1. YAZARLAR

  2. Sibel Eraslan

  3. Anayasalar ve üniversiteler…
Sibel Eraslan

Sibel Eraslan

Yazarın Tüm Yazıları >

Anayasalar ve üniversiteler…

09 Temmuz 2010 Cuma 11:12A+A-

1985 yılında İstanbul Ünversitesi Hukuk Fakültesi’ndeki Anayasa Hukuku derslerini, Prof. Orhan Aldıkaçtı ile Prof. Selçuk Özçelik verirlerdi...
80 ihtilali yaşanmış, askeri cuntanın el koyduğu devlet yönetimi hizaya sokulmuş, halk askeri eğitimden geçirilmişti topyekun... Ardından kurulan Anayasa Komisyonu, bu zorlu şartlarda yazıyordu yeni Anayasa metnini. Cümleyi yeniden kuracak olursak, “yazıyorlardı Anayasayı” değil, “yazdırılıyordu Anayasa” da diyebiliriz. Sanki uhrevi bir güçmüşcesine sarfedilen bu “yazdırtılma” hadisesi sanılmasın ki geçmiş gitmiş bir efsanedir, büyük anlatıdır... Hayır! Bu basınç, halen aktüel mevzumuzdur... Çünkü biz o ağır koşullar altındaki anayasanın masasından konuşuyoruz halihazırda...
İhtilal sonrasının genç üniversitelileri olarak biz devletin yapısı ve esas teşkilatını, 82 doktrini üzerinden tahsil ettik... Üniversiteler, hocalarımız ve kitaplarımız, askeri cuntanın yönetiminde, kontrolündeydi. Bu kuşkusuz toplumsal bir tasarımdı...
Pek çok hoca, bu türden bir dayatmaya tahammül edememiş, kimi zaten terör eylemlerinde vurulmuş, kimi sürülmüş, kimi istifa etmiş, kimi 1402’lik sakıncayı yemiş ve susturulmuştu o süreçte... Üniversitelerde hijyenik bir temizlik operasyonu görülmüş, dolayısıyla akademi, ihtilalin kontrol ve hizmetine girmişti...
1985 Eylül ayında PEN Kulübünün öncülüğünde İstanbul’a gelen ABD’li oyun yazarı Arthur Miller ve İngiliz yazar Harold Pinter, önemli bir iş yapmışlardı... 12 Eylül’de ezilen ve sesi kısılan kesimleri desteklemek için geldik diyorlardı... Edebiyatın verdiği bu vicdani sesi çok önemsiyorum. Hele üniversiteler susarken, edebiyattan çıkabilmiş bu ses, bozkırda bir kırkikindi gibidir...
12 Eylül’ün bildik bilançolarına göz attığınızda; 1 milyon 683 bin kişinin güvenlik fişlemesine maruz kaldığını görürsünüz o dönemde... 7000 kişi için idam istemiş, 517 kişi için idam kesinleştirmiş, 50 kişi asmış, 14 bin kişiyi vatandaşlıktan atmış, 172 kişiyi işkenceler esnasında öldürmüş, 400 gazeteci için 4000 yıl hapis istemiyle dava açmış, bunun ancak 3315 yılı kesinleştirilebilmişti... Tam bir cadı avı... İşte bu ağır şartlarda yapılacaktı yeni anayasa... Bugün her yanıyla bize acı veren 82 anayasasının dayandığı temelde işte bu büyük kayıplar yatıyordu...
Üniversitelerin adeta kapatıldığı, karartıldığı bu süreçte, edebiyatın naif dilinin ne kadar gücü olabilirdi ki?
12 Eylül 2010’da eğer başarabilirsek, bu çok ağrılı, idamlı, işkenceli, kahırlı anayasayı kısmen değiştirebilmeyi deneyeceğiz...
80 ihtilalini cunta mamulü olarak gördüğü halde, 60 cuntasından devrimdi diye bahseden kalemlere ne demeli?
O günlerden kalma en bariz hatıra Prof. Ali Fuat Başgil’in alnına dayanmış silah değil mi? Başgil’in alnına çekilmiş o silah, aslında üniversitenin alnına dayalı bir mermi değil mi?
Tevafuken 12 Eylül’e denk getirilen anayasa değişiklik referandumunda 12 Eylül’ün yanısıra, onun ağa-babası konumundaki 60 ihtilalini de hatırlayalım istedim...
ALİ FUAT BAŞGİL kimdir:
“Büyük hukuk alimi Ali Fuat Başgil, 1893 yılında Samsun Çarşamba’da doğdu. İlk tahsilini doğduğu yerde yapan Başgil, Paris’te Hukuk Fakültesi’nde okudu. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Esas Teşkilat (Anayasa) Hukuku Ordinaryüs Profesörlüğü payesini kazanan Başgil, pek çok uluslararası kongre ve konferansa katıldı. Ali Fuat Başgil, 1960 yılı başlarında Adnan Menderes’in hukuk danışmanı oldu; 27 Mayıs 1960 darbesinden sonra 147 öğretim üyesiyle birlikte üniversiteden uzaklaştırıldı. 1961 yılında cumhurbaşkanı adaylığından tehdit ve şiddet uygulanarak vazgeçirtildi. “27 Mayıs İhtilali ve Sebepleri” adlı eserinden dolayı takibata uğradı; 1965 yılında beraat etti. Aynı yıl İstanbul Milletvekili seçilen Başgil, vefatına kadar bu görevini sürdürdü. 1967 yılında vefat eden Ali Fuat Başgil’in kabri Üsküdar Karacaahmet Mezarlığı’ndadır, Allah Rahmet eylesin, ilminin feyzini varisi olan talebelerinden eksik eylemesin…” (bu bilgi notunu üniversiteli günlerimden kalma, Esas Teşkilat kitabımın arasında teksir kağıdıyla çoğaltılmış bir saman kağıttan aldım. Emin değilim ama Selçuk Özçelik hocanın derslerinden birinde muhtemelen arkadaşlardan birisi çektirip dağıtmıştır, paylaşmak istedim...)

VAKİT

YAZIYA YORUM KAT