1. YAZARLAR

  2. Haksöz

  3. İslami Siyaset Teorisi ve Sorunlar

İslami Siyaset Teorisi ve Sorunlar

Mart 1998A+A-

Geçtiğimiz ay, İDKAM'da yedi makaleden oluşan "İslami Siyaset Teorisi ve Sorunlar" adlı edisyon kitap tartışıldı.

Tartışmacılardan H. Sırçancı, kitabın genel sunuşunu yaparak ve İslami Siyaset Teorisi'nin bazı temel sorunlarına değinerek konuşmasına başladı. Kitabın ilk dört makalesini değerlendirirken, İslami Siyaset Teorisi'nde karşılaşılan en temel problemin, müslümanların kendi kavramlarına sahip olmamaları, Batı'nın kavramlarını kullanarak kendi meselelerini tahlil etmeye çalışmaları, bu durumda da sağlıksız sonuçlar doğduğu üzerinde durdu. İslam'daki biat kavramı ile modern siyasetteki oy-seçim kavramları arasındaki farka işaret eden konuşmacı, "biat"ın karşılıklı bir söz vermeye (biat eden ve edilen arasında) oysa modern seçim sistemlerinde bu özelliğin bulunmadığının altını çizdi.

İkinci tartışmacı olan E. Kabakçı ise Fazlurrahman (İslam'da Şura İlkesi ve Ümmetin Rolü), Ahmet Müsavi (Velayet-i Fakih Teorisi ve Şii Fıkıh Literatürü'ndeki Yeri) ve Abdulaziz Sacidin (İslam'da Adil Bir Sosyal Düzenin Teşekkülü)'in makalelerini özetledi. Konuşmacı birinci makale çerçevesinde; ümmetin doğuşu ve rolü, İslam'ın ön gördüğü sosyo-politik düzen, İslam'da "elitist" bir anlayışın olup olmadığı, İslam'daki şura İlkesinin kapsamı ve tarihteki uygulamaları, İslam ve demokrasi konularını tartışmaya açtı.

Fazlurrahman'ın, ümmetin kurmakla yükümlü olduğu sosyo-politik düzenin "ahlaki" temeller üzerinde olması gerektiği konusuna dikkat çekerek söz konusu yazarın diğer birçok konuda olduğu gibi İslami toplum/ümmetin oluşumu bağlamında da "salt ahlak" vurgusunu eleştirdi. Yazarın demokrasi konusundaki görüşlerini de aktaran konuşmacı, demokrasinin nihai ve İslam ümmeti için zaruri bir yönetim biçimi olduğu görüşüne mesafeli yaklaşılması gerektiğinin altını çizdi.

Ahmet Musavi'nin "Velayet-i Fakih Teorisi" ile ilgili makalesi ile ilgili olarak ise, Şia inancında önemli bir yer tutan 12 imam ve gaip imam anlayışları konusunda bir arka plan verdikten sonra bu inançların köklü bir eleştiriye tabi tutulması yerine, Şii toplumlarındaki "Siyasi Meşruiyet" krizini aşabilmek için sürekli geçici ve tali yorum ve açıklamaların tarih boyunca sürmesini eleştirdi.

Abdulaziz Sacidin'in (İslam'da adil bir sosyal düzenin teşekkülü ile ilgili) makalesini değerlendirirken tartışmacı, Hristiyanlık ve Yahudilik'teki "ikinci diriliş", "kurtarıcı", " Tanrının yeryüzü imparatorluğu" ile Şii ve Sünni müslümanlardaki gaip imam, mehdi ve bunların yeryüzüne gelmesiyle/dönmesiyle kurulacak adil bir düzen inançları arasındaki paralelliğe dikkat çekti. Kur'an'da "adil düzen" kurmak için bir kurtarıcı beklemek yerine, müslümanların tarihi sorumluluklarına dikkat çekildiğini söyleyen tartışmacı, ideal dini-siyasi düzenin kurulabilmesinin tüm dünyada Allah'a ve onun Hz. Muhammed aracılığıyla gönderdiği vahye inanan insanlar eliyle mümkün olabileceğini vurguladı.

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR