1. YAZARLAR

  2. Hüseyin Öztürk

  3. Ayakkabı fırlatan adamın heykelini dikmeli
Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Yazarın Tüm Yazıları >

Ayakkabı fırlatan adamın heykelini dikmeli

16 Aralık 2008 Salı 02:02A+A-

Televizyonlarda ve gazetelerde görmüşsünüzdür, ABD Başkanı Bush, Irak’ta basın toplantısı yaparken Iraklı bir gazeteci ayakkabısını fırlattı ama isabet ettiremedi. Keşke isabet ettirseydi, fakat olmadı. Neyse, o hali bile yeter. Yüreklerimize su serpti.

Ayakkabı fırlatan adam şimdi ne haldedir bilemeyiz ama inşaallah Iraklılar ABD askerlerine teslim etmemişlerdir. Yoksa bu namussuzlar, adamcağızı insanlıktan çıkarırlar. Acımasızların Allah’tan korktukları kuldan utandıkları yok. Her melaneti işlerler.

Param olsa o gazetecinin heykelini; “Hak ve halk savunucusu” olarak dünyanın her yanına dikerim. Yürekli gazeteciymiş. Allah yar ve yardımcısı olsun. Bana göre yüzyılın protestosuydu. Ellerine sağlık fakat inşaallah iyi durumdadır.

Uzaktan davulun sesi güzel gelirmiş. Yine de akıbetini merak etmekteyim. Biz buradan böyle övüyor ve destekliyoruz ya, kim bilir hali nicedir. Iraklı yöneticilerde azıcık insaf ve yürek varsa, adamcağızı ABD uşaklarına teslim etmezler.

Allah kimsenin kalbinden utanma hissini almasın. Utanma nedir bilmeyen insanlar, her türlü caniliğin zirvesini yaşar ve yaşatırlar. ABD Başkanı Bush, utanmazlık konusunda dünya liderlerinin en önde gidenidir. ABD halkı da son seçimde bunu söylemiştir.

Dünya tarihi bu şahıs dışında böylesine pervasız ve utanmaz bir lider daha tanıdı mı bilmiyorum. En azından bu yüzyılın en utanmazı denilebilir. Gazetecinin attığı ayakkabının 42 numara olduğunu söyleyerek dalga geçiyor ve utanmazlığını şöyle sergiliyor.

“Adamın derdinin ne olduğunu bilmiyorum.” Behey utanmaz, behey arlanmaz, behey insafsız, vicdansız, hangi yüz ve hangi cesaretle; “Adamın derdinin ne olduğunu bilmiyorum” diyebiliyorsun? Bilmiyor musun adamın derdinin ne olduğunu?

Irak’a özgürlük ve demokrasi getirmek üzere saldırıp, dünyanın ilk yerleşim yerlerinden biri olan koca bir coğrafyayı tarumar edip, binlerce çocuğu, binlerce anayı, babayı ve aileyi sen yok ettirmedin mi? Ayakkabı fırlatan adamın daha ne derdi olsun?

“Nükleer silah var” dediler, bir ülkeyi mahvettiler. Sonra çıkıp yine utanmadan; “Yanlış istihbarat almışız” diyerek savaşa devam ettiler. Deniz aşırı memleketlerden Irak’a demokrasi ve insan hakları getirmek onlara mı düşmüştü?

Saddam’ı yetiştirdiler, İslâm coğrafyası başta olmak üzere bazı batılı ülkelere düşman ettiler, yeteri kadar sömürdüler, Saddam’a biçtikleri rolün finaline gelince de yine kendi elleriyle Saddam’ı bitirerek, masum halkı ve bir ülkeyi perişan ettiler.

Adamın derdinin ne olduğunu bilmiyormuş. Adamın derdi; “topraklarında bulunan petrollerin şakır şakır ABD’ye akması.” Adamın derdi; “yüzyıllarca yarası sarılmayacak bir ülkenin çöküşü.” Adamın derdi; “petrol dışındaki yeraltı ve yer üstü kaynakların tamamen ABD’nin kontrolüne geçmesi ve yandaş ülkelerle paylaşılması.” Adamın derdi; “bu kadar savaştan sonra, hâlâ Irak’ın bağımsızlığına kavuşamaması.” Daha ne olsun?

Ülkesini, insanını, toprağını seven bir insan için bunlar dert değil de nedir? Daha başka büyük bir dert ne olabilir? Hani demokrasi gelecekti? Hani insan hakları gelecekti? Hani memlekette huzur ve güven tesis edilecekti de ondan sonra çekip gideceklerdi? Daha ne istiyorlar, niye çekip gitmiyorlar peki?

Nerede kaldı bütün bu vaatler? Burada Saddam’ın kurduğu sistemi veya benzerlerinin politikalarını savunuyor değilim. Her vicdan ve insaf ehli gibi masum bir halkın yok oluşuna karşı duyarsız kalamadığım için vicdanımın ve insafımın sesini duyurmaya çalışıyorum.

Gerçi asıl suçlu sadece ABD Başkanı Bush değil. Irak’ın komşuları başta olmak üzere bütün bir İslâm dünyasının sessizliği can acıtmaktadır ve halkları umutsuzluğa sevk etmektedir. Herhalde bu sessizliğin hesabını ne bu dünyada ne de öteki dünyada veremezler. Günü kurtarmak için yarınını heba edenlerin geleceği olmaz.

Bağdat’ın çöküşü, İslâm dünyasının kendi arasındaki perişanlığının bir fotoğrafıdır. Ayakkabı fırlatan adam her ne kadar Bush’a karşı o hareketi yapmış olsa da, bana göre aynı ayakkabı, aslında Bağdat’a sahip çıkmayan ve ABD’ye arka çıkan herkese karşı yapılmış bir harekettir.

VAKİT

YAZIYA YORUM KAT