleydi:

 “Önümüzdeki tehlike çok büyüktür. Karşımızdaki birinci tehlike, ülkemizi uçuruma sürükleyen güvenlik tehditleridir. Siyasi ayrılıkçılık hevesleri hız kazanmıştır. Türk milletinin bin yıllık kardeşliği tehdit altına girmiştir. Vatanımızın, devletimizin, milletimizin tekliği tartışılmaktadır. İkinci tehlike, milletimizi bölünmeye doğru götüren cepheleşmedir. Etnik temelde bölünme, inanç temelinde cepheleşme, mezhep temelinde iç ve dış tahrikler artmıştır. Kimlikler kaşınarak, gerilim ortamı körüklenmiştir. Bu yıkıcı tahribat Türkiye’yi içten içe çürütmektedir.”

 Uyumayan çocukları korkutmak için uydurulan “hamam anası geliyor” türünden korkutmacalara benzeyen bu sözlerde “insan” var mı?

 İnsanın refahı...

 İnsanın özgürlüğü...

 İnsanın mutluluğunu gözetmeyen bir söylem ne kadar gerçekçi, ne kadar anlamlı olabilir...

 Topluma ne kadar ulaşabilir ki?

 Zaten tüm cayırtıya rağmen de ulaşmıyor.

 ***

Ulaşmıyor çünkü bu tür salçalı hamaset üslubu insanlara “kendi durumları” hakkında bir mesaj vermediği gibi hiç bir somut çözüm önerisi de getirmiyor.

Ben siyasi nutukları, vatandaşın “zenginlik ve özgürlüğü” açısından izlerim... Konuşma vatandaşın günlük yaşamına somut bir zenginlik ve özgürlük sunmuyorsa, nutku atanın pozisyona yarıyor demektir.

 MHP’nin “siyasal nezaketi” bir yana koyarak aşırı öfkeyle suçladığı AK Parti yüzde 47 oy alırken, neden “hamaset” tüccarı MHP yüzde 14’lerde kalıyor?

 Çünkü Birleşmiş Milletler’in her yıl hazırladığı İnsani Gelişme Raporu’nda 2006’da 96. iken, 2008’de 76. sıraya çıktık.

 Toplumun yaşam standardı yükseldi.

 Bahçeli başarılı olmak istiyor ise bizlerin günlük yaşamına “teğet” geçen ve hepimize gına getirmiş olan “vatan, millet, Sakarya” edebiyatı yerine neden Türkiye’nin son bir yılda yeniden üç puan gerileyerek 2009’da 79. sıraya indiğinin üzerinden gidebilir.

 Bu takdirde “vatanı” çok sevip, “vatandaşı” boş veren komik durum da son bulabilir.

 Ayrıca bu kadar somut ve teknik bir yaklaşım “aşırı bağırma” ihtiyacını da ortadan kaldırır.

 ***

 Okur-yazar oranında 186 ülke içinde Türkiye kaçıncı?

 Söyleyeyim, 77. sırada...

 Gürcistan’da okur-yazarlık oranı yüzde 100 olurken, bu oran Türkiye’de 88,7.

 Okullaşma oranı Türkiye’de ne kadar?

 Söyleyeyim, Türkiye her 100 çocuktan 71,1’ini okula gönderdi. Yirmi dokuz çocuğumuz ise okul dışı kaldı.

 Bu oran Birleşik Arap Emirlikleri’nde yüzde 71,4, Tacikistan’a ise yüzde 70,1 oldu...

 ***

 40 yaşından önce ölme olasılığında Türkiye 50, insani yoksulluk endeksinde ise 40. sırada...

Türkiye’nin 79. sırada yer aldığı insani gelişmişlik açısından Norveç 1. sırada bulunurken, Kolombiya 77, Peru ise 78’nci sırada yer alıyor.

 Bahçeli iktidara gelir ise bu tabloyu nasıl ve ne kadar bir zamanda daha nitelikli bir hale getirecek?

 Eğer “vatana ve millete” böylesine vurgun ise bunu söylemek gerekmez mi?

 ***

Eğer toplumsal huzursuzluktan...

 Bölünmeden, çatlamadan ve patlamadan gerçekten samimi bir şekilde korkan var ise...

 Yoksulluğu...

 İşsizliği...

 Kısacası “İnsani Gelişmişlik Endeksini” ve o tablodaki Türkiye’nin “sakatlıklarını” gidermek zorunda...

 Yoksa...

 “İnsanı” sevme ama “vatanı” çok sev.

 Buna kimse aldırmıyor.

 ***

 Aldırmıyor...

Çünkü milletin “Bahçeli usulü salçalı hamaset”e karnı tok.

 Gerçekten karnını doyurmakta büyük zorluklar çekenler de fiilen ne yiyip içeceklerine, buna yönelik somut önerilere kulak veriyor.

 Zaten bu nedenle Bahçeli’nin bağırarak servis ettiği salçalı hamaset Türkiye halkının merakını celp etmiyor.

 “Vatandaşı” sev ki, “vatan sevmek” işe yarasın.

STAR

YAZIYA YORUM KAT