"Türkiye'de Ergenekon, dünyada Amerikon" başlıklı yazımda dünyaya barışsever olarak pazarlanan Obama'nın Bush'dan temelde hiç bir farkı olmadığını örneklerle ortaya koymuş, ikisinin de saldırganlıklarına kılıf bulmak için senaryolar ürettiklerini belirtmiştim.

Bush gibi Obama'nın da yeni saldırı planlarını uygulayabilmek için zemin hazırlamaya çalıştığına, bazı ülkelere baskı ve gözdağı vermek, ulusal ya da uluslararası destek elde etmek amacıyla senaryolar ürettiğine dikkat çekmiştim. Bush yönetiminin 11 Eylül'de Dünya Ticaret Merkezi'nin kuzey kulesine dalan uçağı yönlendirdiği iddia edilen Mısırlı Atta ile Irak konsolosunun bir araya geldiği kurgusunu ve Obama yönetiminin Yemen'de eğitim alan Nijeryalı Ömer Faruk Abdulmuttalib adlı kişinin Amsterdam-Detroit seferini yapan yolcu uçağına saldırı girişiminde bulunduğu kurgusunu anlatmıştım.

Kurgunun bu bölümlerine dikkat çektikten sonra "senaryonun diğer bölümlerini önümüzdeki günlerde hep birlikte göreceğiz" demiştim.

Aradan bir hafta geçti. Ve yeni bölümler de sahnelendi.

Sahnelenen yeni bölümlerde şunlar vardı:

1- Olayın gündemin ilk sıralarından düşmemesi için tıpkı Irak saldırısı öncesi olduğu gibi istihbarat konusunda tartışmalar yapıldı. Tartışmalar hala devam ediyor. Obama, saldırı girişimiyle ilgili olarak haftalar öncesinden bazı istihbarat bilgileri alındığını açıkladı.

2-Amerika Birleşik Devletleri'nde hükümet, bu ülkeye havayoluyla gidecek herkesin daha sıkı güvenlik denetimine tutulacaklarını açıkladı. Açıklanan yeni önlemlere göre, İran, Yemen, Nijerya ve Pakistan'dan Amerika Birleşik Devletleri'ne gidecek olan yolcuların tamamı, kapsamlı bir üst aramasından geçirilecek.

3-ABD'deki Newark Uluslararası Havaalanı'nın önemli bir terminalinin, bir kişinin yasak bölgeye girdiğinin saptanması üzerine kapatıldığı duyuruldu.

4- Beyaz Saray'da güvenlik boşluğu olduğu, Obama ve eşinin Hindistan Başbakanı Manmohan Singh onuruna verdikleri resmi akşam yemeğine, davetli olmadıkları halde katılmayı başaran ve Başkan ile el sıkışan Virjinialı bir çiftin yanı sıra salonda üçüncü bir davetsiz misafirin daha olduğunun anlaşıldığı açıklandı.

5- "ABD olası biyolojik saldırıya hazır mı?" tartışmaları başlatıldı...

6- Hillary Clinton, Yemen'deki durumun ''bölgesel ve küresel istikrara yönelik bir tehdit'' oluşturduğunu söyledi.

7- Obama'nın Beyaz Saray'da ilgili bakanlar ve kuruluşların başkanlarıyla güvenlik ve istihbarat konularında yürütülen gözden geçirme çalışmalarını masaya yatıracağı haberi ajanslara servis edildi.

8- İngiltere de senaryoda rol aldı... Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere, El Kaide'den gelen tehditler gerekçesiyle Yemen'deki büyükelçiliklerini kapattı.

9- Tıpkı Amerika gibi kamuoyuna terör korkusunu pompalamak amacıyla İngiltere, ABD uçağına saldırı girişimi bahanesiyle sözde güvenlik önlemlerini artırarak havaalanlarına tüm vücut taraması cihazları yerleştireceğini açıkladı.

10-Yemen'de güvenlik güçleri ile çatışan El Kaide örgütünden 2 gerillanın öldüğü, birinin yaralandığı bildirildi. Bir güvenlik yetkilisi, gerillaların, Sana'daki ABD Büyükelçiliğinin kapanmasına neden olan tehditlerin sorumlusu olduğunun sanıldığını ifade etti. 2 El Kaide gerillasının öldürüldüğünün bildirilmesinin ardından, ABD büyükelçiliğinin yeniden açıldığı duyuruldu.

11- Yemen'in ardından başka ülkelerin de hedefte olduğu ortaya çıktı.

Nasıl mı?

Danimarka'da peygamberimize hakaret eden karikatürler çizen Kurt Westergaard'a suikast girişiminde bulunulduğu iddia edildi.

Ardından zanlının Hillary Clinton'a suikast planı hazırladığı, planın son anda ortaya çıkarıldığı, saldırganın Somali El Kaidesi'nden olduğu, Kenya'da el Kaide eğitimi aldığı öne sürüldü.

Sonuç:

Halka genişledi...

Yani?

ABD ve İngiltere terör ittifakının hedefinde Somali ve Kenya da yer alıyor.

MİLLİ GAZETE