Fransa’nın Mali operasyonunun yankıları devam ediyor. Olayın Fransa ile sınırlı olmadığı Batılı Sömürgeci devletlerin, Afrika’nın Kuzeyindeki İslami hareketlerin dini kültürel ve siyasi etkisini kırmaya yönelik kirli bir oyunun planını devreye soktuklarına şahit oluyoruz.

ABD Savunma Bakanı Panetta, geçtiğimiz cuma günü İngiltere ziyaretinde NATO’nun, El Kaide üzerindeki baskısını artırmak için Kuzey Afrika’da etkin bir görev alması gerektiğini ve Avrupa Birliği ülkelerinin de bu sürece destek vermesini İngiltere Başbakanı Cameron’dan talep etti.

ABD 11 Eylül sonrasında 2002 yılında dışişleri bakanlığı bünyesinde Afrika sahra bölgesini kapsayan ülkelere yönelik Trans –Sahra Antiterör girişimi adıyla bir proje başlattı. Bu proje için BM güvenlik konseyinden istediği desteği alarak bölgede terörle savaş adı altında bölgenin askeri, siyasi, güvenlik, ekonomik ve sosyokültürel tüm değişim ve gelişim hareketlerini kontrol altına almayı hedefledi.. Bu oluşumun ana gayesi İslami hareketleri kontrol etmek ve gelişimini engellemek.

ABD Afrika’da daha 2004 yılının başlarında AFRİCOM adı altında oluşturduğu ordu ile bölgede kendi planı çerçevesinde müdahale edeceği ülkelere yönelik çalışmalar başlatmış ve 2013 yılında 35 Afrika ülkesine asker göndereceğini açıklamıştı zaten. Terörle mücadele kapsamında Eritre, Sudan, Çad, Nijer, Mali, Moritanya, Senegal, Cezayir Libya Fas çizgi hattındaki El Kaide ve İslamcı örgütleri temizlemeye yönelik operasyon düşüncesini hiç saklamadı.

Somali’de 22 yıl önce bataklığa saplanan ABD uzun bir aradan sonra Somali’nin sadece Başkent Mogadişu kenti ile sınırlı olan hükümetin başkanı, Hasan Şeyh Mahmut ile Clinton’ın görüşmesi Somali’de yeni bir kardeş kavgası ve kirli bir oyunun tekrar devreye sokulacağına işarettir. İnşallah Türkiye Mogadişu hükümeti ile ülkenin %70’ini elinde tutan Şebab’ı barıştırma becerisini gösterir. Aksi halde Afrika’da yeni bir haçlı ve Müslüman savaşının temelleri atılmış olacak, tüm Afrika da Hıristiyan Müslüman çatışmasının fitili ateşlenecek.

Fransa 1968 yılından bu yana tam 14 Afrika ülkesinde 24 askeri müdahalede bulundu Fransa’nın Mali operasyonu tek başına almış olduğu bir karar değil aksine B.Afrika Ekonomik Topluluğu-ECOWAS-Afrika Birliği ve BM Güvenlik Konseyi ile birlikte alınan bu karar ABD’nin de El Kaide ve radikal İslamcıları temizleme bahanesi ile NATO gücünü Afrika’ya sokma kararıdır.

Arap devrimlerinin Kuzey Afrika’da oluşturduğu etki Afrika’nın sahra ve Somali’nin sahil bölgelerindeki Müslümanlar üzerinde oluşturabileceği değişimden korkmaya başlayan ABD’nin çok kirli ve tehlikeli bir oyunun içersinde olduğunu unutmamak gerekiyor.

11 Eylül sonrasında Afganistan ve Irak’da adeta bataklığa saplanan ABD ve NATO şimdi çok daha tehlikeli bir bölgede yeni bir savaşı tetiklemeye çalışıyor. Afrika’nın Batıya bağımlı kabileci iktidarlarına karşın, muhalif güç olmaya doğru ilerleyen yeni Afrika Jenerasyonuna batının enerji, gaz, petrol, altın, su, toprak ihtiyacını garantiye alma savaşı çok çetin geçeceğe benziyor.

Arap halklarının yaşadığı sosyo kültürel değişim muhakkak Afrika Müslümanları için de geçerli. Bu küresel emperyalist savaşın bundan sonraki galibi Afrika’nın yerel halkları olacaktır. El Kaide, radikal İslamcılar söylemi çok büyük bir bahane ve hikayeden ibaret olduğunu herkes anlamış durumda. Kimse toprağındaki zenginliği paylaşmak istemiyor, asıl kavganın hak ve adalet arayışı olduğunu unutmamak lazım.

Afrika’da ABD ve Batının başlattığı kirli tehlikeli savaşın kazananı hiç şüphesiz Afrika halkının kendisi olacaktır. Batının 11 Eylül sonrası oluşturduğu İslamo-fobia yalanı, şimdi Afrika’da El Kaide-fobia olarak karşımıza çıkıyor

YENİ AKİT