1. YAZARLAR

  2. Hüseyin Öztürk

  3. Ahmet Yüksel Özemre
Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Yazarın Tüm Yazıları >

Ahmet Yüksel Özemre

28 Haziran 2008 Cumartesi 00:26A+A-

Allah rahmet eylesin bir güzel insanı daha fani dünyadan uğurladık. Üsküdar Valide Camii’nin iç ve dış avlusu, sevenleriyle dolup taştı. Birbirlerini aylarca, yıllarca görmeyen dostlar, Ahmet Yüksel Özemre’nin naaşı başında buluşmuşlardı.

Her ölüm, bize dünyanın “yalan olduğunu” hatırlatır. Cenaze namazından veya mezardaki definden sonra “bu gerçeğe” sarılmamız gerekirken, yine “yalana” doğru bütün hızımızla koşarız. Ahmet Yüksel Özemre ise tam tersini yapıp, ölümü ensesinde hissede hissede, öbür aleme göçtüğünde defterinin açık kalmasını sağladı ve yalan dünyaya gerçekleri bırakarak gitti. Allah rahmet eylesin.

Rahmetli hocamızla ilgili yazacağım çok şey var ama “Güzel söz üstüne sükut lazımdır” gereğince, sözü ona bırakmak istiyorum. Hocamız son günlerini şöyle anlatıyor:

“Geçirdiğim birçok rahatsızlık dolayısıyla ile artık eski enerjim, eski gücüm kalmadı. Kendimi çok iyi idare etmek mecburiyetindeyim. Ancak gene de ilmî faaliyetlerime devam ediyorum. Gelen gidenim bol, Elhamdülillah. Sağ gözümden on altı ameliyat geçirdim ve şu anda sadece % 10 görüyor. Buna rağmen hamdolsun on üç kitap bitirdim ve hâlâ da yazmakta olduğum kitaplarım var.

Şimdiye kadar yirmi dokuz ameliyat, ikisi son derece çabuk ilerleyen olmak üzere dört kanser geçirdim. Bir difüz peritonit, beş sene süren agronilositoz denilen kan hastalığı geçirdim. Bunun ötesinde yüksek tansiyon, şeker, polinevrit, anjina pektoris, iki defa hepatit viral, bir atipik zatürre, üç defa siroza yaklaştıran karaciğer yağlanması, iki kırık, iki artroz ve iki de menüsküs geçirdim. Bunlardan dolayı ıstırap çektiğimi tahmin edebilirsiniz. Fakat bunların ben daima hayır tarafını gördüm. Cenâb-ı Hakk, bana çok sabır lütfetti.

Ben geçirdiğim bu sıkıntılı hastalıklardan dolayı Cenâb-ı Hakk’a hamd ve şükrediyorum. Bunlar dünyaya bakış açımı etkilemede çok müessir oldular. Hâl-i hazırda ayaklarımdaki polinevritten, gözümde geçirdiğim on altı ameliyattan dolayı görememekten ve şekerimin kolay kolay zaptu-rapt altına alınamamasından ve diğer birçok hastalıktan dolayı mûzdaribim. Gücüm kuvvetim azalıyor. Ama hamd ediyorum, bütün bunların Cenâb-ı Hakk’ın lütf-u keremi olduğunu görüyorum. Yine de bu hâlime bakıyorum; yetmiş yaşında bu kadar badireyi atlattıktan sonra hâlâ daha tuvalete yalnız başıma gidebilmem ve hâlâ daha aklımın işlemesi ve Cenâb-ı Hakk’ın lütfu keremiyle çeşitli konularda bir sürü kitap yazabilmem beni hayata bağlıyor. Çok şükür, hâlimden şikâyetçi değilim.

Meselâ ilk büyük ameliyatlarımda hekimlerin benim Almanca bilmediğim zehabıyla söyledikleri, “Yazık, çocuk klinikman ölü. Birkaç gün sonra da ex olur” ifadelerini duyduğum hâlde Cenâb-ı Hakk’a itimadım dolayısıyla hiçbir zaman ölümü aklıma getirmedim. Istırap çektim, ama ölümü aklıma getirmedim, çünkü teslimdim. İnsan eğer Allah’a teslim olursa, ezelde Cenâb-ı Hakk’ın kendisi için takdir etmiş olduğu Levh-i Mahfuz’da yazılı kaderine de iman ile teslim olursa, bunda ne korkulacak ne de üzülecek bir şey olur. Filvaki Şer’an her türlü tedbiri almanız gerekir, ama tedbir takdîri bozmaz.

Bu bakımdan, eğer buna imanınız varsa hastalık karşısındaki tutumunuz son derece Rahmani bir bakış açısıyla kendini şekillendirir. Ve Cenâb-ı Hakk’ın bu bakış açısını bütün bu hastalıklarım dolayısıyla gitgide geliştirerek bana lütfetmiş olmasından dolayı da insanın kendi hayatını cennet kılabilmesi için, hayatının her safhasını ibadete çevirmesi ve Cenâb-ı Hakk’a da teslim olması lâzım. Hayatı ibadet kılmak insanın gayesi olmalı. Buradaki ibadet dediğiniz zaman, sadece beş vakit abdest namaz ve Hacc ibadeti anlaşılmamalı. İnsan her gördüğü şeye Rahmani bir görüş açışıyla bakmalı ve her şeye hüsn-i zan ile yaklaşıp, hayırlısıyla dua etmeli. “Bir işin sonunu sabırla beklemek ibadettir” diyen Peygamberimizin sözüne itibar edecek olursak, gördüğümüz olumsuzluklar, kötülükler ve sıkıntılar karşısında; bir gün bunların nasıl olsa değişeceğini düşünerek, bunlar hakkında hep hüsn-i zanla ve hayır duada bulunmak herhâlde insanı mutlu kılmaya yeter de artar.”

Vakit gazetesi

YAZIYA YORUM KAT