1. YAZARLAR

  2. Kemal Habib

  3. Köktenci laiklik
Kemal Habib

Kemal Habib

Yazarın Tüm Yazıları >

Köktenci laiklik

20 Mayıs 2010 Perşembe 05:32A+A-

Laikliğin köktencilik yapısını düşünmek bağlamında bu hafta yaşanan dört olay bizi ansızın yakaladı.

Birinci olay Fransa Parlamentosu'nun Fransa Cumhuriyeti'nin değerlerine meydan okuyan bir eylem olarak görerek peçe yasağı kararı çıkarma girişimi. Doğal olarak Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy peçeye saldırdı, Fransa'da hoş karşılanmayan din dışı bir sembol olarak gördü. Parlamentonun peçe yasağını benimseme kararı, parlamentodan bütün Fransa'da peçenin yasaklanmasını içeren bir karar çıkarmasını isteyen hükümetin talebiyle örtüştü. İktidar partisi kendi içindeki aşırı sağa boyun eğdi. Bu sağ peçenin tamamen yasaklanmasını ve eşini peçe takmaya zorlayan kocanın yanı sıra peçe taktığı belirlenen kadının kocasının da cezalandırılmasını istiyor.

Parti içinde François Fillon liderliğindeki ılımlı akım, peçe yasağının kamu kuruluşlarıyla sınırlı kalmasını istedi. Ne var ki Fransız aşırı sağıyla flörtleşen köktencilerin ve aşırılıkçıların görüşü galip geldi. Fransa laikleri burada sağcı akımlarla kur yapmak ve ülkenin yüzleştiği büyük sorunların üzerini örtmek için peçe takan Müslüman Fransız vatandaşlara böyle bir saldırıyı başlatıyorlar.

Bizler vatandaşların dinî tutumlarına ilişkin davranışlarına bir müdahalesinin olmaması açısından tarafsız laiklik olarak göremeyeceğimiz laik bir pervasızlık karşısındayız. Cumhuriyetin gelenekleri Fransız devriminin sunduğu laik geleneklerdir, ancak bu gelenekler Katolik kilisesinin taşıdığı Haçlı ruhu taşımaktadır. Fakat bugün kilise ve rahipler değil, siyasetçiler ve etkin isimler yeni sivil bir kalıp içinde bu geleneği hayata geçirmektedir.

Arap ve İslam dünyasındaki aydınların büyük kesimi için ilham kaynağı olmuş aydınlıklar ülkesi Fransa'daki bu çatışmayı izleyenler Fransa'da peçe ve başörtüye yönelik yaşananların Hitlerin Nazi muhaliflerine ve Stalin'in Marksizm muhaliflerine yaptıklarının aynısı olduğunu düşünür. Bizler semavi dinin alternatifi olarak insanların hayatına uzanmaya çalışan yeni bir dinin fanatik hareketi karşısındayız. Katolik kilisesinin yaptığının aynısıyla muhaliflerini bastıran köktenci yapıya sahip yeni siyasi bir din bu.

İkinci olay ise yine Fransa'da heyecan verici bir alan olan sinemada yaşanıyor. Cannes film festivalinde uzun süredir Fransa'da yaşayan Cezayirli yönetmen Reşid Buşarib'in 'Yasa Dışı' adlı filmi de yer alıyordu. Film festivalde gösterimden kaldırıldı ve Fransız laik sağı Cezayir sorununu ve Fransız askerlerin Cezayir isyanının patlak verdiği 8 Mayıs 1954'te Cezayirlilere karşı barbarca şiddet kullandıklarını ele aldığı için filme karşı büyük bir kampanya başlattılar. Filme verilen finansman desteği de durduruldu. Demokrat Fransızlar ve laik değerleriyle Fransız Cumhuriyeti, 1830'dan bu yana Cezayir'de işlenilen suçları itiraf etmeyi reddederken bu kimseler 2. Dünya Savaşı'nda Yahudilere karşı işledikleri suçlarını itiraf ettiler. Fransa'da bu trajediyi çeken 'Le Rafael' filmi gösterildi. Cezayirli Müslümanlara karşı barbar ve sert olduğunu ve bu trajediyi çeken filmin sinema festivalinde gösterimini engellediğini görmesi için demokratik ve laik Fransa bugüne kadar nasıl gözlerini açmadı?

Üçüncü olay ise Türkiye'de yaşandı. Genel başkanı Deniz Baykal'ın kaset skandalı sebebiyle istifa ettiği laik CHP, Türk Parlamentosu'nun geçirdiği, cumhurbaşkanının onayladığı, parlamentonun yetkilerinin güçlendirilmesi, Anayasa Mahkemesi sisteminin değiştirilmesi ve askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasını hedefleyen 28 maddelik anayasa değişikliklerinin iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. Erdoğan, Atina'ya yaptığı tarihî ziyaret için ülkeden ayrılmadan önce CHP'nin sürekli olarak Anayasa Mahkemesi'ne başvurmasını ve Türkiye'nin gördüğü son askerî darbe akabinde 1980'de ordunun yazdırdığı anayasayı savunmasını kınadı.

Bu olayların sonuncusu ise burada ülkem Mısır'da yaşandı. İktidar partisinin ezici çoğunlukla hakim olduğu Mısır Parlamentosu, olağanüstü halin iki yıl daha uzatılmasını onayladı. Olağanüstü hali ve yasalarını bulup çıkaranlar ülkeyi kuşatan terör ve tehlikelerden bahseden akımlardır. Bu akımlar nihayetinde köktenci yapıya sahip laik akımlardır. İnsanları daha iyiye doğru değişim ve seçme hakkından mahrum eden bu siyasilerde köktenci laikliğin ruhunun izleri derindir. Fransa, Türkiye ve Mısır'daki köktenci laiklik insanların istediği metodu değil, kendi kriterlerine göre insanlara bir metot biçmektedirler.

Mısır gazetesi El Mısriyyun

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT