
Almanya'da Irkçı Partinin Yükselişi Avrupa Basınında Nasıl Yorumlanıyor?
Almanya’da gerçekleştirilen genel seçimlerde ırkçı parti (AfD) aldığı yüzde 12.6 oyla meclise girmeyi başardı. Avrupa basını bu sonucu değerlendiriyor.
Federal parlamento seçimleri Alman siyasetini sarstı. Geniş tabanlı CDU ve SPD ağır yenilgi yaşadı. Buna karşın Almanya İçin Alternatif (AfD), aşırı sağcı parti olarak ilk kez parlamentoda koltuk kazandı ve yüzde 12,6 ile üçüncü büyük parti konumuna yükseldi. Avrupa basını sonucun nedenlerini ve olası sonuçlarını inceliyor.
Expressen / İsveç
Sakin dönemin sonu
Expressen'e göre dünya, Almanya'nın her zamanki siyasetin dingin merkezi rolünü sürdüremeyeceğine alışmakla iyi eder:
“Angela Merkel'in zaferi, ağızlarda buruk bir tat bıraktı. Merkel'in politikası sayesinde ilk kez bir sağ milliyetçi parti Federal parlamentoda koltuk kazandı ve üçüncü büyük parti konumuna yükseldi. ... 2015 yılında sınırları bir milyon sığınmacı ve göçmene açma kararı alması, AfD'nin bunca güçlenmesine olanak tanıdı. ... AfD'nin lider şahsiyetlerinden Alexander Gauland yaptığı konuşmada 'Merkel'i av gibi süreceklerini' ve 'ülkeyi geri fethedecekleri' sözünü verdi. Alman siyasetçilerden böyle ifadeler duymaya alışık değiliz. ... Çoğu kişi Almanya'daki seçim mücadelesinin sıkıcılığından şikayet etmişti. Seçimin sonucunun hiç de sıkıcı olmadığı söylenebilir. Dünya bugüne kadar dramatik olayların yaşanmadığı istikrarlı bir Alman siyasetine alışıktı. Bu günler çoktan geçti anlaşılan.”
La Repubblica / İtalya
Bir tabu yıkılırken
La Repubblica gazetesi de, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra ilk kez yabancı düşmanı bir partinin Alman parlamentosuna girmeyi başarmış olmasını ele alıyor:
“Günümüzde bambaşka bir dünyada yaşıyor olsak da, Avrupa demokrasisinin kalbi Berlin'de atsa da, bu olay kaçınılmaz olarak tarihi bazı anıları canlandırıyor. ... Federal Almanya'nın kurulduğu günden bu yana [muhafazakarların Bavyeralı kardeş partisi] CSU'nun sağında kalan hiçbir siyasi grup, parlamentoya giriş barajı olan yüzde beşi geçememişti. Anlaşılan o ki, tarihin kurmuş olduğu bir tabu sonunda yıkıldı. Alman demokrasisini huzursuz eden, Avrupa'nın ise umarsızca izleyemeyeceği bir gelişme bu. Nitekim Avrupa çapında bir süredir yabancı düşmanı hareketler ve popülizm yükselişe geçmiş durumdaydı, ama Almanya'nın, tam da geçmişte yaşananların sorumluluğunu taşıdığı için bir istisna olacağı tahmin ediliyordu.”
The Guardian / İngiltere
AfD her şeye rağmen yalnızlığa mahkum
The Guardian, AfD'nin önemli bir rol oynamaktan çok uzak olduğunu söylüyor:
“Almanya'da şimdi geçmişin hortladığını söylemek, abartılı bir iddia olacaktır. Almanya istikrarlı bir demokrasi ve Avrupa projesinin açık savunucusudur. Almanya'daki popülist güçler ABD'de Trump'ın, Britanya'da ise Brexit'in yaptığını yapıp siyaseti tepetaklak etmeyi başaramadı. AfD'nin parlamentoya girdiği doğru ancak hükümette yer almayacak ve bütün gürültücülüğüne ve iticiliğine rağmen, sadece geçici ve istisnai bir vaka olarak kalacak. Almanya'nın Avrupa ve dış politikalarında söz sahibi olamayacak. ... AfD, siyasette yalnız kalmaya mahkum bir parti.”
Lidové noviny / Çek Cumhuriyeti
AfD'nin şeytanlaştırılmasının intikamı
Almanya'da CDU ve SPD seçmen tarafından özellikle sığınmacı politikaları nedeniyle cezalandırıldı, diyor Lidové noviny:
“Seçmen, refah içindeki ülkesinde herhangi bir değişiklik arzusunda değildi, nitekim Merkel seçimleri yine kazandı. Ancak sayılar karma bir tablo gösteriyor. Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi, 1949'dan bu yana en kötü sonucu alırken, Almanya Sosyal Demokrat Partisi'nin durumu da benzer. Bu yolla hükümete, açık sınır deneyinin, birçok kişide oluşan, Almanya'nın 'seyreltilmiş ulus'a dönüştüğü hissinin faturası kesildi. Ancak büyük koalisyon özellikle kendisini eleştirenleri ve karşıtlarını itham etmesi yüzünden cezalandırıldı. Eleştiri getirenler popülist ve aşırıcı olarak ne kadar fazla yaftalandılarsa, seçmenin gözünde o kadar değer kazandılar.”
Gazeta Wyborcza / Polonya
Demokrasi düşmanlarıyla mücadele şimdi başlıyor
Gazeta Wyborcza'nın Berlin eski muhabiri Bartosz Wieliński, Almanya'nın demokrat siyasetçilerini çetin bir mücadelenin bekliyor olmasından endişeli:
“AfD (bizde PiS'in yaptığını yapıp) parlamentoyu dost ve düşman diye ikiye bölecektir. Yani iyi Almanlar ve kötü Almanlar, yurtseverler ve vatan hainleri olarak ikiye ayıracaktır. Böyle bir atmosferde ortak bir paydadan söz etmek mümkün değil. Bütün partiler mücadele etmek zorunda kalacak ama Almanlar mücadeleyi zaten iyi bilir. ... AfD'nin liberal medyaya, yargıya ve demokratik kurumlara saldırması mümkün. ... Siyasetçiler ilk günden başlayarak bu kurumları savunmak zorunda. Almanya'da demokrasi düşmanlarına karşı yeni bir savaş başlıyor diyebiliriz.”
Večernji list / Hırvatistan
Merkel'in şimdi yapması gereken
Večernji list, Almanya için Alternatif (AfD) partisinin daha da güçlenmesini engellemek için Merkel'in beş önceliği olmalı diyor:
“Birincisi, sayıları 260 bini bulan yasadışı göçmenleri sınır dışı etmek. ... İkincisi, Almanya ve AB'ye girişleri daha iyi denetlemek. ... Üçüncüsü, mültecileri ekonomik nedenlerle göç edenlerden ayrı tutmak. ... Dördüncüsü, zengin ile yoksul arasındaki uçurumu daha da derinleştirmemek. ... Ve son olarak, AB'de reform yapmak. ... Çünkü bütün bunlar yapılmazsa, bir sonraki seçimde aşırı uçlardaki partiler parlamentoyu ele geçirecektir.”
Kaynak: Eurotopics.net
HABERE YORUM KAT