1. YAZARLAR

  2. Bejan Matur

  3. AKP'nin yol ayrımı
Bejan Matur

Bejan Matur

Yazarın Tüm Yazıları >

AKP'nin yol ayrımı

17 Haziran 2009 Çarşamba 05:14A+A-

'İrtica ile mücadele planı' tartışması büyüyor. Devam etmesi şimdilik en büyük temennimiz. Çünkü konuştukça vahametin boyutları gözler önüne seriliyor.

AKP başta olmak üzere, muhalefet ve sivil siyaset dinamikleri tarafından bu süreç doğru değerlendirilmezse, cesaretle temelleri atılmış yeni bir döneme giremeyiz.

Eylem planının detaylarına yabancı değiliz. Kürt sorununun derinleştirilmesinden Alevi meselesine çoğu alanda bu yöntemler kullanıldı. 28 Şubat sürecinin mağdurları planın eyleme geçmiş halinin sonuçlarını yaşamışlardı. O sürece alkış tutanlar, en az mağdurlar kadar planın ayrıntılarından haberdardı.

Ergenekon davası devam ederken, soluk almadan yeni darbe planları yapmak, eylem planları hazırlamak, bu eylem planlarından oluştuğu kesin olan daha yüksek bir ana plan hazırlatmak, sorunun birkaç kişiden ibaret olmadığını gösteriyor.

Silahlı Kuvvetler'in anayasal görevlerini tartışmamız belli ki, artık yetmiyor. Olması gereken, mistifikasyon eseri yüceltmelerin tartışılması. Hem de her düzeyde. Sadece muhalefet yapan basın değil, iktidar da tartışabilmeli. Son 50-60 yılda üretilen ve herkesin tartışmasız bir gerçekmiş gibi iman ettiği "her Türk asker doğar" mistifikasyonundan başlanabilir mesela. Her Türk darbeci olmayacağına göre! Demokratik sistemi işlemez hale getiren zihniyete desteği en çok bu noktalarda veriyoruz çünkü.

Gücü ele geçirenlerin, güçlerini artırmak için pek çok yönteme başvurduğu biliniyor. Bu bilindiği içindir ki, demokratik rejimlerde en tehlikeli güç olan silahı elinde bulunduranlara karşı ciddi mekanizmalar geliştirilir.

Türkiye'de bu mekanizmaların en önemlisi sayılan yargının durumuna bir bakın; Genelkurmay'ın arşivlerine girip, bırakın gizli olanları, açık belgelere dahi ulaşamayan bir yargının bağımsız olduğuna kim inanır?

Başbakan 'gerekirse dava açarız' diyor. Gerekirse kelimesindeki tereddüt size de can sıkıcı gelmiyor mu? Gereken şey, bir davadan çok daha fazlası değil mi? Zaten devam eden bir Ergenekon davası varken iktidar partisinin daha fazlasını yapması gerekmez mi?

Bu ülkede demokrasi dışında hiçbir sistem işlemez, ahlaklı siyasetçiler kirli oyunlara alet olmaz diyebilseydik eğer, kimsenin herhangi bir eylem planından korkmasına gerek kalmazdı.

İşin askerle ilgili yanını çok kişi yazdı. Buradaki asıl mesele AKP'nin ne yapacağı.

Genelkurmay'ın bu planı bilinçli ya da bilinçsiz AKP'yi bir yol ayrımına getiriyor. AKP, farkında olmadan sistemin çatlayan yerlerini derinleştiriyor. Bir uçurum yaratan ideolojik devlet ile demokratik devlet arasındaki mücadelede iktidar partisi tercihini yapmalı.

Demokrasiden yana tercih yapacak sinyali veren AKP'nin sorunu, kapatma davasından sonra içine düştüğü, cesaretsizlik. Yeni bir kapatma davası ile karşı karşıya kalmamak için bin düşünüp bir yapan bir parti bu süreci yönetemez!

Başbakan'ın 'gerekirse dava açarız' demesindeki 'gerekirse' tam da bu nedenle sorun. Çünkü AKP'nin pratiği buna imkân vermiyor. Hatırlayın, Başbakan, Aydın Doğan ile girdiği tartışmada 'bundan sonra her şey ayan beyan milletimin takdirine sunulacak' demişti. Milletin takdirinin o meselede dahi başrol oynamadığını hepimiz yaşadık.

Bugün mesele çok daha derin. Türkiye'nin yıllardır ötelediği devlet içinde devlet ile demokrasi arasındaki mücadele bu. Sorun bütün çıplaklığıyla Meclis'in önünde şu an.

Ne olacak peki? Ergenekon avukatları bu meselede de üstlerine düşeni yapar, ona kuşku yok. Muhalefet partileri arada durmaya devam eder. Bu tabloda AKP'nin yükü daha da ağırlaşıyor. Kendisini doğrudan hedef alan bu planla mücadele yöntemi AKP'nin geleceğini belirleyecek. Demokrasi sadece sandık ile ilgili bir mesele olsaydı kolay olurdu. Demokrasi sandıktan çıkan iradenin iktidar olmasını sağlayan bir sistemdir. AKP, sandıktan çıktı. Şimdi sıra bu iradenin gerçek bir iktidar olmasında.

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT