1. HABERLER

  2. ETKİNLİK

  3. “Kur'an Oku-Anla-Yaşa” Semineri!
“Kuran Oku-Anla-Yaşa” Semineri!

“Kur'an Oku-Anla-Yaşa” Semineri!

Kdz. Ereğli’de faaliyet gösteren Feda-Der ‘in her Cumartesi düzenlediği seminerlerinin bu haftaki konuğu Abdullah Yıldız idi.

14 Ocak 2013 Pazartesi 20:50A+A-

Abdullah Yıldız tarafından sunulan "Kur'an Oku-Anla-Yaşa"  başlıklı seminerin özeti ise şöyle:

1) Kur'an'ı Nasıl Okudular?

Hiç kuşku yok ki, vahyin bizzat muhatabı olan Allah Resulü (s.a) ile birlikte, vahyin nazil oluşuna tanıklık eden, Kur'an ayetlerinin adeta gökten yağmur yağar gibi sağanak sağanak indiği ortamı teneffüs eden ilk nesillerin Kur'an'ın mesajlarını okuyup algılamaları ve Rabbimizin Kitab-ı Kerim'inde edebileştirdiği üzere "semi'na ve eta'na: işittik ve itaat ettik" şuuruyla hemen uygulayıp hayatlarına aktarmaları, kıyamete kadar gelecek tüm nesillere model oluşturacak olumsuz ve eşsiz tecrübeler niteliğindedir.

Onlar, ahlakı Kur'an olan Hz. Peygamber (s.a) "en güzel örnek" kabul ederek "yaşayan Kur'an'lar" oldular.

Rasullüllah (s.a) ve kutlu ashabı, Kur'an'ın hayata ve tarihe müdahale eden eli, konuşan dili, yaşayan bedeni oldular.

Kur'an'ı Ashab-ı Kiram Gibi Okuyup Anlamak ve Yaşamak için...

Kur'an'ı Kerim, yirmi üç yıllık nazil olma sürecinde muhatabı olan müminleri adım adım inşa ederken, onların şahsında geleceğin mümin insanlarını ve toplumlarını bekleyen çok ciddi bir tehlikeye de dikkat çeker: Zamanla vahyi gerçekliğe yani Kitabullah'a karşı duyarsızlaşmak!

"İnananlar için hala vakit gelmedi mi ki, kalpleri Allah'ın Zikrine (Kur'an'a) ve inen hakka huşu duysun ve bundan önce kendilerine Kitap verilmiş, sonra da üzerlerinden uzun zaman geçmekle kalpleri katılaşmış, çoğu da yoldan çıkmış kimseler gibi olmasınlar." ( Hadid 57/16)

"Kitabım Kur'an" diyen insanların vahyi gerçekliğe karşı kalplerinin katılaşıp duyarsızlaşmaları üzerinde çok iyi düşünülmelidir. Ashabın Kur'an hocalarından Abdullah Bin Ömer r.a bu ayeti okuduğu zaman ağlamaktan gözleri kan çanağına dönerdi.

2) Kur'an'ı Nasıl Anladılar?

Allah Resulü ve Ashabı Kur'an'ı "Kalbi Selim” le Okuyup Anladılar

Allah Resulü (s.a) ve ashabı, elbette Kur'an'ı Kerim'i anlamak ve yaşamak gayesiyle okudular. Anlayıp yaşamak niyeti taşımayan bir okuma eylemi, onlar nezdinde anlamsız ve yararsızdı. Bu yüzden onlar, Allah'ın kitabını kalb-i selim ile yürekten okudular.

Rabbimiz, kendisine "kalb-i selim" le gelen Hz. İbrahim’i över ve örnek gösterir:

"Allah'a arınmış bir kalp ile gelen başka" (Şuara 26/89)

Kur'an'ı Anlamada Rasullüllah ve Ashabının İzinden Yürümek

Kur'an'ı Kerim'i insanlara ulaştırıp okumak öğretmek ve arındırmakla (Bakara 2/151), tebliğ etmekle (Maide 5/67) ve açıklayıp tebyin etmekle ( Nahl 16/44) görevli olan Allah Resulü (s.a) aynı zamanda inkârcılara karşı da Kur'an'la mücadele etme talimatını almıştı, Yüce Rabbinden. "Kâfirlere itaat etme ve onlara karşı Kur'an'la büyük bir cihat ver" (Furkan25/52) 

Allah Resulü insanlar içerisinde Kur'an'ı en iyi bilendi. Zaten mesajı en mükemmel biçimde ulaştırmak için mesajın içeriğini ana hatlarıyla ve ayrıntılarıyla çok iyi kavramış gerekliydi.

Kur'an'ın anlaşılmasında Rasulullah'tan sonra ise sahabe gelmekteydi. Sahabe arasında denizler ve dereler gibi olanlar da vardı, ashabın tümü, hiçbir şeyi kaçırmayacak şekilde Kur'an'ın anlamlarının tümünü bilmek durumunda değillerdi. Onlar Kur'an'ın anlaşılmasında kendilerine kapalı gelen yerlerin açıklanması için Peygamberimize başvurdukları gibi kaynakların naklettiğine göre, onların bir kısmı Rasullüllah’ın (s.a) vefatından sonrada bazı ayetlerin anlaşılması hususunda bir kısım sorular sormaya devam ettiler.

Ashab-ı Kiramın bu durumu; onların İslam’a girme süreçlerine, meşguliyet anlarına, entelektüel, kültürel ve dinsel imkânlarına, yetişme tarzlarına anlayış ve kavrayış seviyelerine göre değişiyordu. Mesela: Adiy b. Hatem, hicri 9.yılda Müslüman olmuştu. 

"Şafağın beyaz ipliği siyah iplikten ayırt edilinceye kadar yiyin için; sonra da gece oluncaya kadar orucu tamamlayın" (Bakara 2/187) ayetinin nüzul ortamına şahit olmamıştı. Oruç tuttuğu bir gün; bir beyaz, bir de siyah ip alarak gecenin bir kısmında onlara baktı, fakat onları ayırt edemedi. Sabah olunca: 

- "Ya Rasullüllah! Ben iki ipi de yastığımın altına koydum" dedi. O da cevaben:

- "Beyaz iple siyah ip senin yastığının altına sığdığına göre senin yastığın çok genişmiş!" dedi.

Peygamberimiz (s.a), sonra ona, bunun şafak vaktindeki beyazlık ve siyahlık olduğunu açıkladı.

Sahabe ‘den bazıları Rasullüllah savaşta ve barışta hiç bir zaman terk etmediği için, başkalarının bilmediği nüzul sebeplerini ve vahyin diğer durumlarını öğreniyordu ki, bu durum onlarda başkalarında olmayan zihni ve ilmi bir meleke oluşturuyordu.

3) Kur'an'ı Nasıl Yaşadılar?

Allah u Teala (c.c), tarafından insanlar arasından seçilip kutlu peygamberlik vazifesi ile görevlendirilen Hz. Muhammed (s.a); tüm insanlık için "en güzel örnek" ve "alemlere rahmet" kılınmıştır. Onun büyük ve örnek ahlakı, tepeden tırnağa ilmek ilmek Kur'an ayetleridir ve bu örnek ahlakı, ticaret hayatından devlet yönetimine, diplomatik ilişkilerden savaş hukukuna, cami-cemaat adabından akrabalık ve komşuluk haklarına kadar bütün iş ve ilişkilerini kapsar.

Hz. Peygamber'in güzide arkadaşları da ticareti, siyaseti, kardeşliği, aile ilişkilerini, komşuluğu, oturmayı, kalkmayı, selamlaşmayı; kısaca hayatı Kur'an'la yaşama adabını O'ndan öğrenmişler; her anlamda adım adım O'nu takip ve taklit etmişlerdi. Kısaca onlar; hayatın her alanında iliklerine kadar Kur'an'ı yaşamışlardır. Bugünün Müslümanları da, aynen onlar gibi; Kur'an'la oturur Kur'an'la

kalkar, Kur'an'la yürür, Kur'an'la konuşur, Kur'an'ı yaşarlarsa... İşte o zaman, o ilk nesli ayağa kaldıran Kur'an, bu çağın Müslümanlarını da yeniden diriltecektir.

Verimli geçen soru cevap kısmından sonra program güzel bir şekilde sona erdi. 

abdullah-yildiz-20130114-2.jpg

abdullah-yildiz-20130114-3.jpg

HABERE YORUM KAT

2 Yorum