1. YAZARLAR

  2. Cihad El Zeyn

  3. Açılım için olgunlaşan ne?
Cihad El Zeyn

Cihad El Zeyn

Yazarın Tüm Yazıları >

Açılım için olgunlaşan ne?

29 Ağustos 2009 Cumartesi 02:19A+A-

AK Parti hükümetinin Türkiye'deki Kürt sorununa yönelik içişleri bakanı kanalıyla izlediği diyalogcu girişim, hiç kuşkusuz Türkiye'nin kimliği ve devletin yapısı etrafındaki önemli meselelerden biriyle ilişkili. Türkiye'de önümüzdeki aylarda yanıtlanacak stratejik soru şu: Çeyrek asır önce kanlı şekilde patlak veren Kürt sorununun çözümünün mümkün olabilmesi için bugün Türkiye'de olgunlaşan ne? Siyaset sınıfı mı olgunlaştı? Askerî kurum mu? Türk ekonomisinin yapısı mı? Bu üç etken üzerinde düşüneceğiz ve buraya alınması sürpriz olan ekonomik etkenle başlayacağız:

PKK ile Türk ordusu arasında çatışmanın patlak vermesi Türk ekonomisinin sanayi ve teknolojik açıdan kalkınmaya başladığı döneme rastladı. Türk ordusunun 1980 darbesi ardından kışlasına dönmesi sonrası Turgut Özal, ekonomik kalkınmanın planlamasını yürütüyordu. Ordu birlikleri ile PKK arasında Güneydoğu bölgelerindeki sert savaşın vahim insanî sonuçları oldu. Fakat savaş, ekonomik kalkınmaya da hizmet ediyordu. Savaş, şiddetten kaçan yüz binlerce Kürt çiftçiyi İstanbul, Ankara ve İzmir'in kenar semtlerine sevk etti. Bu ise özellikle de tekstil ve inşaat alanlarında yükselen Türk sanayisinde düşük ücretli iş gücünü sağladı. Şimdi özet soru şu: Türk ekonomisinin Avrupa'nın güney bölgeleri, Akdeniz ve Karadeniz'de geldiği seviye Türkiye'yi şu an ucuz işçiliğe ihtiyaç duymayan noktaya mı getirdi? Acaba AK Parti hükümetinin kararı Türkiye'de güçlü sanayi birliklerinin iradesiyle direkt mi bağlantılı? Ekonomik kalkınma ihtiyaçları, geçmişte uzanamayan bölgelere yani Kürt yoğunluğun olduğu Güneydoğu'ya genişlemek arzusunda. Bu durum acaba Güneydoğu bölgelerinde barışa ihtiyaç olduğu anlamına mı geliyor?

Acaba Türk siyaset sınıfı mı Kürt sorununun çözümü yönünde olgunlaştı? Bu sınıf geleneksel olarak had safhadaki çekişmeleriyle çözüme yük olmuştu. Siyaset sınıfı istisnalarla birlikte çoğunluğunun bu konuya bakış açısının farklı olması sebebiyle eğilimlerini netleştiremedi. Bugün AK Parti ile birlikte bu sınıf içinde 'devlet-millet' teorisinin 19'uncu yüzyıldaki anlamıyla taşlaşmış kavramları, İslamcı olmayan Türk aydınlardaki liberal gelişmeden destek alarak çözmeye çalışabilen etkin ve hatta lider bir 'kanat' doğdu. 'İslamcı' Erdoğan'la hemfikir olanlar sol düşünceden gelmekteler; ancak MHP ve CHP'nin tepkisi bu bağlamda umut vermiyor. MHP'nin tepkisi doğal olsa da CHP'nin tutumu hayal kırıcı. Zira merkez sol mirastan geldiği için Kürt konusundaki siyasî kuşatıcılığa daha fazla açılımcı olabilirdi. Değişimlere rağmen bu iki parti, Türk siyaset sınıfındaki klasik kısırdöngünün sürdüğünü yansıtıyor.

Ordu müdahale etti ve böylesine önemli bir konuda tutumunu açıklaması için müdahale etmesi doğaldı. Ordu, kendisinin ve Türk toplumunun geniş kesimlerinin nazarında halen 'devletin ve vatanın koruyucusudur'. Ordu federasyon tezlerine veya Kürtlerin siyasî tanınmasına kapıları kapatacak şekilde Türk devletinin bütünlüğüne dokunulmaması çağrısı yaparken aynı zamanda kültürel farklılıklara saygısını vurguladı. Bazıları ordunun tutumunu Kürt açılımının reddedilmesi olarak okudu. Bu tespit doğru değil. Satır araları iyi okunursa keskin vetolardan çok koruyucu 'kırmızı çizgiler' görülür. Ordunun 'terörist örgütle' diyaloğu reddettiğine işaret edilmesi bu kırmızı çizgilerden. Kürt açılımı konusunda ordu 'yol haritasını' çiziyor ve bazılarının sandığı gibi bu girişime karşı tutum almıyor. Bu anlamıyla sorun sadece hükümet değil bir 'devlet sorunu' oluyor. Dış etkenle ilgili bölüme gelince Avrupa ve ABD'nin diyalog yönünde açık teşviki var.

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT