1. YAZARLAR

  2. Saad Muhyu

  3. Türk cini şişesinden çıktı
Saad Muhyu

Saad Muhyu

Yazarın Tüm Yazıları >

Türk cini şişesinden çıktı

04 Ocak 2011 Salı 00:10A+A-

Yeni yıl 2011'de Türkiye'de Yeni Osmanlıcılık ve eski Kemalizm yeniden karşı karşıya gelecek. Zira Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, gelecek ayların çoğunluğunu ordunun 1980 darbesinde diktiği ve kendilerine büyük imtiyazlar ve yetkiler verdikleri anayasanın yeniden yazılmasına çalışarak geçirecek.

Bu görev kesinlikle kolay olmayacak. Çünkü Atatürkçü ordu, demokratik İslamcı AKP'nin 12 Eylül 2010'daki başarılı halkoylamasında yaptığı anayasal değişiklikleri henüz hazmetmiş değil. Bu yüzden ordu Erdoğan'a karşı koyma veya en azından Erdoğan'ın daha fazla demokratik reformlar yapma eğilimini frenleme dürtüsüyle düşünebilir.

Türk yorumcular da ülkelerinin yakında Anadolu'nun tepelerinden gelmiş dindar İslamcılar ile İstanbul ve Türkiye'nin batı bölgelerine yerleşmiş, aşırılıkçı laikleri temsil eden ve kendilerine 'Beyaz Türkler' denen kesim arasında bir mücadeleye sahne olacağı kanaati taşıyorlar. Ne var ki bu çekişme Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun mühendisliğini yaptığı ve şu an 'yeni Osmanlıcılık' adı verilen dış politika alanındaki yeni Türk eğilimlerini pek etkilemeyecek.

Çünkü Erdoğan Türkiye'si Doğu yönünde büyük mesafe kat etti. Saygınlığı sadece Ortadoğu semalarında değil, Rusya, Balkanlar ve hatta Endonezya, Malezya ve Çin semalarında da yükseldi. Sadece Arap ve İslam dünyasının konularına daha yakın - dolayısıyla İsrail'den daha uzak- yeni siyasi rollere dayandığı için değil, aynı zamanda sağlam ekonomik zemin üzerinde durduğu için bu saygınlık güçlüydü.

Türkiye şu an İran'ın birinci ticari ortağı. Suriye, Ürdün ve Lübnan'la bir zaman sonra Washington'un izin vermesi halinde Irak'ı da içine alabilecek yeni ekonomik bir grup oluşturdu. Ayrıca Körfez ülkeleriyle ekonomik ilişkileri birbiri ardında sıçramalara sahne oluyor. Keza Rusya ile de durum aynı. Türkiye, Rusya'dan doğalgaz ihtiyacının yüzde 75'ini ve petrolünün yüzde 25'ini ithal ediyor.

Doğal olarak Türkiye yeni sanayi kaplanına dönüşmeseydi ve dünyadaki en büyük ekonomiler piramidi içinde 16'ncı sırayı işgal etmeseydi bu derece genişleyemezdi. Economist dergisinin son olarak Türkiye'yi peşi sıra ikinci yıl Avrupa'da en hızlı gelişen ekonomi olarak nitelemesi ve bu orana Çin ve Hindistan dışında hiçbir ülkenin ulaşmadığını belirtmesi dikkat çekiciydi.

Bu niteleme gerçekten çok etkileyici. Zira sadece birkaç yıl önce Türkiye'ye 'Avrupa'nın dilencisi' adı veriliyor ve Müslüman olması bir yana, fakir olduğu için zengin Avrupa Birliği sertifikaları reddediliyordu. Bugün Avrupa'nın Türkiye'nin üyeliğini reddetmek için bu fakirlik meselesini unutması ve sadece dinî sebeplere açıkça yoğunlaşması gerekecek.

Ne var ki yeni Osmanlı Türkiye'si kendi bölgesinde milli saygınlığın ve ideolojik liderliğin kokusunu almaya başlaması sonrası Avrupa kapılarında uysal ve hakir vaziyette durmadı. Gerçi bu durum Türkiye'nin Avrupa'ya sırtını döndüğü anlamına gelmez. Çünkü Avrupa hâlâ Türk ticaret hacminin yarısını karşılıyor, ancak yarım asır boyunca Türkiye-Avrupa ilişkilerine damgasını vuran 'reddeden efendi' ile 'itaatkâr köle' ilişkileri geride kaldı artık.

O halde Erdoğan 2011'de büyük sorunlar karşısında olacak. Ne var ki Türkiye'nin kendisi bu sorunlardan daha büyük olacak. Çünkü Türk cini şişesinden çıktı ve bir daha şişesine geri dönmeyecek. Birleşik Arap Emirlikleri gazetesi El Haliç, Lübnanlı gazeteci, 1 Ocak 2011

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT